şu kıskançlıklarından, kuruntularından kurtul artık. sadece kendini -beni- huzursuz ediyorsun. paranoyak biri olup çıkacaksın. en iyisi sen kendine bir iş bul, evet. boş zamanın fazla olduğu için gereksiz şeyleri düşünüyorsun, kafana takıyorsun, kurguluyorsun.. aa bak senarist olabilirmişsin. ama dur, hemen iş arama önce mezun ol. ne diyordum lan unuttum, işte beni de unutkan yaptın. önce git hafızanı güçlendir. he evet; detaylarla, ayrıntılarla uğraşma yetti olm yetti, içimi kemiriyorsun.. neyse hadi, şimdi mıncırıyorum yanaklarından bir dahaki nasihatlarımda görüşürüz kendim. bünyene fazla yüklenmeyeyim.. öptüm kib bye
bir sebebi var,
yazı-turalı aşklardan korkmamın..
ne zaman dışarı çıkmayı düşünsem
odanın en karanlık köşesine kaçmamın, bir sebebi var..
gökyüzünde kül renkli bulutlar yıldızları bıçaklayalı çok oldu
her şafak güneş umutlarını, güne serperken
benim sebepsizce ağlamalarımın
bir sebebi var..
bir nokta kalmışlığımın, bu efkarımın
uzaklara bakıp oralarda dem tutmalarımın
belli belirsiz bu kalp çırpıntılarımın
güne başlarken bu sebepsiz ağlamalarımın
bir sebebi var..
artık martılarım siyah uçmuyorsa
denizlerim daha bir tuzlu
her dalgada başka kıyılara vuruyorsam
gemilerim dibe yol alıyorsa
bir sebebi var..
kutu gibi üstüme kapanıyorsam
karanlıklar artık aydınlığımsa
yazı-turalı aşklardan korkuyorsam
bir sebebi var..
geceye uzandıgımda,
her bir hücreme ateşten kurşunlar yağıyorsa
bu kötümser eylül yağmurlarında
ne zaman dışarı çıkmayı düşünsem
odanın en karanlık köşesine sığınasım geliyorsa
bir sebebi var..
bakma öyle hiç. yapıp edip mızmızlanmandan sıkıldım artık. ben bile sıkıldım senden o derece dengesizleştin sen.
hadi bana yalan söylüyosun de? hadi abartıyosun zeytinli de? diyebilir misin? hayır. itiraz hakkın mı var sanki? hayır. süt dökmüş kedi modundan çık o yüzden.
madem bi halt yiyosun sonucuna katlan. her şeyden şikayet etme lüksün varmış gibi etrafındakileri de suçlamaktan vazgeç. sen kendi gözündeki çöpü gör önce, insanları eleştireceğine. ya tamam çık git, gözüm görmesin seni. çekil karşımdam allasen. o saçını başını da bi topla. her şeyi ben söylicem illa.
ona söylemek istediğin bişeyler var mı. var. neden söylemiyorsun. uzun zaman oldu görmeyeli. peki bu neyi değiştirir. çok şeyi değiştirdi bile kendim. hımm. mor dudaklardaki gülücüğü hala hatırlıyorsun ama. evet ama tadını unuttum. öperken ruhun nasılda çıkmak isterdi di mi bedeninden. hatırlatıp durma adamım. ben hatırlatmıyorum sen hatırlatıyorsun. hayır sen. evet sen. hayır ben.
sigaran yine bitmek üzere. canın mı sıkkın yoksa? belki de... ama sıkma canını. insanlar... böyledir işte insanlar. korkuları vardır ve bilmezler ki korkunun ecele faydası yoktur. yasaklar sadece çekici kılar yasak olanı. bilmezler...
edit:kendime yazdığım yazıdan sana ne ki kalkıp eksiliyorsun seri eksi oy veren ibne. tavuğuna mı kıştt dedik anlamadım ki.
çık dışarı hayat var. gez, dolaş, dağıt kafayı. en olmadı iç. unut her şeyi ya da unuttuğunu san. rahat bir uyku sun kendine. kendine gel be arkadaşım. değmiyor hiçbir şeye. hiç kimseye. zamanın umurunda bile değilsin ve en çok umursadığın o insanın. iyisi mi? bırak umurunda bile olmadığın o zamana kendini. umursama sen de. oyunu kuralına göre oynamaya bak. *
ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim.
kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi? evet.
çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
sevişebileceğin, hükmedebileceğin birini bul hemen
onu da tesadüfe bağla
yok ki..
aslı yok onun da...
nereye mi gidiyorum? !
tabi ya... güzel soru.
güzel sorulara çirkin cevaplar vermeli
güzel hüzünlere çirkin sevişmeler eklenmemeli...
gideceğim yeri de tesadüfe bağla
o da yok
yolu yok
onun da...
seni sevebilmeyi öğrenmiştim bir nebze
kendini salgılarından koru cocuk!
tanrıya kadar elveda...