Olmayacak biri için olmayacak acılar çekmek. 5 ay oldu yaklaşık ben o gerizekalı için ağlamışken bakmışken o gidip eski sevgilisiyle yaşamış hayatını eski mutlu hayatına devam etmiş. Gelmiş şimdide özür diliyo ve bunu anlatabiliyo utanmadan. Artık umrumda değil demiştim kendi kendime ki zaten öyle ama hala yaptığı şeyi kaldıramıyorum bana söylediği yalanları kaldıramıyorum. Bir yerden devam etmeliyim yine de bu yalanlar sayesinde büyüdüm birazda geçmişe takılı kalmak aptalların işidir.
17 mayısın ilk saatlerinde alaz hanımla bir hoşlaşma, etkilenme sürecine girdin ve sonra sabahlara kadar konuşmalar, gösterilen resimler, tutku dolu konuşmalar, ne kadar kendini beğenmesende o zamanlarda "deli misin kendinin farkına var, ben utanırım yanında gezmeye" türü çıkışlar işitmiştin alaz hanımdan. derken çevrende sana her kim kız bakıyorsa evlendirsin diye haberler saldın "bana kız bakmayın" diye. şu an bile yazarken gözlerin yaşlandı neyse, daha alaz hanımı tanımadan başka kızlarla flört etmek için çok fırsatlar geçmesine rağmen soğuk davrandın, tabiri caizse uzak olsun bu duygu deyip kaç kızın abartmıyorum beni istemesine rağmen kayıtsız davrandın, korktun çünkü nurkevser gibi sebepler ortaya çıkarıp seni .iç ortada bırakmalarından. hayatının en pis dönemlerini yaşamış, yanaşamadın, güvenemedin kızlara seni yine ağlatmalarını, iki büklüm vaziyete sokmalarına müsaade edemezdin. sonra düşündün, gerekli yerlere bana kız bulun deyip tam 5 kızla görüştün ve bunlardan 4 ü kariyerli kimisi Türkçe öğretmeni, kimi tarih öğretmeni, kimi diyanette, kimi kolejde öğretmendi. çalışmayanı bile mühendislik fak. mezunuydu ve sonra yine çıktı adaylar bunlar ise alaz hanım hayatına girdikten sonra karşına çıkan adaylardı ve bunları karşına kim çıkardıysa onlara da istemediğini söyleyip en son artıkın canına tak etti ve izmirden istediğim namazını kılan ve daha başı açık olan bir kızla evlenmek istediğini o kişiye söyledin ve artık tamamen sana aday gösterecek olan kişilerin önünü kestin alaz hanıma kavuşmak için. tabi bunu kimse bilmez bi sen bilirsin bi Allah, yaklaşık 90 gündür yeri gelip bazı zamanlarda derinden ağladığını bu kıza olan tutkundan, kimi zaman uykusuz, gözlerinin altının mosmor olduğu zamanlar.. ne alaz hanım gördü onsuzluktan halinin içler acısı olduğunu ne de kimselere açıklayıp daha fazla yıpanmamak için içinde acını çektin durdun. tabi alaz hanım kapanmak istemediğini söyleyince vücut hatlarının belli olmamasını isteyip buna da evet dedin keybetmek istemiyosun çünkü, duygularını gönlünü kaptırmışın. sonra üniversite okuyacağını hemen evlilik istemediğini söylemişti sana. sonra sen düşündün, ve tamam dedin alaz hanıma gerekirse 5 yıl sonra olsun da onun yüzünü güldüresin diye buna da evet dedin, kabul ettin. ve birden bir isviçre olayı çıktı yakın zamanda oraya taşınacaklarını bi gece yarısına yakın zamanda sana söyledi ve ilişkinin bitmesi gerektiğini dile getirdi. tabi sen yıkılmıştın o zamana kadar böyle bişey yoktu nerden çıktı diye derin hayal kırıklıklarına düçar olmuş ve o gecenin gündüzünde hiç unutmuyorsun öğlen namazını kıldıktan sonra ağlamaya başlamıştın yine( yine gözlerim yaşlanıyor o zamanları hatırladıkça ama yazıyorum işte) Allahım hiç olmazsa cennette uzun uzun görüşmeyi hasret gidermeyi istedin alaz hanımla, inanıyordun her lafına ve tutulmuştun bu kıza