ülkemizde bulunan tiplerine göre cezaevlerinin büyük çoğunluğunda yaşam koşulları f tipi cezaevlerine göre çok daha kötü durumdadır. madem insan yaşamından bahsediyorsun, insan hakkından bahsediyorsun neden sadece f tipi cezaevlerinin koşullarının düzeltilmesi için eylem yapıyorsun, diğer cezaevlerinde yatanlar insan değil mi? onlarında daha iyi koşulda yaşamaya hakları yok mu sana göre. tamam hepsinden geçtim adamlar türkiye cumhuriyeti yasalarına göre suç işlemişler ve cezalarını çekiyorlar, madem bu kadar düşünceli bir insansın neden çabanı diğer gençlerinde aynı kaderi paylaşmaması için harcamıyorsun. yoksa bazı ideolojik sebeplerin varda bunu duygu sömürüsü yaparak mı gizlemeye çalışıyorsun diye sormak istiyorum. sebebi aceba f tipi cezaevinde yatanların ideolojileriyle aynı ideolojiyi paylaşmaktan kaynaklanıyor olabilir mi?
--spoiler--
ölüm orucundaki insanlar şekerli su ve b vitamini ile beslenmektedir.
bu da zihni dinç ama bedenin bitmesine sebep olmaktadır. (#336624)
--spoiler--
daha sonra;
ülkemizde sıkça yapılan bir şey bu. insanın insan olduğunu unutmak. birisi soykırım da yapsa o insandır. sen insan olarak, duygusal olarak ona ceza vermek istiyorsun. onun bedenini cezalandırıyorsun. ama devlet, -ki o devlet hem ona hem sana yaşama hakkını verendir-, ondan intikam almak için hareket etmemeli. kimse, birini öldürmeyi, bir suç işlemeyi, gönüllü, bilinçli olarak istemez. bu kişinin ya psikolojik bozukluğu, ya da başka bir sorunu vardır.
bugün "hapishane" olan yapının da, kuruluş amacı bu insanları toplumdan soyutlamak değil, ıslah etmektir. dolayısı ile, taktir dersiniz ki, bu "ıslah" amacı, kişilerin sosyalleşme hakları ellerinden tamamen alarak gerçekleştirilmez. kişi terörist de olsa, cani de olsa, onun yaşama hakkını elinden alarak, bedenine acı çektirerek onu "ıslah" edemezsiniz.
bir ülkenin adalet bakanının, adalet bakanlığının da, bir insanın bu insan onuruna aykırı yaptırıma karşı verdiği, hayatından vazgeçme eylemini, "bırakın ölsünler" tarzı acınacak bir düşünceyle görmezden gelmesi, koskoca bir ülkenin, adalet bakanlığına yakışmaz.
insan kelimesinin anlamını bilmeyen, insan olmanın bilincine varamamış, hala hayvansal dürtülerle ağızlarının suyu aka aka akan kana karşılık kan isteriz diyenleri duyuyorum, görüyorum. * o bok yolunda insanlar ne mücadeleler verdiler. ama kim, ne anlıyor ki bu laflardan? eğer amaç sağcısı solcusu bir kenara insanların ölümünü engellemekse, insanca yaşamaksa amaç ve tepkini hiçbir şekilde dile getiremiyorsan, her geçen gün bir zamanlar yaşadığın dünyanın özlemini çekiyorsan, çevrendeki insanların insanlıktan çıktığına tanık oluyorsan ve her şeyden önemlisi biraz insanca duygular taşıyorsan, kendi çıkarını bir kenara bırakıp insanlık için bir şeyler yapma yolunda ne hukuk, ne halk yardımcı olmuyorsa, belirli kesimler göbeklerini diğer insanların kanını emerek şişirirken, sen; kendini insan sanan varlık! buna seyirci kalıp sadece kendi kıçının derdine düşmüşsen, unutma senin o çok sevgili kıçın da o bok yolunda yanacak!!
işte bu adam tüm insanlığın kaba etini kurtarmak için bu mücadeleyi veriyor, hayatı pahasına! işlemeyen hukuka ve düzene karşı daha büyük bir güç var mı?
işlemeyen hukuka ve düzene karşı yaşamayı redetmekten daha büyük olan güç halkın gücüdür. fakat bir bütün olamamış, halk olamamış insan yığını neye yarar?
insanlar yığın olmaktan çıkıp kitleye dönüştüğü gün, bu ülkede insanlar ölmeyecek!
behiç ölmesin dolayısı ile kendini adadığı f tipi cezaevlerinde yatan terör örgütü mensuplarıda ölmesin peki o zaman bunlar neden öldürüldü.
