tik-tak koşuları ile bazen en ala işkencecilerden fazla eziyet edebilen akrep ve yelkovanın sakat hatta kötürüme dönüşmesi, koşmayı bırak yürümemesi. en kısa haliyle "eziyet".
korkunç bi işgence kafanızdan atamazsınız başlarda sadece beklersiniz... beklemekten vazgeçtiğiniz an gelir her şey aslında acı olanda bu ya neden beklerken gelmez beklenenler.
nerde, ne zaman ve kimin için yapılacağı belli olmayan durum.
öyle anlar var ki kendinizi bir okul önünde geometri hocanızın bilgisayar hocasının hard diskine attığı klasörleri yeniden geometri hocanızın bilgisayarına kopyalamak adına bilgisayar hocasının lütfedip okula gelmesini beklerken bulabiliyorsunuz. neyse ki kadının 3g modemi var da sözlüğe takılıyorum te allahım.
gercekten de dunyanin en boktan seyidir. geciken birini beklemek, siparisi beklemek, vasita beklemek, giden birini beklemek, gelmeyecek birini beklemek ve hatta gelecek birini beklemek. bunlarin biri, digerinden daha iyi degil. ben ergenken * bir sevgilim vardi. liseyi bitirince avusturya'ya * gitmisti, 1 sene sonra gelecekti. bekledim. sonra gelmedi, okula girmis 2 senelik. bekle, dedi, okul bitince gelicem. beklemeyecegimi soyledim. o yaslarda iki sene coktu. derdim bekleyip beklememek de degildi aslinda. en basindan bana boyle deseydi buyuk ihtimalle beklerdim. bana yaptigi seyi kaldiramadim, son anda haber vermesini. araliksiz hep konusuyoduk cunku, surpriz olsun diye ankara'ya bile gelmisti. anlatabilirdi. benim onu beklememem, birlikte buyudugum cocuga mal oldu. 13 ile 18 yaslar arasinda iki cocuk ne kadar sevgili olabilirse 5 senedir sevdigim cocuga mal oldu. sonra ben 25 yasima geldim. ve yine 4 senedir birlikte oldugum bi adam vardi. onun yanina gitmistim, istanbul'a. eve donmek istedigimi soyledim, ankara'da 2 senelik bir okul yazacagimi. bitince donecektim. olmaz, bitsin o zaman dedi. 2 yil hemen gecer dedim. hayir dedi. sonradan gitmeyryim diye blof yaptigini ogrendim. barismak istedi, ben de istedim ama yapmadim. cok dokunmustu cunku. beklemek sevdigim adama mal oldu. hayallerime. sonra o gencecik cocuk geldi aklima. graz'dan ikinci kez, bu sefer bekle demek icin gelen o cocuk. hakikaten ilahi adalete, etme bulma dunyasina, gururun, onurun, beklemenin, beklememenin, beklenmenin ve beklenmemenin boktanligina inandim. agladim. mesela suan olmeden ince yapmak istedigim tek sey o genc cocugu -ki suan 28 yasinda- bulmak ve dizlerine kapanip anira anira aglamak. ozur dilemek falan degil, sadece aglamak, 13 yasimdaki gibi. onunla buyurkenki gibi...
en sinir bozucu eylemdir . sabır gerektirir . gelmeyeceğini bildiğin halde beklemektir her şeyi göze alarak beklemektir aşk .
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölür mezarı
seni beklediğim kadar . demiş üstat .