Sırf şu güven meselesi yüzünden belkide doğru insanları kaybettin farkında değilsin. Mantıkta bi yere kadar herşey yolunda olacak diye birşey yok. Biraz akışına bırak hayatı. Fazla kasma gerek yok.
Neden bu kadar aptalsın? Eminim ki kimse bana kendime yaptığım işkenceden daha fazlasını yapamaz. Birden bire o kadar sinirlenmenin amacı ne? Neden boğazına dur diyemiyorsun? Neden sorumluluk alamıyorsun? Neden dikkatin 2 saniye içinde dağılıyor? Neden sevdiğinle konuşamıyorsun? Gerizekalısın çünkü. Hiçbir şeye yeteneğin yok. Sensiz dünya çok daha güzel olurdu kesin.
Gerçekten üzülebilirsin artık kendini.Türkçe olan iki dersinin birinden 11 almayı başarmış bir insansın sen.100 üzerinden 11.hala saçma sapan şeylere can sıkmaya devam et falan okulun uzasın yani. Bir de tez yazmaktan daha doğrusu yazmaya çalışmaktan ciğerin soldu biliyorum ama bu sene o okul bitecek!
Nasıl diyorum, nasıl bu kadar salak olabiliyorsun?
Nasıl bu kadar müsemmalısın birilerinin canını acıtmasına?
Hiç mi gurur yok lan sende?
Nasıl geçip giden şeylerin canını yakmasına izin veriyorsun?
Kimsin sen? Herkesin sevdiği, sevecen tatlı. Yoksa o ilişkilerinde hep bodoslayan hep yanlış zamanda yanlış tarif ve beklentilerke yemeğine tuz katan?
Kimsin sen ? Nesin ?
Yaralı parmağa işemeyecek insanları bu kadar önemsemek niye?
Tamam bende biliyorum asla zeki güzel alımlı ne bileyim 'kadın' olamadın kabul!
Ama eksiklikse senin eksikliğin bırak artık selam vermeye yeltenmeyeceğin insanların cümlelerini okşamayı!
Herkesin gizlediği bir şeyler vardır.. Uyandığımız andan itibaren aynanın karşısına geçer küçük yalanlarımızdan bir koza örmeye başlarız. Göbeğimizi içeri çeker, saçımızı boyatırız ve evlilik yüzüğümuzü çıkarıp atarız. Bunları neden yapmayalım ki ? Ne cezası var ki ? Ne gibi sonuçlar doğurur ki ? Nasıl olsa, alt tarafı insanım deyince her şey affediliyor. Peki ya kader seni diğerlerinden farklı bir şeye çevirirse ? O zaman seni kim affeder ?
omuzlarımda bir yük varmış da gitmiş gibi sanki....öyle mutlu ve huzurluyum bugün.
sabahın erken saatinde kalkıp vazifemi yaptıktan sonra mükellef bir kahvaltı yaptım. ardından saçlarıma fön çektim, hafif bir makyaj yaptım. az sonra da gözüme hoş görünen kıyafetlerimden birini giyip arkadaşımın hediye ettiği saat ve kolyeyi takacağım üzerime...sonra bugün uzun bir aradan sonra beyaz önlüğüme gülen yüz rozetini takıp öyle gireceğim sınıflarıma...zaten hep güler yüzlüyüm, hiç bağırıp çağırmam ama o rozet de orada dursun işte...öğrenciler böyle ne zaman azıcık şık olsam ayağa kalkıp alkışlarlar, gene aynısını yaparlar biliyorum, sonra özel bir gün olup olmadığını ya da bir buluşmam olup olmadığını sorarlar, ardından "bir gün en güzeliyle olacak, hep iyileriyle karşılaşın" derler. 14-18 yaş arası benim gözüme çocuk gibi görünen ama kocaman yürekli kişilerin içten ettiği dualar ne kadar da mutlu kılıyor beni, geçende gözlerim dolmuş, farkında bile değildim.
huzurluyum, mutluyum, şükürler olsun. sanki daha da mutlu olacakmışım gibi hissediyorum.
Sen tanıdığım insanlar arasinda kendi gozlerimle gormedigim, göremeyecegim tek kisisin. Hayatla nasil mucadele ettigin konusu ise biraz tartismali. Insanlarin senin yasamina dalmasina veya seni etkilemesine hemen izin veriyorsun. Acık yaralarini pansuman etmek yerine aci cekmeyi tercih ediyorsun. Seni belki bu gozler hic gormeyecek ama dusundugun en kucuk zerreyi bile biliyorum. Kendini topla adam ol lan manyak herif !
Emek verdiğim ve savaştığım ne varsa hepsinin ne kadar gerekli ve doğru olduğunu bugün yanımda olan dostlarım sayesinde gördüm, bildim. Çok sevilmek duygusunun en güzel halini bugün yaşadım.çok uzun zaman sonra ilk kez mutluluktan ağladım. Kendimle gurur duyuyorum, iyi ki doğdum.
Ebediyen seveceğim diyorsan onu; kaçarın yok, ya Mecnun gibi çöllere düşeceksin ya da Leyla gibi içten içe eriyeceksin.. Belkide unutmaya çalışıp kin besleyeceksin.. Lakin etrafını saran acılardan hiçbir zaman kurtuluşun yok. Velhasılıkelam bundan sonra birini böylesine sevmek de yok...