hiç tanımadım ben seni. adımı koyan kişiyi tanımadım hiç. ben henüz 6 aylıkken ölmüşsün, ufacık bir tesadüfle benim binmediğim bir kamyonun yaptığı bir kazada. eğer orada olsaydım, şimdi burada olamayacaktım muhtemelen.
özgür demişsin bana, özgür olayım diye. şimdiki halimi görsen gurur duyar mıydın bilmiyorum ama ben seninle gurur duyuyorum. köyün tek okulunun tek personeli.
müdür, müdür yardımcısı, öğretmen, hademe, bekçi... hepsinin başında idealist bir eğitimci.
en büyük hayallerimden biridir seninle karşılıklı oturup rakı içmek bir kasım gecesinde. balık da olur hem. öyle pahalı bi restaurantta falan da değil. iki tabure, bir küçük masa. çay bardağında rakılar. buz gibi hava ama sıcak kalbimiz. neden istiyorum bunu bilmiyorum, ama istiyorum.
senin tuttuğun şiir defterini buldum bu yaz. yazın çok güzelmiş, şiirlerin de öyle. hele birkaç fotoğrafın vardı ki hiç sorma! bildiğin eski delikanlılardanmışsın sen. yakışıklı adammışsın gençken.
vay be dede. yaşasaydın belki çok daha farklı olacaktı hayatım. gelip dertleşebilecektim belki seninle. bayramda hemen koşacaktım yanına, sen de emekli maaşından ayırdığın harçlığı sokuşturacaktın cebime.
tahminimce tok bir sesin vardı. o tok sesinle masal okusaydın bana keşke. gerçi senin yokluğunda annem de okudu ama aynı şey mi?
neyse be dede, böyle olması gerekiyormuş demek ki. eğer izliyorsan bi yerden, çok dikkatli bakma bana. utanırım ben. ama bil ki, hiç görmesem de seni, değerlisin benim için. dedem yok demeyeceğim artık. vardı. benim de bir dedem vardı. *
4 sene oldu seni kaybedelii.. ama her aklıma geldiğinde özellikle bayramda burnumun direği sızlıyo resmen be dede.. seni o kadar çok özlüyorum ki.. şakalaşmalarımızı, dalga geçişlerimizi, gülüşlerimizi, babaannemle ortanıza yatmayı özlüyorum! sinirlendiğimde bile beni güldürürdün sen, ben de seni! işte yok şimdi yerine başka biri.. hastalandığında inat ediyodun ya sadece benim elimden yemek yiyodun.. hastanede odaya ilk geldiğimde nasıl ağlamıştın.. kıyamam sana be dedem içim acıyo aklıma geldikçe..
seni çok özlüyorum ve çok seviyorumm.. nur içinde yat güzel dedem.
babam evlenmeden önce ölmüşsün. seni tanıma fırsatım olmadı. ama seni sağ olan dedemden çok seviyorum. sen yaşasaydın beni severdin. biliyorum. o kendi şeyinin keyfinde. çocuğunu önemsemeyen torununu ne sevecek. zaten sert biri bir de bazen arıyor vicdanını rahatlamak için. bilerek kimsiniz diyorum. ben ad soyad diyor. ben de adım sanım diyorum bir de efeleniyor kimsin lan sen. dede dememize kızar büyükbaba diyecekmişiz peh! ne babalık gördüysek. 10 dakika konuşmuşluğum yoktur kendisiyle düşün. aman allah herkesi yerinde sağ etsin de. başka bir şey istemez.
ben bu yazıyı sana yazdım dede, her ne kadar ben doğmadan öldüğünden seni tanımasam da. bende tek bir resmin var ona da şükret diyor annem. senin askerde fotografçı olduğunu annem söyledi bana. tabi ki iyi bir insandı diyeyerek başlıyor her cümlesine. seni görmemiş olabilirim ama seni tanıyor gibiyim, aslında annemde pek anlatmaz seni bana ya da ben onu gözleri yaşardığında durduğum içindir sevgisini içinde büyütmesi. rüyasında her gördüğünde rahmetle anıyor seni. ben de çok kez rüyalarımda görmek istedim seni ama göremedim dede. bir şeyi çok istersen olur demişler ya neden olmadı dede? bende isterdim seninle anılarımız olsun. ama hiç bilmediğim için ne istiyorum ya da yaşasan ne isterdim onu da bilmiyorum. hea buarada ananem iyi allah uzun ömürler versin, ona iyi bakıyoruz merak etme gerçi o rüyalarında görüyordur seni. ananem hep senin sözlerini söyler bize; ne zaman bir yere gidecek olsam "ayakkabının topuğuna değil burnuna bas" der. düşünüyorum da dede belki de yaşasan şikayet edebilirdim, değerini bilemiyebilirdim o zaman işte sana en büyük haksızlığı yapardım. söylesene dede hasret mi zayıf kılar insanı, haksızlık mı? çünkü ben seni zayıf biri olarak hiç düşünmedim. zaten çocukların dahi görmemiş seni öyle; her biri 7 çocuk en iyi nasıl büyütülür onun örneğini veriyor. söylesene dede ben nasıl yapıcam dedeliği? nasıl bakıcam torunlarıma? nasıl sevicem onları? ne zaman ve nasıl mutlu edicem onları? insan kendini hayal ettiği yerde, hayal ettiği gibi göremiyor ya; ben nasıl hayal etmeliyim ve nasıl gerçekte bulmalıyım kendi dedeliğimi?
