ne zaman otobüse binmeye kalkışsam binmeden önce son bir kez daha otobüsün tabelasına bakıp, bineceğim o mu diye kontrol ederim. emin olsam bile son bir kez bakarım. bi yanlış binersem geri dönmeye üşenirim çünkü. yeni bir hayat düzeni kurmaktan korkarım.
nedir diye sorsalar, at avrat silah bir de kısa camel derim. eti pufla çılgınlarcasına aşk yaşarım. milyonlarca eti puf yerim. bana mısın demem. eti pufların konuşamadığından cevap veremeyeceğini bilirim.
az küfür ederim, öz küfür ederim.. internete pek girmem. ama bi girersem de zor çıkarım. en son ne zaman girmiştim hatırlamıyorum.
asla para verip korsan cd almam. arkadaşlarım alır onlardan alıp bilgisayara atarım. istersem dağlar bağlar yerinden oynar oynar ama hiç istemem. hep üşen gelir bana. kredi kartı kullanmam. kullananı da kullanmam. böyle de süper mesaj veririm.
hayatımda haddi hesabı olmayan şeylerden biri kaybettiğim piercing toplarıdır. ingiltere prömiyer liginde hangi takımı tutarsın diye sorsalar, nivkesıl yunaytıd derim..
sokarım politikana adlı şarkıyı günde üç öğün önüme verseler yerim. dört de olur.
ingilizceyi severim ama normalde ingilizce konuşmam. ingilizler türkçe konuşuyor mu diye sorular yöneltip milliyetçiliğin doruklarına çıkarım. zirveye türk bayrağı dikerim. anuna korum! geç yatarım geç kalkarım pazara giderim bir tavuk alırım. bişeygücü diye bi futbol takımı kursam başına yılmaz vural'ı getiririm. yılmaz vural bişeygücü spor kulubü yaparım. ilkokul çağlarımda pastel boya yemişliğim vardır. yatağımı hiç toplamam. askere gidince akıllanırım. deli şiyir yazarım. ilk harflere baksan anlarsın zaten.
parayı icad eden millet olmalarından dolayı lidyalıların dünyanın en fazla küfür yiyen milleti olduğunu düşünürüm. aşk tanrısı eros'a sahip olan yunan milletinin de onlardan pek aşşağa color yanı yoktur gözümde. bülent ortaçgil'e abartı derecede saygı duymam. duyanın da söylediklerini duymam. ben horlamam!
250 kelime ile konuşurum. herkes'i herkez diye yazan, söyleyen birini görürsem hiç uyarmam, direkt sınıfta bırakırım. italya ligi'nde hangi takımı tutuyosun diye sorsalar, tutmam ama eğer tutsaydım juventus'u tutardım, derim.
göbeğimde karnım var.
yeniden doğup gelsem yine balık burcu olmak isterim. halka küpe takmam, halk daha iyisine layıktır. işler yolunda gitmezse ben giderim. böyle de kötü bir huyum var. burcunun ne önemi var hayvansan eğer, derim, ama ben de hayvanımdır. adını en sevdiğim savaş dandanakan savaşıdır. salt okunur bir dosyayımdır.
karo mu kupa mı sinek mi maça mı diye sorsalar maça derim. tezahüratta bulunmayı severim. beşiktaşın neferiyim. bazı anlarda hakikaten ya çok aptalımdır ya da o işte bir aptallık vardır. taksinin ön koltuğuna oturmayı sevmem. oturanı da sevmem. arka koltuğa oturup babalar gibi yamula yamula seyehat ederim. babalar nasıl yamulur onu da bilirim. bigün var mısın yok musuna'a katılacağım. para mühim değil. sizinle tanışmak bile bir zevk acun bey. diyeceğim.
parantez içindeki ünlem işaretinden korkarım(!) bilmediğim şeyi yemem. sucuk neymiş, pastırma neymiş, ekmek neymiş. her yıl öss sınavınının ertesi günü, çözmek niyetiyle, soruları veren bir gazete alırım ama hiç çözmem. bunu da hiç çözemem.
fahişe ruhlu kızlardan nefret ederim. onlar da beni pek sevmez zaten. böyle gül gibi geçinemeyip gideriz. narsistin önde gideniyim. onda bile birinciyim.
belli bir yazı stilim yoktur. hatta azcık olucak gibi olsa hemen kafamı dağıtıp stil neymiş ulan biz burda stil sitiyoz diye düşünürüm. şarkı sözlerini yalnış anlamakta üstüme yoktur. yanlış anlamakta da yoktur. en sevdiğim dua kulhuvallahtır. bu da gerçektir.