---alıntı---
DHKP-C TERÖR ÖRGÜTÜNCE GERÇEKLEŞTiRiLEN iNTiHAR EYLEMLERi
Örgüt içerisinde meydana gelen huzursuzluk ve dağılma psikolojisini etkisizleştirmek isteyen, ancak bunu sağlayacak şekilde ve düzeyde eylem ortaya koyamayan DHKP/C terör örgütü, intihar saldırı eylemlerini kendisine bir çıkış yolu olarak görmüş ve 2001 yılından itibaren intihar eylemlerine yönelmiştir.
1) 03.01.2001 günü saat 14.00 sıralarında istanbul Şişli ilçe Emniyet Müdürlüğü'ne Gültekin KOÇ isimli terör örgütü militanı tarafından gerçekleştirilen intihar saldırısı sonucu (1) polis memuru şehit olmuş, (2) polis memuru, (2) çarşı ve mahalle bekçisi ile (3) vatandaşımız çeşitli yerlerinden yaralanmıştır.
2) 10.09.2001 günü saat 17.40 sıralarında istanbul Taksim Gümüşsuyu Çevik Kuvvet bekleme noktasına DHKP/C terör örgütü militanı Uğur BÜLBÜL tarafından düzenlenen bombalı intihar saldırısı eylemi sonucunda ise, (2) polis memuru şehit olmuş, yaralanan (1) Avustralya vatandaşı da tedavi için kaldırıldığı hastanede ölmüş, (13) polis memuru ile (8) vatandaşımız yaralanmıştır.
DHKP/C TERÖR ÖRGÜTÜNÜN iNTiHAR EYLEMi TEŞEBBÜSLERi
1) 20.05.2003 günü saat 09.15 sıralarında Ankara-Çankaya-Kızılay-Ziya GÖKALP Caddesi 6/1 sayılı yerde faaliyet gösteren CROCODiLE Cafenin 3. Katında bulunan bayanlar tuvaletinde, meydana gelen patlama neticesinde maddi hasar meydana gelmiş, ve bir bayan ölmüştür. ölen bayanın parmak izi mukayesesinde DHKP/C terör örgütü mensubu Şengül AKKURT olduğu anlaşılmıştır.
2) 24.06.2004 günü saat 15.15 sıralarında, istanbul ili Fatih ilçesi Millet Caddesi üzerinde bulunan Çapa Kan Merkezi önünde, istanbul Büyükşehir Belediyesine ait Eminönü-Soğanlı seferini yapmakta olan 34 DJM 68 plakalı körüklü iETT otobüsünün içerisinde meydana gelen patlama sonucu; (3) vatandaş ve Behice ÇATALÇAM sahte kimlikli Semiran POLAT ölmüştür. (26) vatandaşımız ise yaralanmıştır. Yaralanan vatandaşlarımız çevre hastanelerinde tedavi altına alınmıştır.
Ölen şahıslardan birinin DHKP/C örgüt üyesi olup, firari sanık olarak aranan Zülfü kızı 1975 doğumlu Semiran POLAT isimli terörist olduğu, patlamanın Belediye otobüsünün sağ ön koltuğunda meydana geldiği öğrenilmiş olup, muhtemelen patlayıcının nakil sırasında söz konusu örgüt mensubunun iradesi dışında elinde patladığı ve patlayıcının telefon düzenekli hazırlanmış olduğu değerlendirilmektedir.
behic aşçı terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılanıyor, suçluysa f tipi ceza evinde cezasını çeksin tıpkı diğerleri gibi.
bayram yaklaşıyor kaç aile şehit edilen çocuğunun mezarının başında bayrama girecek bilen var mı?
onlar hergün ölüp ölüp dirilmekte iken, onlar hergün cocukları için ağlarken, behiç ve onun şakşakcıları hala insan haklarından bahsedebiliyorlar, madem insan hayatına bu kadar önem veriyorsunuz
buyurun efendim tüm gücünüzle bu akan kanı durdurmak için çaba gösterin, şehit yakınlarının haklarını savunmak için feda edin kendinizden birşeyleri.
