“Benim çok güzel bi kızım vardı, küçücüktü. Canım ne zaman sıkılsa benim, onu düşünürdüm hep. Şu dünyada cinayetle uğraşmak dışında üşenmediğim tek şey Berna’nın saçlarını taramaktı.”
“Seni intihar ettiğin gün tanıdım kızım, seninle o gün barıştık. Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi.”
Birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. Öyle yavaş yavaş gidermiş, yavaş yavaş unuturmuşsun.
Gözleri, kaşı, burnu ile kulağı, sesini yavaş yavaş unuturmuşsun.
Unuttuğun zaman da o kişi olmazmış, hatırlamazmış.
Sonra unuttuğunu unuturmuş.
Ben unutmak istiyom la.
Her gün ne zaman unutucam diye soruyom ben kendime, her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben, daha net.
Unutamıyom ben.