beklemek

entry803 galeri31
    227.
  1. beklemek aslında insanın n'kadar çaresiz olduğunun isbatıdır.. çaresizlik içinde dakikaların günlere, günlerin aylara, ayların yıllara dönüşünü zamanın agır adımları altında ezilirken belkilerle kabullenmesidir...
    1 ...
  2. 228.
  3. iş, oluş, hareket bildirmeyen tek eylem artık.
    0 ...
  4. 229.
  5. ömrün zehiridir.
    ve insan kendi ömrünün tükenmesini bu kadar arzuyla bekleyen tek canlıdır.
    0 ...
  6. 230.
  7. insanı halden hale sokan durumdur. bir şeyi bekliyorsanız çoğu şeyiniz ona bağlı demektir. neyi beklediğiniz, kimi beklediğiniz, niçin beklediğiniz gibi sorular sizi allak bullak eder.

    Aramaktır.

    beklenen şeyin ne olduğunu bilmemek için aramaktır. bulduğunuz da kendinizi de bulacağınızı hissedip beklersiniz belki de.

    yada hiçbiri. her insanın hayatına göre anlam kazanan kelimedir beklemek.
    2 ...
  8. 231.
  9. beklemek bir eylemsizlik durumu olarak görünse de, bünyesinde mayalanan hareket eylemin ta kendisidir... "herşeyin bir zamanı var" , herşeyin kendi matematiğinde yolunu bulduğu insandan bağımsız gibi görünen bir kaosun tarifidir aslında... insandan bağımsız gibi görünmesinin nedeniyse sonucu değiştirecek kadar güçlü olduğunu insana sezdirmemektir; çünkü güç yapmak için değil yıkmak için kullanılmıştır tarih boyunca; yaşamın matematiği bu korkunç gücü kontrol altına alabilmek için küçümser bizi; haklıdır da...
    1 ...
  10. 232.
  11. dünyanın en uzun eylemi.

    bekle dedi gitti
    ben beklemedim o da gelmedi
    ölüm gibi bir şey oldu
    ama kimse ölmedi

    özdemir asaf
    1 ...
  12. 233.
  13. 234.
  14. herhangi birşey için zaman geçirmek zorunda kalmak.
    0 ...
  15. 235.
  16. beklemek...

    ben beklemeyi öğreniyorum. çünkü bugün yeni bir şey öğrendim; beklemeyi bilmiyorum. ben bekliyorum. en azından deniyorum.

    'o' ile bekleyişlerim, o'nu bekleyişlerim. o'nu bekliyorum, çünkü;

    ben hiçbir şeyi kaybetmemek için kalktım ayağa. hiçbir şeyi düzeltmek için belki. giderken aklımdan kader ve kaderciliğe dair hiçbir şey geçmiyordu. kadere inanmıyordum belki. hâlâ da inanıp inanmadığımdan emin değilim. ama kader, ama bir şey; var...

    'beni acaba kalbinden de sildi mi ?'

    yoksa madem neden öyle davrandı ? neden onun için orada olduğum halde sanki orada değilmişim gibi davrandı ? acaba ben her şeyi yanlış mı anladım ?

    ama..

    ama ben, hiçbir zaman o'nu 'sevgilim' olarak görmedim. 'sevgilim' olarak görmek de istemedim. ben sadece o'nu çok sevdim. ben sadece o'na kendimden bile daha fazla değer verdim. en azından denedim.

    cuma günü yanına gittiğimde çok mutluydum. beraber bir şeyler paylaştık. bir şeyler yedik. bir şeyler içtik. birlikte dans etmek için cesaretimizi test ettik hoş bir mekanda. bedava tekila uğruna... cesur değildik. o cesur değildi zaten.

    cesur değildi demişken, ben; o'nunla seviştim. o cesur değildi. ben o'nunla 'sevgili' olduk sandım, belki hiç olmadık; o cesur değildi çünkü. ben o'nunla sevişmekten öte, o'nun gözüyle görmek, saçında şampuana bulanmak, yeyip içtiklerine sarılmak, diz kapakçığında kıvrılmak, güldüğünde ses dalgası olup etrafa yayılmak istiyordum.