kendi elinde olduğu için katılıp katılmamanın bir anlam ifade etmediği kampanyadır. bir dönem istanbul'da çok bilindik bir cezaevinin müdürü benim sınıf arkadaşımın babasıydı. adamın dediği şuydu: şu anki koğuş sisteminde içeri giren hırsız çıkarken ustalaşıyor, içerde her türlü propagandayı yapıyorlar, bilgi alışverişi sayesinde hırsızlığın, gaspın inceliklerini(!) öğreniyorlar ve içerisini bir ceza yeri olarak görmüyorlar. bunu bir cezaevi müdür söyledi ve düşündüğümde hapse götürülürken kameralara "çıkınca yine gasp yapacağım" diye bağıran adamın görüntüsü geliyor aklıma, star tv yayınlamıştı sanırım, adam hapisten 3 ay sonra çıkmış ve cezaevinin 300 metre ilerisinde gaspa kalkışmıştı. behiş asçı ölmesin, kendi elinde, o zaman ben de ölüm orucuna yatayım, bana da iş versinler, ulan 20 sene okudum 1 milyarlık işe bile tamah ediyorum, f tipi gerçek bir cezaevidir, koğuş sistemi ise mola yeri.
bir öğretmen ile annesini kaçırıp annesini bıçakladıktan sonra öldü sanıp bir yere atan ve öğretmene defalarca tecavüz edip boğazını keserek öldüren adamlar şu anda aramızda, 8 yıl sonra çıktılar hapisten, o anne ölüm orucuna mı girsin şimdi, hasssssta oluyorum ya, samimi olalım biraz.
behiç aşçı ölsünne hali varsa görsün diyenler var. bunlar gerçekten var, bu sözlükteler. anlamadan dinlemeden böyle onurlu bir mücadele için bunları söylüyorlar. devlet cezaevlerini kontrol edemeyecek kadar acizdir o zaman hepsine tecrit uygulayalım deme aptallığına erişen herkesi kutluyorum. ve umarım bir gün verdikleri herhangi bir mücadelede aynı yorumlarla aynı beddualarla anılırlar.
f tipi cezaevinin kaldırlmasını istemek yerine oraya girmemeyi düşünemeyen zavallı beyinlerin yalvarışı. çözümler aslında oldukça basit f tipi cezaevinden memnun değilsen girme kardeşim, suç işleme ( devleti bölme, teröristlik yapma ...) kısaca insan ol insan gibi yaşa. aynı mantıkla behiç aşçı ölmek istemiyorsa ölüm orucunu bıraksın bunun dışında mevzuya olan alakam ipimle kusagim sikimle tasagim kıvamındadır. her canlı ölümü tadacaktır böyle ahmakça tatmakta bir seçimdir, karışmamak lazım. canı sıkılan ölüm orucu tutucak, devlete istediğini yaptırıcak böyle bir mantık kabul edilebilir mi ? bende başlıyorum oruca bu faşist devletin faşist vergileri kalksın çalış çalış delete öde paraları...
"Sorun ölüm orucu değil, tecrittir" diyor Behiç Aşçı. F tipi 8m değil 80m olsa yine de tecrittir. insanı yok etmektir.. insanın insan olma onurunun,hakkının elinden alınması demektir.
Üç kapı üç kilit açılsın. Behiç Aşçı ve tüm ölüm orucu eylemcileri yaşasın.
"Onlar için yiyorlar denildi.. Doğrudur,yediler. Ömürlerini yediler"
(bkz: banane ben mi olduruyuorum adami)
insanlar birseyleri protesto tabiki edebilirler. bu tum vatandaslarin en dogal hakkidir. fakat bir seyi degistirmek icin olum orucuna baslamak davasinin adami olmakla ters duser. basini koydugun davada yuruyeceksen seni hic bir seyin yildirmamasi gerekir. eger sen simdiden olum orucuna yatiyorsan
1- ya hayattan beklentin yoktur.
2- ya da "beni oldurcek degillerdir ya herhalde her turlu istedigimi yaptiririm"
gibi dusunursun. dava adaminin 1 inci sikla alakasi olamaz. 2inci sik ise bir dava adamina yakismaz.
nasıl ölmesin? mücadelesinden vazgeçerek mi yaşasın, direttiği davasını kazanarak mı? hepimiz biliyoruz behic ascı'nın haklı mücadelesinden vazgeçmeyeceğini, anlamayanlara, göremeyenlere, insanlık nedir bilmeyenlere suratlarında gülümsemeyle "bıraktı, dayanamadı" dedirtmeyeceğini.