zerre başkasını istemiyor alaz deyip duruyordun. sonra yine kahır dolu günler derken haziran ayının başıydı ve bu kız yine döndü engellediği whatsaptan ve yine tutku dolu günler, "senden başka kimseye kızlığımı bozdurmak istemiyorum, bunu hep isticem hep, hamile kalırsın riskli desen de korunuruz olmaz mı demişti" türü sözler. zaten sende deli gibi aşıksın bu kıza Allah biliyor hislerinin doğruluğunu çünkü. ve çok iyi bir insansın bunun sende farkındasın ve ona demiştin "abartmayalım alaz, isviçreye gideceksin benim olmayacaksın" deyip lekelenmesini istememiştin, sonra birden bu kız kendini topladı ve yine engelledi whatsaptan. tabi sen bu kızın isviçreye gitmeyeceğini düşünüp seni başından salmak amaçlı o zaman öyle söylediğini anlamış oldun. yoksa bir insan neden o zaman öyle söyleyip sonra böyle desin ki. ve yine engelledi tek bi olumsuz kırıcı laf dahi söylemedin, seviyordun aşıktın çünkü ona sonraki günlerin yine ızdırab dolu geçeceğini bildiğin halde, gönlünü kaptırmıştın bu kıza. ve hazianın ortalarına doğru aradan 4-5 gün geçmişti daha ve o kız bilmese de derinden üzülüyor yine de kalbini kırmıyor içine atıyordun hüznünü derken buse adındaki kız arkadaşının erkek kardeşiyle ilgili söylediklerini öğrendim bu kız bilmese de darbe üstüne darbe. daha 4-5 gün olmuş ilişkinin tekrar sekteye uğradığı ve öğrendiklerin denize gideceklerini vb öğrendin ve şeytanın vesveseleriyle hayatının en kötü sabahlarından birine uyanmıştın gecenin bi saati alaz hanımı düşünerek. sonra ulaştın ona neden böyle yaptın, bilmiyor musun bunları öğrenince üzülüp kahrolacağını deyip sitemini söylemiştin, yine kalbini kıramıyosun aşık olmuşun onu istiyorsun her ne olursa olsun kaptırmışın ona kendini bi kere. ergen değilsin çünkü kırıcı konuşmanın mantığı yok, günaha girer ve incitmiş olursun yaralı bırakbilirsin belki de. sonra 9 temmuz gecesinin ilk dakikaları 00.17 olması lazım saat, bi baktın whatsaptan tekrar döndü, seviniyosun onun olduğunu görünce ama bi yandan da tereddüt halinde kalbin düşünüyosun yine olumsuz laflar söylemesin diye ve o çocuktan gereken ilgiyi bulamayınca arkadaş olalım teklifini sana sunuyor ve yine hayal kırıklığı oluyor sende ama onu kaybetmektense diyorsun ve kabul ediyorsun teklifini aşıksın çünkü ona duygularını vermişin. aradan günler geçiyor konuşarak falan ve ilk günlerde hem dünyada hem ahirette rahat etmesini istiyorsun ya bu kızın sabah namazına kaldırmayı teklif ediyorsun ve mesafeyi koruma adına "gerek yok, istemiyorum" türü çıkışlarıyla reddediyor yine üzülüyorsun istemiyorsun çünkü azab görmesini mezardan sonra ama baskı yapamazsın ve ters tepebilir ve dinden iyice soğuyabilir diye düşünüyorsun. sonra birtakım sözler söylüyor ve bunun akabinde telefonları kapalı ulaşamıyorsun ve şeytan müthiş vesveseler vermeye başlıyor ve dayanamıyorsun aşıksın ona çünkü hislerini tekrar tekrar söylüyor sonunun ne olursa olsun diyeceğini düşünerek ama olumlu ama olumsuz. arkadaşlık zoruna gidiyor ve eşin olarak görmek istiyorsun taa en 17 mayıstan beri. tepeden tırnağa niyetlerinin ne kadar temiz olduğunu ve onun iyiliğini Allahın da bildiği üzere ne kadar istediğini söylüyorsun ve kayıtsızlık hakim alaz hanımda. kalbini kıramazsın çünkü, ergen değilsin istediğin olmuyor diye öfke kusmak o kıza, evet o kızı çocuklarının annesi yapmak istiyorsun ama ve isteyeceksin