    çünkü; ben o'nun için defalarca doğdum.

    gece, loş bir ışıkta sevişirken, mutluydu. gözlerinde gördüm çünkü. fakat acaba gerçekten mutlu muydu ? cesur değildi o. öğrenemedim mutlu olup olmadığını gerçekten. öğrenemeyeceğim sanırım asla.

    ben kötüydüm. o da kötüydü belki. ben o'nu hep geyik muhabbeti yapıyor sandım. hayatı hiç umursamıyor sandım. haklı mıydım ? bilmiyorum. bilemem asla.

    ben kötüydüm. benim sağlığım kötüydü. o'nun da sağlığı kötü olmasın istedim. istedim ama, o sigaranın dibini çok seviyordu.

    ben o'na sigaranın dibini verirken tekrar ve tekrar, o; arkadaşlarıyla benim hiçbir ortak paydada buluşamadığım geyik muhabbetlerine devam ediyordu. ben akşam yemeği de dahil olmak üzere, sürekli düşen bir ivmeyle, geyik muhabbetlerine küçük 'ehe'lerimle, sadece 'bir şeyler söyleme çabası' ile eşlik etmeye çalışıyordum. sonra o, birden beni yoksaymaya başladı. önce alınmadım. sonra ivmem düştü elbette. sonra bir baktım arkama yaslanmışım kendi kendime biramı içiyorum. o gülüyor. arkadaşları gülüyor. ben telefonumdan başka bir kıza 'naber ?' diye mesaj atıyorum. arada o'na bakıyorum. dönüp bana bakmıyor. 'o'nun için burada olduğumu bilmiyor değildir herhalde..' diye düşünüyorum. başka bir şehirde, o'nun yanında; yalnızım.

    seviyorum. o'nunlayım. yalnızım...

    eve gidene kadar hiç konuşmadık. evde hiç konuşmadık. ben, konuşacak bir şeyim olmadığı için susarken o da sanırım benim yüzüme nedenini söyleyemeyecek kadar korkuyordu. sigara içtik hiç konuşmadan. yattım. o içeriye gitti. gelsin diye saatlerce bekledim. gece ben uyurken bana sarılır diye umarak uyudum. olmadı.

    sabah uyandığımda uyuyordu. üstümü giyindim. ses yaptım korka korka. uyanmadı. uyandırsam mı diye düşündüm sırt çantamı taktığımda. baktım şöyle bir daha. uyanır gibi oldu, sol tarafına döndü ama uyanmadı. çok tatlıydı. uyandıramadım. 'ben gidiyorum' deyince bana 'neden ?' diyecekti. ben bir şey diyemeyecektim çünkü konuşması gereken ben değildim. o da dün geceye dair hiçbir şey diyemeyecekti bana. zaten gecenin bir vakti su içmek için mutfağa gittiğimde arkadaşlarıyla baya bir neşeli olduğu ve benimle yine ve yine konuş(a)madığı geldi aklıma, yeniden kızdım. yani uyandırsaydım yine o sükuneti bir şeye yaramayacak tam tersi daha çok canımı sıkacaktı. korkmasından korktum özetle.

    sonra, sonra beni aradı. açmadım. sonra...

    sonralarını düşünmüyorum. beklemeyi öğreniyorum. özneye bakmak yüklemi görmeme engel oluyor. özneden cümlenin tamamını anlayamam. ben şimdi yüklemi bekliyorum.

    bugün bir şey öğrendim; artık bencil olmayacağım. artık özneye bakmayacağım.

    hayatımdaki en beklenmedik hayalkırıklığını yaşamamak için,
    ağlamamak için,

    kelimelerle boğuşmamak için,

    acı çekmemek için,
    yeniden 'seni seviyorum!' diyebilmek için,

    bekliyorum. en azından, deniyorum.
    2 ...
  17. 236.
  18. zordur. acitir. hele de hic gelmeyen birini, hic gelmeyecegini bilmeden bekliyorsaniz. hala bi ümit tasiyorsaniz icinizde kimselere belli etmeden, sarip sarmalayip kalbinizin derinliklerine gömüp. sadece yaslar halinde döküyosaniz acinizi, yaniyorsa yanaklariniz.. ve artik gücünüz kalmamissa, en kötüsü de aglarken yas gelmiyorsa artik gözünüzden. tükenmisse hersey, odanizda tükettiginiz tek sey tükenmislikse eger.

    kapinin önündeki ayak seslerini dinliyorsaniz, gözleriniz kapiya cevriliyorsa ister istemez ve o kapi bi türlü calmiyorsa, aklinizdan o muhtemel an icin türlü senaryolar yaziyorsaniz sahneye konulmaya hazir..

