yaşananlara göre değişecek sözlerdir. eskimiş bir yiyecek mide bozar, bazen zehirler. eski sevgiliye de söylenen sözler gururdan taviz, ruha huzursuzluk verir. tabi kişi mazoşist değilse. *
yeter artık be eskiysen eskiliğini bil! ne işin var hala rüyalarımda edepsizin önde gideni. neden hala karşıma çıkıyosun yolda, neden aklıma geliyosun her köşe başında? git karınla otur evinde, yardım et unutmama seni..
Keşke gidişinde, gelişin kadar özel
sözlerin kadar güzel olsaydı
gitmeden son bir kez
konuşmak gibi basit
Vedalaşmak kadar nazik bir düşüncen olsaydı
Yaşanan onca sihir
yazılan o ilk şiir
herşey ezberden ibaretmiş
yaşandı bitti bu film
Bozuldu aramız
düzelmez artık
bir macerayı daha geride bıraktık
ben çok yürüdüm, biraz da sen koş
nasıl istersen benim için hava hoş.
(bkz: ziynet sali)
" sen bu yazıyı okumayacaksın ama; yine de sana yazmak istedim. " diye salakça başlayan ve gönderilemeyen bir mailde yer alan her şey. tüm aldatan insanlar aynısını görsün inşallahhh.
yazarsınız o mektubu. gelir bir de eski eşiniz okur. eski sevgiliyi bilmem ama; eski eşiniz bunu okuyup, sizin ona attığınız kazığın, size de atıldığını görünce derin bir oh çeker orası kesin.
ayrılmayı istediğimde düşünmemiştim hiç bir başkasıyla evlenme ihtimalini be aşkım... aklıma gelmezdi bana bu kadar koyacağı, boğazıma tonla hıçkırık dizeceği...
gündüzleri neden ağlıyorsun sorusuna maruz kalmamak için gece başını yastığa koyduğunda hıçkıra hıçkıra ağlamakmış ilk aşkının başkasıyla evlenmesi. biliyorum seni sevmiyorum artık dediğimde seni ne kadar kırdığımı. aslında pişman da değilim senle yaşadığım hiçbir şeyden ve merak ediyorum senin bana yaşattıklarından pişman olup olmadığını. umarım bana yaptığını o masum kadına da yapmazsın. umarım aldatmazsın onu. keşke okuman mümkün olsaydı bu mektubu, artık sana karşı sandığın kadar kızgın olmadığımı da anlardın o zaman.
en güzel yıllarımdı seninle yaşadığım o üç buçuk yıl. hayatımın en güzel dakikalarını yaşattın bana. artık seni gülümseyerek hatırlayabiliyorum. kurduğumuz imkansız hayaller yakıyor ama hala içimi. o zamanlar düşünmüyorduk hiç gerçekleşmeme ihtimallerini. yüzde yüz evlenecektik. mutlu olacaktık ömür boyu. kimseden saklanmadan el ele yürüyecektik denizli sokaklarında. ama olmadı be aşkım. başkasıyla yaşıyorsun sen şimdi o hayalleri. hayır asla kızmıyorum sana. tam tersi ömrün boyunca mutlu olmanı diliyorum. bensiz de olsa mutlu ol aşkım...
ayrılıktan beş yıl sonra, seni tamamen unuttuğumu düşündüğüm anlarda aldığım düğün haberin yıktı beni evet. unutmadığımı ve asla unutulmayacağını anladım bu da doğru. ama alıştım ben sensizliğe. radyoda şarkımız çıktığında bana mesaj atardın aşkım şu radyoyu aç diye her seferinde. bizim şarkımızı kimseye verme olur mu aşkım. çünkü ben her dinlediğimde hala aynı hisleri yaşıyorum, aynı gülümsemeyle dinliyorum onu. yanında başkası olduğunu bile bile, benden başkasına sarıldığını, benden başkasına dokunduğunu bile bile seni iyi hatırlıyorum iyi dileklerle anıyorum hep.
neden yazıyorum bilmiyorum. galiba böyle rahatlıyorum. sana kızamıyorum ama içimde söylemek istediğim o kadar çok şey var ki.
bugün seni defalarca gördüm. istesem bu kadar çok göremezdim heralde. her yerde karşıma çıkmak zorunda mısın? güçlü olmaya çalışıyorum sadece. her kafamı çevirdiğim yerde seni görmek istemiyorum. seni her gördüğümde gözlerimi kaçırmakta o kadar zorlanıyorum ki. bıraksalar saatlerce izleyebilirim. evet evet eminim. birileri tutuyor her seferinde. bırak seni sevmiyor, bakma artık diye çeviriyorlar. iyi de yapıyorlar. çünkü seni gülerken görmek garip geliyor. hayatında hiç bir şey değişmemiş gibi. ben olsam da olmasam da varsın işte. ama sen yokken ben. . .
ben de varım aslında . haksızlık etmemek lazım. her şeye rağmen gülüyorum. geçeceğini biliyorum. en kısa sürede atlatmaya çalışıyorum. bunu kendi kendime başaramam tabi. arkadaşlarım var. onlar senin bıraktığın gibi bırakıp gitmiyor. yanımdalar.
her neyse ya . yokluğuna alıştırıyorum kendimi. umarım pişman olmazsın bu kararı verdiğine, beni üzdüğüne de. umrunda değilimdir heralde . her şey benim üzülmemem içindi zaten.biliyorum. artıık bitti ve elimi bıraktın. mutlusun. güle güle. . .
ben kaybetmeyi seviyordum, sen kazanamamaktan nefret ediyordun. olan çocuklarına oldu, onları bir başkası doğurdu.
bu da bir romandan ama romanın adını yine hatırlamıyorum.
zaten şeye benziyor; sevgilim olmadı senden sonra, dostlarım benden apayrı, kızım büyüdü maşallah, senin de bir oğlun olmuş ne güzel. mazhara alanson şarkısı.
ama romandaki ifadede biraz daha değişik aslında durum. kaybetmeyi seven erkekti ve kazanamamaktan nefret eden kadını terketmişti. aslında seven de erkekti, kadın aşık değildi. ama terkedilince kazanamamıştı kadın, sevilip sevmemesine rağmen. ya da sevilmekle kazanmıştı, terkedilmesine rağmen. erkek ise kaybetmeyi seviyordu ve sevilmediği için terketmişti. bu durumda kazanmış sayılmazdı o da. olanın çocuklara olması... olan çocuklarına oldu derken erkek, aslında kadının çocuklarını kasdetmiyordu, o yıllar zaten gençtiler çocuk mocuk yoktu ama yıllar sonra başka birisinden doğan çocuklar da değildi kasdettiği. adamın kesdettiği kendi çocuklarıydı. çünkü adam o kadar kadındaydı ki, yıllar sonra başka birisinden doğan çocuklarını kastederek olan çocuklarına oldu, sen beni sevmeyince onları başkası doğurdu diyordu. böyle işte.