odamdaydım ve salondan gelen sesler üzerine dikkatimi çeken dizi. "la bebe gel la buraya" memleket hasretiyle zaten yanıp tutuşurken alışagelmiş dizi diyaloglarından farklı bir dizi olmasıyla dikkatimi çekti, bu dizi tutar arkadaş en son trt de bizimkiler izlemiş bir birey olarak beni ekrana bağladıysa gelecek var bu dizide.
edit:bizimkiler dışında lost ve how imet your mother izledim.
erdal hocam varsa sorun yoktur. bıkmıştık arkadaş yok boğaz manzaralı yalı daireleri, yok nişantaşı görüntüleri falan. ankara sokakları ne kadar yakışmış.
Polis merkezindeki hanim kizimizin kapali duran bilgisayar ekranini ve behzat c. Nin kendisine 'bakma calis kizim' dedikten sonra ayni ekrana bakip klavyede yazi yazmaya baslamasini gordukten sonra kanali jet hiziyla degistirmeme neden olmustur. Artik bu tur hatalar gormeye dayanamiyorum sanirim.
survivor reklamlarında denk geldiğim kadarıyla söyleyebilirim ki, konu biraz kopuk gibidir. sanki tam bir bütünlük, akıcılık sağlanamamış gibi geldi bana.
aslında bunu izleyemeliyim dediğim dizilerden biriydi ama, hevesim kaçtı sözlük.
dün gece hiç üşenmedim, erinmedim neydir ne değildir bir izleyeyim dedim. resmen saçmalamışlar. polis değil mübarek mahalle kabadayıları her biriç. gereksiz, ömrü az olan bir diğer dizi.
daha izlemememe karşın diyebilirim ki arka sokaklardan çok daha iyi bir dizi. özellikle çatışma sahneleri arka sokaklarla kıyaslandığında çok gerçekçi gözükmekte.
alışılagelmiş istanbul dizilerinden sonra bi garip gelen dizidir. atakule ve çevresinden çıkmıyolar anlaşılan, bari gölbaşına neyim gitseler iyice acıyorum kendime sonra.
"yani ya asker olacaktın ya da polis" sorusu ile karşı karşıya kalan başrol oyuncusunun "egemen sınıfların çıkarlarını korumakla geçti hayatımız" şeklinde bir cevap verdiği dizi.*
nedir bu yetenekli yeteneksiz, yakışıklı veya güzel olan gençleri dizilerde oynatma isteği. Ben sömürüldüklerini düşünüyorum. zira zamanında esen bbg fırtınasıyla herkes diziler çekti, kliplerde oynadı, albüm yaptı şuan aklımızda hiç birşey de kalmadı. Survivor hakan'ın çok büyük bi hayran kitlesi olduğunu biliyoruz. Çocuk yakışıklı da çocuk o para için kabul etmiştir bu teklifi, teklifi yapan ise onun kitlelerini diziye aktarmak için. Aslında harun için de aynı şeyi söyleyebiliriz ama en azından Harun dizi sektöründe olmasa da çoğu sektörde tecrübeli ve artık çakal olmuştur. Dolayısıyla belki seveceğim bu ankara polisiyesi dizisinin ilk bölüme dün büyük bir ön yargıyla başladım. Umarım iyi birşeyler çıkar.
yılların şubecisi bi başkomiser "böyle bir şey olamaz" demiştir ve evet doğrudur yıllar önce emekli olmuştur ama hikaye anlatmaya gerek yok. 10 yılda bi teşkilata atken it oldu diyemezsiniz. sizin söylediğiniz bu anlama gelir zira... eğer bundan 10 yıl sonra bu teşkilatta bi memur bi başkomiseri arayıp telefonda "ecdadını sikerim" diyebilirse, istihbaratçı da olsa ağzına sıçmazlarsa gel yanıma.
şubede hatun için birbirine giren genç polisler... doğru bu tipleri 5 dk durdurmazlar şubede. bilenler bilir. o ne lan öyle!
- ara lan yavşak başkomiserini!
- sen misin lan o yavşak. senin varya ecdadını... saate bak lan! 5 dkya aldırıyorum lan.
oldukça beğendiğim bir dizi. Zaten Erdal Beşikçioğlu memleketim olan Erzincan'ın efsane valisi Recep Yazıcıoğlu'nu canlandırdığı köprü dizisinde müthiş performansıyla beğenimi kazanmıştı. Aynen devam ediyor. Pazar akşamları geniş aile ile kapışacaklar.
bu yaşıma kadar sevmediğim sevemediğim polisiye filmler ve dizilere son verdiren dizi oldu behzat ç bir ankara polisiyesi.
sadece senaryonun harika oluşu değil, oyuncuların harika oluşundan tutun da dizi karakterlerinin bizden bizim gibi oluşuna kadar herşey mükemmeldi. umarım aynı güzellik ve başarıyla devam eder..
eşinden ayrılmış, amirlerine boyun eğmeyen sorunlu bir dedektif (komser miydi lan yoksa)... amerikan filmlerinden tanıdığımız karakterler gibi sanki. aşinayız bu tiplere... öte yandan pek alışkın değiliz dizilerde otobüse binilsin, parklarda dolaşılsın. genelde taksiyle ya da son model ciplerde gezer bizim dizi kahramanları. bu açıdan ise yakın geldi. ayrıca istanbul dışında çekilmiş bir dizi... hepsi bir yana ama o survivor hakan'ın ne işi var dizi de yahu? yok mu bu işlere gerçekten gönül veren genç insanlar? onlara niye şans verilmez. hakan kim lan? netice olarak izlenirse vali'nin hatrına izlenir gibi.
canım ankara'mı gurbet ellerde görmeme, hasretimi biraz giderirken, biraz özlem koklamama neden olmuş dizidir. bundan sonra biz, angaralı olarak takipteyiz.
o değil de;
ara ara angara şivesi ne güzel geliyor kulağa;
--spoiler--
sen angara bebesiysen, biz neyik la yavşak
--spoiler--
küfürünü falan bilmem de, seyrederken ailecek, -aha burası seğmenler parkı, - ahanda burası bilmem ne çarşısı diye bakınmaktan şaşı olduğumuz dizi. napalım, kırk yılda bir ankara dizisi seyrettik kardeşim. yer analizi yapmaktan esas mevzuyu kaçırdık sanırım.*