    günler geciyorsa pesi sira odanin penceresinden. ve o kapidan beklenen girmiyorsa bir türlü. beklemek kursundan agir. beklemek yasama sivinizi emen bir asalak. beklemek ölüme es.
    2 ...
  19. 237.
  20. sabrın sonu selamettir.

    beklemeyi bilenin herşey ayağına gelir.
    0 ...
  21. 238.
  22. 'gelmesin, görünmesin, duyurmasın ama mutlu olsun'u istemektir. onun adı içten içe beklemektir belki de.
    0 ...
  23. 239.
  24. bir Aziz Nesin şiiri

    Gözler önünde işte
    Gittikçe arınıyorum kendimden
    Her giden güzelleşir
    Gidiyorum güzelleşmek için
    Unutulsun diye çirkinliklerim
    Gelecek birisi güzeldir
    Gelince güzel değil
    Hele gelmişse çirkin
    Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
    Ey güzeller güzeli beklediğim
    Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
    Artık ne gelmek ne de gitmek
    Yaşamın en zor yanı beklemek
    Hiçbirimiz beklemedik doğmayı,
    Doğduğumuzdan beri beklediğimiz
    ÖLMEK
    0 ...
  25. 240.
  26. işkencenin süresini uzatan, hatta işkenceye dönüşebilen olay.
    0 ...
  27. 241.
  28. Bosuna beklemekten daha iyi bir durum.
    0 ...
  29. 242.
  30. cok farkli bi seydir bu eylem. belli bi kaliba sokulmaksizin, sekil vermenin olanaksiz oldugu bi surecin somut zamanda dile gelmesidir. her varligin, nesnenin birbirinden farkli olmasi gibi, kisiye verdigi anlam bircok perspektiften bircok getiri sunar insanlara. kimisine gore beklemek, "yaralari sarmak" eylemine burunurken, kimisine gore de mutlu bi kapiya acilan eglenceli bir yolu olusturmaktadir. kimisini de karanlik bi sona goturur, kimi zaman gizemli bi sona kulucka donemi islevi gorur. Bazi bazi umut katar insanlar icine, bazen de hirsla bururler.

    ama biz insanlar mutlaka bi seyleri bekleriz, sonunda olacaklarin senaryosunu yazar ve bunu elimizden geldigince oykuye sadik kalarak oynamaya calisiriz. her ne kadar sonunda maalesef cok azimiz odullendirilsek de, ilginc bi sekilde sinmeye meyilli insanoglu bunun pesini birakmaz ve yeni bi denemeye yelken acar.
    3 ...
  31. 243.
  32. beklerim de neden?
    gelecek misin ki bekleyeyim?
    gelmeyeceğini bile bile beklersem, sen bu kadar fedakarlığa değer misin ki?
    5 ...
  33. 244.
  34. bitmek bilmeyen sıkıcı süreç.
    0 ...
  35. 245.
  36. özlemek, özlerken bişey yapamamak, kollarından yayılan bi titremenin avuçlarına varmadan bileklerinde çoğalması, nefesinin daralması, heyecanlanmak, dizlerinin tutmaması ve sonunun gelmesini de beklemekten başka bişey yapamamak.
    1 ...
  37. 246.
  38. mutluluğa susatan, tuzlu bir sessizlikten başka bir şey değildir...
    0 ...
  39. 247.
  40. izafiyet teorisinin iyi anlaşılmasına yol açan durum.
    0 ...
  41. 248.
  42. bekle dedi gitti,
    ben beklemedim, o gelmedi,
    ölüm gibi birşey oldu,
    ama kimse ölmedi... demiş, özdemir asaf usta.
    1 ...
  43. 249.
  44. Beklemek..Bekleme..Bekle..Nefesimi daraltan bu bekleme nefret edilesi!! Dönse ne olacak zaten ona göre hiç gitmedi ki peki sen ne yapacaksın hiçbir şeyin düzelmediğine karşı bu kadar katı inancın varken, o ne yapabilir ki..
    1 ...
  45. 250.
  46. hayatta, beklemeye alışmışım da; seni beklemenin zorluğunu unutarak...
    1 ...
  47. 251.
  48. zamanın bir türlü geçmediği, insanı yoran, bunaltan bir süreçtir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük