bindiğim hiçbir belediye otobüsünde kendimi görmediğim olmadı. öyle puştum ki; tespit yapmaktan beynim şirinlendi artık. götü kaşınan ama elini götüne götüremediği için açma germe hareketlerine benzer hareketler yapan amca mı dersin, cam kenarında otururken camın yansımasından karşıdaki çocuğu kesen şişman çirkin kız mı dersin, şoförün iphone kullanmasına şaşıran ufak talebe mi dersin, otobüse binip kartı okutunca hiç kimseyi siklemiyorum bakışı atarak önde boş yer olmasına rağmen arka taraflara ilerlemeye çalışan yıldız kolyeli kezban mı dersin. işte ben tüm bu gözlemleri yaparken beni gözlemleyen bir tip yok mu hep merak etmişimdir. ulan biri çıksın da beni yazsın şuraya. ayakta dikiliyorum salak salak. yok işte yok. o yüzden kendimi yazdım buraya. işim gücüm makara yapmak. gülmeye çalışmak. sikimsonik yaşamdan ufak mutluluklar çıkarmaya çalışmak. bence sayımız az değil. benim gibi insanlar var. saçmalamak nimetinin farkına varmış. kim bilir hangi otobüslerde, hangi duraklarda.
otobüse biner binmez içeriyi şahin misali kontrol eden, yer olmadığını fark edince de "biri bana yer versin" şeklinde buyurmaktan çekinmeyen amcalar, teyzeler.
fordçu piçler,
güneş gelmesin diye sürekli yer değiştiren teyzeler,
şoförle siyaset yapan amcalar,
sürekli bakıp bakıp gülen tikicanlar,
tek kulaklıkla son ses arabesk dinleyen apaçi,
sürekli bağırıp ağlayan veletler,
uyumuş numarası yapan ergen sivilceli liseli,
kendini muavin zanneden her boka karışan orta yaşlı herif.