bunu kesinlikle hala. Allah biliyor çünkü canlı canlı kabeyi görmesini, günahlarından arınmasını orada gözyaşı dökmesini hicri ismail köşesinde namaz kılmasını, medineye geçince de Efendimizi ilk selamladığı anda müthiş kokular hissetmesini istiyorsun ( herkese nasib olmuyor o kokuyu hissetmek çünkü, ben daha dindar olduğuna inandığım arkadaşım alamamıştı o kokuyu çünkü) ve dünyaya ait daha nice mutluluklar yaşatmayı amaç edinmişin bu alaz hanıma. uzun lafın kısası bu kız kendi çizecek yolunu ya dönecek sana sonsuza kadar ya da bırakcaksın kendi dünyasına, elden ne gelir ki artık. seninde canın var çünkü. üzülmek yıpranmak bi yere kadar, hep acı yiyemesin ki bu hayatta. kendi çizecek yolunu bu alaz hanım, inşallah döner ona olan sadakatini tutkunu anlamasını beklersin birkaç hafta ya da ay tüm samimiyetinle beklersin inşallah döner.
bu arada sende kitap okursun yeni aldığın eserleri.
yoruldun çünkü hayatına girenlerin ruhunda bıraktığı yaralardan..
Dünyanın yükü omuzlarindaymis gibi davranmaktan vazgeç artık.
Senin sorumluluk alma abidesi halin herkese gevşeklik veriyor.
Üni. Deyken de böyleydi. Grup odevlerinde bile en çok çabayı vermene rağmen en düşük notu alan sen ol muyor muydun?
kafanda bitir artık. yap bunu. o sana en çok zarar veren kişi. en büyük kötülüğü yaptı sana. ofkeni unutma sakın. istanbulda olanları ve son kez aradığında söylediği o iğrenç lafları. o iğrenç adam için bu benim esas arkadaşım sen hiçbişeyim değilsin dediğini. sakın unutma. bitir artık kafanda. engellemekle en doğrusunu yaptın ve lütfen düşünme artık bitir. bi gün bile yüzünü güldürmedi. yazık değil mi sana.
dünyanın diğer ucuna da gitsen yanında götürdüğün bir şey var.ondan kurtulamıyorsun.bazen yolda olma hissi güzel geliyor.ama anlık bir his.çünkü gemi bir limana varacak ve gidiyor olmanın hissettirdiği hafifleme, rahatlama, kurtulma karışımı o anlamsız keyif bitecek.biteceğini biliyorsan da sahip olduğun an en kıymetli şey oluyor.en basit izahı kaybetme korkusuyla elindekine daha çok sarılma psikolojisi.o an anlıyorsun ki mutluluk ana ait.küçük bir çikolata parçasının verdiği haz, yarım kiloluk kavanozun dibini görene kadar kaşıkladığın hazla aynı değil.ilk öptüğündeki gibi çarpmıyor yüreğin uzun uzun öperken.bir film izleyip bazen gitmek gerekir diyorsun.işte mutluluk o ana ait.otobüs terminalinde içtiğin son sigaraya.kulağında umutlu melodiler, elinde yeni bir kitap, diğer elinde o haftanın tüm mizah dergileri camdan dağları izlediğin ana.mola yerinde yediğin gözlemeye.o an mutlusun işte.sonrası yok.çünkü vardığında anlıyorsun ki dünyanın diğer ucuna da gitsen yanında götürdüğün bir şey var.
Erken yatacağım diye güne başlayıp, saati yine 2 ettin. kendine verdiğin sözü bile tutamıyorsun. Ayrıca şu kızı düşünmeyi bırak. sevmiyorsun da zaten. emin ol o seni bu kadar düşünmüyordur. Çünkü o bir ikizler kızı.
yeni gelen müdürün ile iyi geçin aksi takdirde kovulman söz konusu.
annenin söylediklerini de kafana takma. seni kaybettiğini anlayamadı hâlâ.
akıllan artık. güvenme herkese. kimseyi kendinden daha çok sevme, önemseme, her şeyin üstünde tutma. hiç biri değer bilmiyor çünkü yine üzülen sen oluyorsun. hiç bir şey yapamıyorsun hiç bir şey diyemiyorsun. dediğin tek şey yazık, hissettiğin tek şey de koca bir pişmanlık.
işin gücün yok sabahın köründe uyanıyosun bi' yat uyu gözünü seveyim.