behiç asci güldürmezse o çirkin suratları bu insan, bu mücadele nasıl yaşar, kim yaşatır behiç asci'yı? en kıytırık sayfalarının dip köşelerinde bu haberden bahsetmiş ve artık ölümüne kadar bahsetmeyecek olan gazeteler mi? zerre umursamayan , insanlık nedir bilmeyen, maşalaşmış resmi merciler mi? yoksa behiç asciyi en fazla iki yazımız, iki sözümüzle kuru kuru destekleyebilen bizler mi? hayır efendim behiç asciyı önce arkasından gidenler, sonra mücadelesini bağırarak duyuranlar, tepkilerini ortaya koymaktan çekinmeyenler, her yerde yeter artık diyebilenler kurtarır.
gelin kalbinizin sesini dinleyin, bu mücadeleye destek olun. gelin aklınızı kullanın, bu mücadeleye başka bir boyut katın, etrafınızdaki insanlara behiç ascinin mücadelesini anlatın.
Hepimiz birer behic asci olamayabiliriz, ama haklı bir mücadelenin tutacak başka bir yeride mutlaka vardır, yeter ki insan öldürmek değil yaşatmak istesin.
ne ulan bu, adam hukukçuymuş hukuka güveni kalmamış, böyle bir yola başvurmuş.
biz de hukukçuyuz lan, her kaybettigimiz davadan sonra ölüm orucu, amuda kalkıp yaşama orucu, sıçmama orucu filan mı tutalım?
kimi savundugunuzu bilmiyorsunuz.
aykırı olalım, sol gençlik olalım heyoo derken bok yoluna gidiyorsunuz haberiniz yok.
f tipi cezaevlerinde yatanların kimler oldugunu bilmeden atıp tutuyorsunuz.
onlar sizin ana-babanızı, kardeşlerinizi, arkadaşlarınızı gözünü kırpmadan öldüren şerefsizlerdir.
onlar bu ülkeyi bölmek isteyen, bölmeye çalışan cigeri üç kuruş bile etmeyecek aşagılık insanlardır.
ulan bazen diyorum ki sikerim avrupa birligini, koy şu idam yasasını yürürlüge, kaldır ondan sonra bütün f tiplerini. hoplayanın,zıplayanın kellesini uçur.
kimse ölüm orucuna girmesin.
kısa yoldan ölümler gerçekleşsin.
yeter ulan.
kimler için ölüm arucu tutuyor bu herif, kimler yatıyor F tipi cezaevlerinde dhkpc militanları, pkk militanları tür tür, tip tip vatan hainleri. tabi bu herifi destekleyenler bayrampaşa cezaevinde koğuş sistemindeki günlerini özlüyorlar. duvarlarda örgüt posterleri, istedikleri zaman yorgan yak battaniye yak isyan et. cezaevleri örgüt eğitim evi gibi olmuştu. şimdi sefahat bitti tabi, cezaevinde ceza çekiliyor artık sefa değil. çıkmış oradan ben avukatım diyen bir yardakçı da ölüm orucundayım diyor. canın bilir behiç efendi ister oruç tut ister iftar et.
edit: günahsız bir insanın yaşama hakkını elinden alan, günahsız bir insanın namusuna el uzatan bir suçlunun, ya da bu suçlulara destek veren hainlerin insanlık hakları ve onurları okadar önemli mi ya? peki ölen adam 2 metreye 2 metre bir çukurda tecrit ediliyor onun hakkı ne olacak. bence daha da küçültsünler o ceza odalarını bir mezar gibi yapsınlarki adalet yerini bulsun. bir de sizde oraya girin de görün diyen ebyin fukaraları var. o zaman bir tecavüzcü senin anana, bacına, karına bir saldsın, yahut sevdiklerinden birini bir katil elinden alsın da gör bakalım f tipinde ceza yattı diye onun insanlık onurunu nasıl düşünüyorsun.
"hakkımızda her ne düşünürlerse düşünsünler önemli olan bizim ne düşündüğümüzdür ve bu ülkenin halkı her zaman en iyisine layıktır" diyen bir insan için söylenebilecek en güzel sözdür.
(bkz: umarım anlarlar)
insan haklarını savunurken öncelikle, bir insanın o standartları hakediyor mu diye sormak lazım. burada f tipinde yatan şahıslardan çok kendi milletimizin hakkı yenmek istiyordur.
idamın karşılığı olarak gönderilen bu yerlerde neden o tarz suçlar işlemiş insana, insan hakları tanınsın ki. hem onlara rahat vererek, bizim sokakta korkarak dolaşmamızı engelleyebilecek miyiz? kendimizi kandırmayalım lütfen. böyle bir pazarlığı hiçbir devlet hiçbir şekilde oturmaması gerek. çünkü onlara verilecek hak yetmiş milyona vurulacak bir pranga, devletimizin laiklik yolundaki ilerleyişine bir engel olacaktır.