hayatımda izlediğim film sayısı onu geçmez. o kim diye sorarlarsa o işte derim. ne zaman şöyle oturup bir film izleyim diye karar versem ya bilerek hasta olurum ya da mesela bilgisayarda izliyorsam fişi çekip hay allah elektrikler kesildi taklidi yaparım.
ben aslında vapurum.
kazı kazan oynadığımda beşyüzbinlira kazanırsam hiç parayı geri almam hep bi kart daha isterim. bu sefer kazanamam. önüme baka baka giderken bi daha kart değil parayı alıcam diye kendime söz veririm. ama hiç tutamam. ne yaparım ben böyleyim. nothing hill - aşk engel tepemez adlı filmi izlemeyen yoktur heralde. peki hugh grant bir gazeteci kimliğine bürünüp julia rabırts ile röportaj yapmaya gittiğinde masanın üzerinde duran dergiye bakıp hangi dergiden olduğunu söylüyordu? ben bilirim bunu, hiç unutmam: at ve tımar. zaten filmin en komik sahnesi de buydu.
bi dergide filan çok güzel bir fotoğraf görmüşsem hemen kesip bi köşeye koyarım. ama sonra hiç bakmam. teşekkür ederim sağoldan daha güzel gözükür bana. sağol da neymiş. fatih sultan mehmet'i mustafa kemal atatürk kadar çok severim. ankara başkent olmayı hakedecek ne yapmış der dururum. yeterince konsantre olmuşsam yapabileceğim bir şey yoktur. adını bilmediğim her erkeği irfan kabul ederim. ne idüğü belirsiz lafını asla kullanmam.. kültürlü olduğum söylemez. ama mantar olduğum da.
nejat alp da ben himalaya mıyım?! on parmağa yakın klavye kullanırım ama bunu kimseye çaktırmam. bilgisayarım, belgelerim, ağ komşularım, bulaşık yıkarım. ne iş olsa yaparım. el yazım süperdir. ama el yazısı dersinin adını hiç anlamam. diğerleri göt yazısı mı diye kendi kendime sorular yöneltip, ne sorduğumu unuttuğumdan hiç cevap veremem.
periyodik olarak aşık olurum. olimpiyatlarda adını yeni duyduğum ufak ülkeleri desteklerim. onlar madalya kazandıkça ben bir sevinç duyarım, ben bir ağlayıp ezilenin yanında olurum, ben bir küçük cetvelim, köşe bucak ölçerim. ne zaman bir kitap okumaya başlasam, daha beşinci altıncı sayfada sıkılır, biraz kassam ben de yazarım bu kadar deyip kitabı bir köşeye bırakırım. ayağa kalkıp bir tur attıktan sonra yerime otururum.ÖPERiM.
bir bebeğin gözyaşında saklı sensizliğim,
nicedir bükülmüş bir çift dudak halindeyim.
bir elma kurdu çekingenliği var, bakıp bakıp kaçan,
tedirgin göz kaçırmaları yaşamaktayım,
gözlerine değdikçe gözlerim.
parasını düşürmüş bir çocuğum ben;
annesine söylemekten korkan
bi ısırık alınıp, soğumuş çayın yanına;
aceleyle terkedilmiş bir simitim ben
buz tutmuş kaldırımda yürüyen biriyim ben;
jilet zeminde artistik patinaj tadında
ayakta kalmaya çalışan.
yeni sulanmış bir çiçeğim ben;
yüzüm gözüm ıslak-ağlamaklı...
uzun zamandır böyleyim ben,
aslında ben senim,
seninim!
aldığım nefeslerin anlamı,
kuytularında saklı.
sen yokken; sol yanım sancılı...
-herşeyim, yârim; hiç elde edemediklerim kadar uzak
ve
herşeyim yarım; hiç olmadığı kadar -,
senden arta kalan, aslında bölük pörçük bir adam...
athena'nın my way i coverlamasıyla ortaya çıkmış güzel bir parçadır.