Emekli albayın arabasının sileceklerini kaldırıp, oyun oynayan çocuklara hasta var diye çemkirecek kıvama geldin. yapma annem yapma gülüm daha yirmi üçsün yapma tontişim.
bat batabildigin kadar. elbet bulacaksin dibi. iste o zaman daha nefret, daha aldirmazlik, daha sevmezlik, daha istemezlikle cikacaksin tekrar yukari temizlik icin. pisliklerin, dokunmanin ne demek oldugunu ogrenecek olan bin yasamis yilanlarin, gereksiz olan tum artiklarin temizligi icin. iste o vakit huzurla donebilirsin dip'ine geri. biliyorsun ki orasisin sen. zaten insanlik illet, yasamak gaflet.
oğlum sen bildiklerinden asla vazgeçme. sen ölmüş bir insanı kullanarak vicdanlara ulaşmaya çalışmayacak kadar koca yürekli bir insansın. ha bu arada kimseye kendini inandırmak durumunda değilsin. ayrıca ölmüş insanla yapılan sohbet o mezar taşının dibine oturup her şeyi unutmak sadece edeceğin sohbete anlatacağın şeylere konsantre olmak var ya işte o muazzam bi duygu. asla vazgeçme bu ziyaretlerden.
aylar önce hayalini kurduğum yerdeyim evimin balkonunda ama içim o kadar doludur.emeklerimi düşünüyorum,uykusuz günlerimizi,boğulmalarımı sonra ağlamalarımı ne kadar çabaladım dimi ? olsun istedim yıkıldım ama kalktım da yada kalkmış gibi göründüm aylar öncede ağlıyordum şu andada ağlıyorum ne zaman bulacağım huzuru gözlerimi kapattığım zaman mı? beynim ağrıyor kimse anlamıyor içim yanıyor be düşünsene çalışmışssın istemişsin belirli bir puan alıyorsun sıralama adam diyor ki şu kadar alacam ve sen büyük ihtimal olmayacaksın onların içinde bir daha aynı şeyleri yaşayacaksın soranlara kısmet değilmiş diyecekisn halbuki kimse bilmiyor ki sen ne kadar üzgünsün sadece gülümsüyorsun sadece yüzün gülüyor gözlerin değil ! ne acı dimi ne acı insan hayatı ne kadar ucuz ne kadar umursamaz ne kadar çabuk kırılıyor ben niye böyleyim ? niye yürüyüp gidemiyorum yoluma niye kendi işime bakamıyorum! sigaram bitti sözlük sigaram dumanında boğulmak istediğim sigaram bitti
pişmanlıklar alıp götüyor insna hayatına kimi alacağını bilmeli kimi nereye koyacağı çünkü anca öyle mutlu oluyormuş hatalar hatalar ah be çocuk mahvettin hayatımızı yada ben mahvettim hayatımızı ama sana kızgınım çok hemde !
post-modern don kişotluğunun sınırlarını bil, sorgusuz sualsiz karar verme, her boka atlama, denge denge diyosan dengede dur, kimseyi aşağılama, iyiliğin hakkını ver, içten ol.
kolay gibi gözüküyo, böyle öğüt vermek filan ama pratikte o kadar sığ ve gereksizleşiyor ki -gereksiz değil, sadece duruma adapte olma açısından- insana yük gibi geliyo.
şöyle der kendim; mutluluk, onu aramak için fazla yaşlı ve unutkan. sıradanlaşmayı göze almadan, tüm bu yaptırımların ötesine bir el boyu kadar daha uzanıp, mevcudiyetin sefasına ve zekasına bir arpa boyu kadar daha süt ağacı ekmektir. zaman, kendi aralığı içerisinde durağan. mutsuzluk baki, ufak bir gülümseme saki. dünya bulaca ve kırmızı.