(bkz: böyle oyunlara gelmemek gerek)
(bkz: asıl kendi haklarımızı savunalım)
bir avukat bunu yapıyorsa görün işte memleketin halini. hukukla kendi işini halledememiş. güzel reklam yapıyor. eğer bu kadar ölmek istıyorsan ikiyüz küsür gün ne beklıyorsun? öl ve böyle protesto et kendini. şerefli ölün bari.
terörizmi kullanarak devlete isyan etmek, halka kin ve korku salmak gibi suçlar işleyenlerin f tipi cezaevinde kalmalarını engelleyerek, koğuşlarda daha çabuk örgütlenmelerini sağlayıp cezaevinde isyan çıkartmalarını kolaylaştırmak amacıyla yapılan ölüm orucu eylemi için düzenlenmiş kampanya.*
kelimesiyle başlayan ve devlet tarafından "kötü" karşılanan şiiri hatırlayalım. şimdi rte bu şiiri "kötü okuduğu" için mi cezaevine düştü yoksa devlet bu şiiri "kötü bulduğu" için mi cezaevine düştü. peki şimdi linkteki yazıdan yola çıkarsak sayın başbakan "adi" diye tabir edilen suçlardan herhangi biriyle cezaevine düşmediğine göre terörist mi oldu, onu savunan avukatlar (ki vardır herhalde öyle birileri) terörist avukatı mı oluyor?
daha iki gün önce tbmm başkanı sayın bülent arınç av. behiç aşçı'nın ailesini ziyeret ettiğinde terörist avukatının ailesini mi ziyaret etti, onlarla mı konuştu?
avukatlık mesleğinin mesleki gereği; adaletin gerçeklenmesini sağlamaktır. behiç aşcı da adaleti sağlamak için adli yollardan sonuna kadar savaştığını ve bu yollarla verdiği savaşın sonucu getirmeyeceğine (yada geç getireceğine) kanaat getirdiği içindir ki hakim karşısında suçsuzluğunu savunduğu müvekkillerinin cezaevi içerisinde gösterdiği mücadeleye destek amaçlı olarak bedenini ölüme yatırmıştır.
behiç aşçı gibi türkiye de insan için ölmeyi göze alabilecek güzel insanlara ne kadar yanlış ithamlarda bulunurlarsa bulunsunlar... çünkü av. behiç aşçı ölüme yatmadan önce bütün bu olası ithamlara karşı sözünü söylemişti...
f tipinin devletin kırmızı çizgilerinden olması ihtimali çok yüksek olması nedeniyle, hükümetin asla kur(a)mayacağı bir cümledir. abd ye karşı kırmızı çizgilerini koruyamayan devletimizin gücünün ancak vatandaşına yettiğini gösteren önemli bir göstergedir.
enteresan olan şudur ki; f tipinin amacı, koğuş sistemine son verip cezaevi içinde örgüt dayanışmasının önüne geçmek, cezaevinin eğitim yerine dönüşmesini engellemek iken, imralı örneğinde görüldüğü gibi 'bir tek' kişinin örgütünü cezaevinden yönetmesine seyirci kalabilmmektedir. ne yaman bir çelişkidir bu, anlamak da zordur.
Türkiye de 2000 yılından bu yana F tipi cezaevlerinde tecride dayalı infaz rejimi uygulanmaktadır.F tipi cezaevleri açılmadan önce F tipi ceza evleri projesine insan hakları savunucuları,demokratik kitle örgütleri ve hukukçular karşı çıkmıştır.Siyasi mahkumlarında F tipi cezaevlerine gitmeyi reddetmeleri üzerine 19 Aralık 2000 de yirmi civarında cezaevinde aynı saatte operasyon başlatıldı, iş makineleri ile çok sayıda özel güvenlik görevlisi ve asker bazı kimyasal maddeler ve silah da kullanarak cezaevlerine girdi. Bu operasyon sonucunda 28 mahpus ve 2 asker yaşamını yitirdi.
