Sensizlik ve sessizlik...
Ne çok benziyorlar birbirine değil mi? sen farkına varmasan da bu iki kelime , bir elmanın iki yarısı gibi. ne zaman birisi nüksetse , öteki de haykırıyor var gücüyle.
hastanelerde asıl görevinin ne olduğunu asla çıkaramadığım mavi kıyafetli bıyıklı amcalar: hani kendinizde herkesi azarlama hakkı buluyorsunuz, doktorların aile dostu, hemşirelerin beyaz atlı prensiymişçesine kanka ayağına yatıyorsunuz ve memleket meseleleri hakkında cücük kadar beyninizle sesli gürültülü atıp tutuyorsunuz ya, a. koysunlar sizin diyeceğim olmayacak; tamam sakinim: çok yanlış yapıyorsunuz. bence efendi olun.
mum ışığı yetmez, yetmez dalgaların sesi.
deniz fenerlerini çağır.
yıkılıyor kız kulesi.
ya yokluğuma sığın kurtulmak için varlığımdan
ya da anıları unut...... vakit geldiği zaman...
klavyemin üstünü kolanyalı mendille sildim.
gıcır gıcır tuşlarımla yazışabileceğim kimse yok bu saate.
çok güzel parlıyorlardı dayanamadım evet ben bu yazıyı öylesine yazdım.