Kanser'e yakalandığın zaman yaşayan ölü olmuştum.. ama şimdi yine süper ikiliyiz.. yenemeyeceğimiz hiçbir şey yok aşkım benim.. seni tarifsiz seviyorum.
bugün kalbimi çok kırdın anne. gelecek planlarında yerimin olmadığını hissettirdin. seni tabi ki de çok seviyorum ama bugün bana bazı şeyleri gösterdiğin için teşekkür ederim...
anne ben ilk defa bugün açık açık söyleyebiliyorum kendime seni özlediğimi. Seni özlediğim için ağladığımda hep bahaneler uydurmuştum. dersler, arkadaşlar...
artık zamanı geldi söylemenin. anne ben bugün seni çok özledim.
sevgili anneciğim,
bugün yine bir cumartesi sabah. Hani beni süsleyip püsleyip gönderdiğin cumartesileri var ya işte onlardan biri.
bugün süslenemedim. Bana bakıp beğenecek kimse yoktu evde ve ya şu üstüne oturmamış diyecek kimse yoktu.
saçma sapan giyindim bugün. Şimdi görsen oğlunu hemen üstündekileri çıkar derdin.
Biliyor musun anne bugün kahvaltı da yapmadım. Sabah sabah çay ve sigaraya boğdum kendimi.
Uzaktan bana bağırışlarını duyuyorum anne merak etme. Bana kızıyorsun, haklısın.
Bir düşün anne sen her sabah patates kızartmadan ben asla kahvaltı yapmazdım.
şimdi söylesene haklı değil miyim kahvaltı yapmamakta?
kim her sabaha bana patates kızartacak ki?
herşeye rağmen anne seni çok özlüyorum.
oğlun.
benim kımıldatamadığım o koca vitrini altına patates koyup diğer odaya nasıl geçiriyorsun hala anlayabilmiş değilim.
(bkz: fizikçilerin anneme hayretle bakması)
bundan 10 yıl sonra yazılacak yazıdır.
"aslında herşeyde ne kadar haklıymışsın anne, şimdi seni daha iyi anlıyorum... bir gün beni anlayacaksın demiştin ya işte o gün bugün."
kulak ver söyleyeceklerime, bu satırlar senin için dökülecek, merhametini işlediğim ruhumdan.. yıllardır her konuda bir şeyler karaladım. pek çok konuda yağımda kavrulur cinsten başardım içimi dökebilmeyi. engeller çıktığında ben önce seninle gevşettim içimdeki gerginliği, seninle dertleşerek aştım, seninle yol kat ettim. sen vardın en zor anlarımda yanımda, arkadaştın, en yakın dosttun bana sen her zaman. yıllardır yapamıyorum, sana seni anlatmayı beceremiyorum. bu satırlara bırakamıyorum sana dair hayranlığımı. belirli bir donanım mı denir, olgunluk mu bilemedim. hep istedim anne, hep istedim sana içimi dökebilmeyi. hep bir ukteydi içimde, seni ne kadar çok sevdiğimi satırlara sığdırabilmeyi çok istedim her zaman. bak ben yine bu olgunluğa, o seviyeye erişebildiğimi düşünmüyorum. karşında kusursuz olmam mümkün değil anne. fakat artık zamanı geldi sanırım.
gidiyorum, senden bir kaç yüz kilometre uzağa gidiyorum. yalnızlığa, sensizliğe gidiyorum. ağlamak yok, lütfen anne. hedeflerimiz vardı ya bizim, onlar için gidiyorum. o ilk adımı atmak için gidiyorum. senden uzaklaşmak kanıma dokunuyor, "sensizlik" duygusunu düşünmek bile gözlerimi dolduruyor anne. ellerim titriyor. gücümün yarısını geride bırakarak gidecek olmam, hedeflerimize emin adımlarla yürüdüğümü tescil ediyor annem, üzülme. eğer gitmezsem, olduğum yerde kalırım. geri döneceğim. küçükken de yapardım bunu, hatırlasana evden kaçtığım zamanları. bir bavulum hep yok muydu benim? her zaman hazırdım gitmeye. fakat senden gitmeye hiç hazırlanmamışım, bunu hissediyorum şu günlerde. sensizlik nasıl bir duygu hiç düşünmemişim. zorlanıyorum anne, zorlanıyorum. olgun bi adam oldum ben, ama karşında her zaman çocuğum. bunların hepsini kabul ediyorum. fakat uğurladığın bu adam, artık çocuk değil anne. gözün arkada kalmayacak. sensizlik canımı acıtacak, fakat bana daha fazla güç katacak. bunları unutma anne, hedeflerimiz için diyorum, onlar için gidiyorum meleğim. sana verdiğim söz, senettir. senetten pek daha nicedir. diyorum ki sana, geri döneceğim. hangi yolu denemem gerektiğini, ve o yolda nasıl adımlar atmam gerektiğini biliyorum. ne istediğini bilene, bütün dünya yol verirmiş anne. ben ne istediğimi biliyorum, hiç bu kadar emin olmamıştım. kendime değil, ben senin oğluna güveniyorum. kendime güvenecek kadar olamam, senin oğlun bana güç veriyor. o senin oğlun, beni ayakta tutuyor. bil bunları anne, ne olur üzülme...
sabahları kahvaltını hazırlayamayacağım, işten geldiğinde sana kahve yapamayacağım, oturup karşılıklı içemeyeceğiz bir süre o bağlılık kokan kahvemizi. iyi geceler deyip sarılamayacağım sana anne. fakat resmim hep duracak cüzdanında, beni özlediğinde onu al karşına, "yapamazsan küserim" sana de ona. yapmazsın bunu biliyorum, ama dene işte anne. geçecek, bitecek, zaman da eriyecek, bir adımla başladığımız bu yolun ikinci adımı da gelecek. allah yardım edecek anne, duaların yetecek..
şimdi bir kaç isteğim olacak senden biriciğim. güçlü ol anne, inan oğluna, başaracağına inan; hep inandın, bu kez daha fazla inan. yapacağını bil, rahatla. mesafeleri değil, geleceğim zamanı düşün. ve adettendir diye söylüyorum anne, hakkını helal et bana. beni koca bir adam yapan sensin, helal et. sana tonlarca düşüncesizliğimle üzüntü yaşatan da ben oldum, helal et. emeklerini ödeyemem, sen helal et annem. öpüyorum ellerinden, canım annem..
ben sana anne demeye utanıyorum, benim gibi evlada sahip olduğundan. keşke benim gibi bi evladın yerine seni hakedecek adam gibi bi evladın olsaydı. hakkını helal et.
ömrünü bize adadın ve devam ediyorsun adamaya
peki biz ne yapıyoruz karşılığında?
kıymet bilmiyoruz anne yalnızca kendimizi düşünüyoruz, benciliz, nankörüz
bizi affet ve bırakma iyiki varsın.