26 Aralık 2006, Salı günü Avukat Behiç Aşçı açlık grevinde 266. günü geride bıraktı. Bağımsız Basın Merkezi Indymedia gönüllüleri olarak, Türkiye de sürdürülmekte olan bir diğer işkence biçimi tecrite ve Avukat Behiç Aşçı nın müvekkillerinin canını koruyabilmek adına, kendi canını sunduğu direnişe kayıtsız kalınmamasını istiyoruz. Hükümet dışı örgütlerin, kamuoyunun bu konudaki sessizliği yarın önünü alamayacağımız bir vicdan muhasebesi ile karşı karşıya bırakacak, vicdanı olduğunu anımsayanları. Behiç Abi ölmesin, tecrit işkencesi sona ersin!
ŞiMDi HAREKETE GEÇiN, DUYARSIZLIĞA TEPKiNiZi GÖSTERiN!
Sürmekte olan insanlık dışı tecrit uygulamasının insanlık ve ahlak gereği sona erdirilmesi ve bu insanlık dışı uygulamaya karşı çıkanların seslerine kulak verilmesi için Adalet Bakanı Cemil Çiçek e tepkinizi demokratik yollarla gösterin.
Lütfen bu çağrıyı mümkün olduğunca yaygınlaştırın.
Tepkilerinizi aşağıdaki adreslere göndereceğiniz protesto metinleri ile gösterebilirsiniz:
evet behic aşçi ölmesin ama f tipi cezaevlerinden de vazgeçilmesin. yeniden cezaevlerinin örgütler tarafından yönetildiği, mafya babalarının kral gibi cezaevlerinde yattığı,örgütlerin cezaevinde eğitim verdiği, isyan çikardiği, gardiyan öldürdüğü bir ülkede yaşamak istemeyiz heralde.
27-12-2006 itibariyle eğitim sen başkanı ve beraberindekilerin ziyaret ettiği behiç aşçı'nın "sizlerin yanımızda olduğunu bilmek bize daha çok güç veriyor" dedi. çünkü behiç aşçı bilime bilimsel gerçekliğe eğitime önem veren biridir. insan a değer veren birinin ölmesine seyirci kalmak bir tarafa sanki bunu istiyormuş gibi davranan geri zekalı zihniyete akıl erdirmek mümkün değildir.
insanın kanını donduran yakarış. birilerinin şöyle ya da böyle dünya için, insanlar için, başkaları için bir şeyler yaptığının, gücü yetmeyince son çareye başvurup hayatını ortaya koyduğunun göstergesi. olaya suça destek diye bakmak çok yanlış olur. sonuçta bir avukat, suç, suçlu ve adalet çıkmazında değil midir? ve bu gidişte bir aksama görürse tepkisini koymak da en temel hakkı değil midir? bu adam düşündükleri için ölüme yatmış bir masum değil midir? hem hapis içinde hapis nedir? tecavüzcülere bile uygulanmayan, uğrunda bir sürü günahsız insanın öldüğü, ana babaları kahreden, insan haklarına sığmayan bir uygulamada diretmek nedir? bunun bize, ülkemize faydası nedir? "ovaya inip siyaset yapsınlar" diyerek olan bitenden rant sağlamaya çalışmak nedir? ilgisiz ama siyasetin karanlık yüzü aklıma geldi ansızın...
Ahmet Altan/nokta:
Siz bu satırları okurken bir insan ölüyor. Bir dakikanızı başkasına ayırmanızı sağlayabilmek için veriyor hayatını.
Murat Sabuncu/Tempo:
Şişli'de bir apartmanda ölüme yatan insanı görmezden gelmek, ideolojiniz, beklentiniz ne olursa olsun insanlığa yakışmaz.
Mehmet Altan/Star:
Soğukkanlı bakışlarımız altında birinin göz göre göre, hiç aldırmadığımız için ölmesi bana taammüden cinayet gibi geliyor. Ben buna ortak olmak istemiyorum. Onu dinleyelim diyorum.
ece temelkuran/milliyet:
Birbirinin ölümüne "Oh!" çeken bir ülkede yaşamak,düşünün bi abiler, Avukat behic asci ölüm orucunun 250.* günündeyken, sadece, "iki tarafi kilitli bir hapishane koridorunda uc kapinin acilip dokuz siyasi mahkûmun konusabilmesi icin olurken" Adalet Bakanı'nın bir dakikalığına randevu vermemesi, bizim buna susmamız, düşünün bir, darbeyi sürdürüyor olduğumuz anlamına gelmez mi?
Ahmet Hakan/Hürriyet:
Senin bir deri bir kemik kalmış vücudun, bizim gibi taş kalplilere, tecrit uygulamasının nasıl bir şey olduğunu öğretti.