hiç ölmeyeceğine herkesi öyle bir inandırmışsın ki,
şimdi mesela bakıyoruz mezar taşına,
adın yazıyor,
işte öyle kefenli halini gördük, yüzün mosmordu, su döktüler üstüne (ben yaklaşamadım, üzgünüm), sırtını toprağa yüzünü gökyüzüne çevirip gömdüler falan...
ama sanki az sonra sokağın ucunda ütülü pantolon tiril tiril gömlek filinta gibi görüneceksin sanki...
inanamadık hala.
sevgiyle...
dede be bilirsin severim seni de şu yemek yerken biraz dikkatli olsan.hadi ağzını şapırdatıyorsun ee yaşlısın olabilir de en azından çorbayı vakumlayarak içme,kaşık kullanarak iç be dede.
ben, bayram namazından çıkar çıkmaz, yanına gelip elini öpmeyi özledim dede. yıllar geçtikçe bana ''oğlum, yaşın büyüdü, ihtiyaçların artmıştır'' deyip, daha çok harçlık vermeni özledim.
bu bayram, ben kimin elini öpeceğim, kimden harçlık alacağım, kimden ''aferin oğlum, okulunu bitir de adam ol'' öğütlerini duyacağım?
bana, yakın gözlüğünün üstünden bakan yemyeşil gözlerinle bir daha bakacak mısın?
hiçbir zaman yaşlanmayan, ölmeyen, ebediyen var olan adam, adam gibi adam...
ağaçlara çıkmayasın, arılarla fazla haşır neşir olmayasın, terli terli su içmeyesin, hac kurası çıkmadı diye üzülmeyesin dedem. bu arada bunu da yazmadan geçemeyeceğim hastasıyız dede.
duygusal yapmaya gerek yok; beni beşiktaşlı yaptın pisi yediliyi bana en güzel sen öğrettin en ben bildiğim halde hiç arkadaşlarımla oynamaktan keyif almadım. son gün ise yine sen hasta hasta ameliyatlı bir şekilde gece yanında yatırdın o çocuk aklın sahibi olan beni sabah uyandığımda yanağını öpeceğim bir ak sakal yoktu. anneme sordum manava gitti seni babanene bırakayım dedi. bana deden vefat etti dediklerinde akşam 8 gibi film oldu bir anda o sahne; dediğim şey şuydu hayır dedem ölmedi ölemez o bir kahraman benle dalga geçmeyi kesin ve beni dedemin yanına götürün dedim bir nevi gittik ama cenaze eviydi gittiğimiz bütün tanıdıklarım oradaydı o anda inandım işte dede. keşke büyüdüğümdede seninle beraber olsaydım bir tek sen dinlerdin beni bir tek sen sabır gösterirdin bana. mekanın cennet ruhun şad olsun..
seni hep küfür edişlerinle, elinde rakı bardağıyla hatırlıyorum. yobazlara küfrederdin, ülkeyi bölmek isteyenlere. benden bir yaş küçük kardeşimin doğum gününde gittiğini hatırlıyorum, defnettiğimiz günü de; biraz zaman olsaydı da tanısaydım dediğim yegane insansın. biraz zaman ayrı olacağız ve biraz daha zaman tekrar buluşacağız.
daha hiç görmedim bile seni. yaşlı gözlerine bakmadım hiç. ellerini öpmedim. gözlerim şimdi bile yaşla doldu. hadi beni bıraktın, annemi nasıl bırakıp gidebildin?
seni anlatmaya kelimelerin takati kalır mı dedem. sana yazacak o kadar şey var ki..çocukluğumda derlerdi bana.. ileride geçmişe bakmayı öğreneceksin, maziyi anmayı, geride kalan hatıraları karıştırmayı.. işte ben mazinin ummanına dalmışken, bir anı defteri geçti elime.. önce tozunu sildim çok narin bir şeymiş gibi dikkatlice.
seninde 2 sayfayı tutan, anı defterime yazdığın yazını okudum. her satırında göz yaşına boğuldum, burnum sızladı. seni öyle özledim ki.. anlatmaya kalksam ifade edemem bunu.. o kadar büyük ve derin.. dünya aleme sığmaz cümlelerim..
yine yaktım beyaz izmaritli sigaramı.. bilirsin dede ben içmezdim.. sen gittiğinde başladım bu merede.. zira sende içiyordun ve beyaz izmaritli içiyordun. Ben seni hayatımda ki "doğrum"bildim. Senin gibi olmalıydım bende. Bir yerden başlamak lazımdı dede iyi ya da kötü. Tabi sen bunu tasvip etmezdin ama kalkacağım limanı bilemedim, rotamı belirleyemedim.
Duruşunla, hareketlerinle, konuşmanla, bakışınla, ciddiyetinle, adam gibi adamlığınla velhasıl her şeyinle ben "sen"olmalıydım. Şimdi olsaydın yanımda, her sözünü beynime kazısaydım, hareketlerini kendime uyarlasaydım ben ben olmaktan çıksaydımda sen olsaydım. Bir şedde altında birleşseydik, ben yolumu karıştırdığımda bir med gibi uzanıp beni tekrar aynı düsturuda hareket etmem için yardımcı olsaydın. Ne kadar çabalasamda ben sen gibi olamam dede. Kimse sen gibi olamaz. Sen gönül tahtımda padişah olarak kalacaksın.
anlatamam ki dede sensizliğin acısını, 11 ayın sancısını. her gün bir adım daha sana yaklaşıyorum ya.. işte tek tesellim budur.