hayat bu kadar mı,
bence değil
bir kaç sözüm var
biraz senin gibi yıkılmayan duvarları var
bazen esinsindir, bazen uzak yakınlarım var
ben, ben böyleyim kendi yolumda
bırak tutma beni
kaybetsem de üzülmem asla
ne boş kaygılarım
korkma bana hiçbir şey olmaz
yanlış doğru gibi eksik kalan
birkaç satırsa
e ben, ben böyleyim kendi yolumda
hayat benim her anımı yaşadıkça sevesim var
aldırmam hiç yağmurlara
benim güzel hatalarım var
biran bile vazgeçmedim kendi yolumdan
değer saklanma hiç
geçer zaman böyle de geçer
ya sev ister vazgeç
beklentiler sadece üzer
ayrı dünyalarda farklı farklı kafalarda
ben, ben böyleyim kendi yolumdan
hayat benim her anımı yaşadıkça sevesim var
aldırmam hiç yağmurlara
benim güzel hatalarım var
biran bile vazgeçmedim kendi yolumdan..
aslında hepimizin ihtiyacı olan kelime grubu. insanlar başkalarının ne düşüneceğini yada düşünmeyeceğini düşünmekten yaşamaya fırsat bulamıyorlar. oysa ki herkes bir başkasına zarar yada zahmet vermediği sürece dilediği gibi davranmakta ve yaşamakta özgürdür, en azından öyle olmalıdır ama önümüze sunulan kalıplara girmeye çalışmaktan daha kendimizi tanımıyoruz bile. içimizden geldiği gibi yaşamak varken ne diye bize ait bile olmayan fikirler uğruna harcayalım ki ömrümüzü. "hayat kısa, kuşlar uçuyor" diyor ya cemal süreya... hayat bize verilmiş çok büyük bir hediye hiçbir şey için heba etmeye değmez.
Bu laf genellikle biz erkeklerin kullandığı bir söz olmakla beraber beni kullanan kişiden anında soğutan bir söz öbeği. yani ne kadar ergen bir laf bu böyle ya. her boku ye sonra "napim hafıss ben böyleyim" . sonra "vay babam beni niye sevmiyorlar. bir tavıra sattılar beni"... ulan sen ye istediğin haltı sonra sonuçlarına katlanmayayım. öyle bir dünya yok. * Aynı zamanda athenanın hoş bir şarkısıdır, klibi de ritme o kadar bir o kadar uygun.
coverları orjinalinden güzel parçalardandır. hatta güzel kelimesi az kalır. ilk defa reklamlarda duyduğumda çok aramıştım my way'in bu athena versiyonunu, zaten çok geçmeden athena müziğe çok güzel sözler yazıp bir de, bir o kadar güzel bir klip çekip bizi bizden almıştır.athenayı ilk çıkış şarkısı skalongayı dinlediğimde o ortasona giden halimle nasıl bir çocuk ruhla heyecan dolup sevdiysem, yeniden o günleri hatırlamıştır.aradan geçen 13 yıldan (ki şu an fark ettimki o zaman,şu ana kadarki hayatımın tam yarısındaymışım) sonra bu şarkıyı dinlerken onca zamanda yaşadıklarımı kafamdan geçirip, pişman olduğum hatalarım için kendimi artık yiyip bitirmemem gerektiğini anlatmıştır bana. ne de olsa;
hayat, bu kadar mı?
bence değil bir kaç sözüm var
biraz senin gibi
yıkılmayan duvarları var
bazen esintili, bazen uzak
yakınlarım var
ben, ben böyleyim
kendi yolumda
bırak tutma beni
kaybetsem de üzülmem asla
ne boş kaygıların
korkma bana hiç bir şey olmaz
yanlış doğru gibi
eksik kalan bir kaç satırsa
ve ben, ben böyleyim
kendi yolumda...
çapkınmışım güzelmişim böyle söylerler
hem cilveli pek sevimli hercai derler
canından bezermiş beni bir kez sevenler
anlatayım ben kendimi duysun erkekler
sevemem inan ben sevemem
yalvarmam ağlamam söze gelemem
darılır gidersem geri dönemem
kalpsizim nazlıyım inatçıyım ben
aşk yalan öğrendim artık istemem
aldanıp kimseye güvenmem ben
bir tek sevgili için canımı üzemem
tek bıkarım vefasızım ben hiç değişmem
isteyenler beni sevsin gönül veremem
dünyaya bir kere geldim aşktan ölemem.
kişi üzüldüğü, moralini bozduğu anda bu şarkıyı dinleyince, ki hele bir de moralinin bozulduğu, üzüldüğü şey kafasında bir acaba oluşturuyorsa, direkt olarak özgüvenini yerine getiriyor ve şarkıdaki gibi bir an bile vazgeçmedim kendi yolumdan diyesi geliyor insanın.**
her ne kadar çoğumuz tarafından candan erçetin tarafından bilinse de, ayten alpman tarafından ilk defa kulaklara armağan edilen parça olup; bu versiyonu bitirir adamı.
