kapitalizmin en aşşalık ve alçak uygulamalarından biridir. kapitalist-liberal dünyanın "paran yoksa öl" mantığıyla çalışır. hak, eşitlik, adalet ve insan onurunu ayaklar altına alan, ülke savunmasında zaafiyet yaratan lanet olası bir şeydir bu bedelli askerlik. çıkarana da faydalanana da yazıklar olsun.
en iğrenci de toplanan parayı şehit ailelerine vereceklerine söylemeleri. bunlarda hiç yüz de kalmamış amk. ulan bi düşün bakalım, babası, kardeşi, oğlu, nişanlısı, kocaso dağlarda ölmüş insan, 21 gün sırtüstü yatan adamın parasını almayı içine sindirir mi sanıyon sen? tenezzül eder mi o paraya?
elbette ki etmez. siz hiç bugüne kadar bir şehit yakınının çıkıp da "çok mağdurum paraya ihtiyacım var" dediğini duydunuz mu?!
şahısların bedelli askerlik hakkında ne düşündüğü umrumda olmamasına rağmen, otuz yıldır bir şekilde savaşın içinde olan ülkede gerçekleştirilmesi gereken en son icraatlardan biridir.
askerliğimi çoktan yaptım geldim, hiçbir yakınımı teröre kurbanda vermedim! ama kızıyorum.
bazılarını memnun etmek için bunu gerçekleştiren ve ön ayak olan parti akp' değil de chp veya başka bir parti olsaydı yine aynı tepkiyi verirdim. devletin görevleri içerisinde eşitliği sağlamak olmalı onu ortadan kaldırmak değil.
artık zorunlu askerligin mantıksızlıgını kavramamız gerektigini bize hatırlatması gerek olay. zorunlu askerlik varoldugu sürece bedelli askerlik zenginin hakkı olur gariban adam, eli mahkum gider yapar askerligini çünkü vericek 30.000 lirası yoktur. askerlik sistemini, parası olan yada vicdani retçi olmaya götü yiyen askerlik yapmaz şeklinde degil, çok cesur olan, askerlik için yanıp tutuşan yapar şekline almak lazım.
son derece istisnai durumlar hariç gereksiz teşebbüstür. bedelli düşünenlere tavsiyem; gidin paşa-paşa askerliğinizi yapın. o otuz bin lira ile de iş kurun - evlenin barklanın - üstüne para ekleyip ev alın, yazıktır.
beklentisi olan güruh için tam bir hayal kırıklığı olmuştur. başbakan tüm gazetecileri, "kulis dedikodularını" ezip geçmiş, hiç kimsenin tahmin edemediği bir yasaya imzasını atmıştır. sonuç ne olur bilinmez ancak servisde bankonun arkasındaki tv'ye kilitlenmiş asistan abilerin yaratıcı küfürleri hala kulaklarımda.
şunu anladık bir şehidin ederi 30.000 tl'dir, 60 ay vade ile 45.000'lere gelir , garibansan ederin yoktur.savaş halinde askerliğini yapanlar kışlalara bedelli yapanlar ise banka şubelerine gidecektir.
hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğu canım ülkemde alişan'ın şarkısı her daim prim yapar fakirsem günahım ne ,şöförsem günahım ne ? ve an gelir belki şehre bir bedelli gelir şehit ailelerine 100 lira fazla ödeme yapılır.chp, akp, mhp farketmez oy gelecekse cevap toplumsal mutabakattır. sonra akparti'den bülent arınç çıkar toplum vicdanı der bunu kabul eder mi der, hayat geçer gider bir sonraki 10 yıla kadar mehmetçikle Mehmet Bey'in farkı ortaya çıkar.
+baba bedelli askerlik ne demek?
-bak şimdi oğlum, biz bu topraklarda yaşıyoruz ya hani, geçmişte dedelerimiz savaşarak, canları pahasına bu vatanı düşmanlardan korudular, askerlik de 20 yaşına gelen her türk erkeğinin yapması gereken görevdir. vatanı korumak zorundadır. nöbetleşe vatan korunur bu şekilde. he diceksin ki bedellisi neden çıktı, hani görevimizdi. bunda da şöyle bir durum var: bir köy düşün, ekmek alabilmek için nehirden geçmek zorundadır herkes, köylü çalışır tırnaklarıyla o köprüyü yapar, köprü yapıldıktan sonra da parası olan gelir, parayı basar ve o köprüde* emeği varmış gibi gösterip tepe tepe kullanır.
canım ülkemin kendini koruyan askerleri arasında bile "ayrımcılık" yaptığının acı ama yıllardır süregelen türevlerinden biridir.
fakir ensesi kalın zenginin hayatını korumak için canını feda eder; zenginse fakirin canına karşılık 30 bin lira bedel öder(!) .
fakir askerin ta kalbinden, zengin askerin ise sadece dilinden dökülen cümle aynıdır: vatan sağolsun!