her zaman güçsüzün yanında olmaktır. misal dünya kupasın maçlarında nedense bütün maçlarda güçsüz olan takımı tutmuşumdur, içten gelen bir şey bu. bir çok beşiktaşlı arkadaşımda böyledir.
yeri geldiği zaman baba hakkı gibi ağır başlı olmak yeri geldiğinde pascal nouma gibi hırçın olmaktır.. mehmet özdilek , ertuğrul sağlam gibi mütevazi sergen yalçın gibi kendine güvenli olmaktır.. bir kapıcının oğluyken hayallerinizin kulübünde rıza çalımbay gibi büyük bir futbolcu olmaktır.. çarşı gibi her şeye karşı olup evde çekirdek çay eşliğinde metin ali feyyaz lı maçları babanla video kasedinden seyretmektir.. beşiktaşlı olmak siyah ve beyaz ın tüm renklere kurduğu başka başka üstünlüklerde kalbin büyük bir aşkla çarpmasıdır..
8-0 yenilsede takımına deli gibi aşık olmaktır.diger taraftar grubunu kıskandıracak kadar bir birine baglı olmaktır. ve Beşiktaşlı olmak Beşiktaşa Aşık olmaktır.
-herşeye rağmen, her üzüntünün, her yenilginin ardından boynunu bükmeden beşiktaşlılık duruşunu sergilemektir.
-futbolcularına kızmak ancak futbolcusunu dövmemek demektir.
-yönetimi istifaya zorlamak ve tabiri caizse bi yerlerinden terletmek demektir.
-her türlü konuda yaratıcı sloganlar bulmak demektir.
-diğer taraftarlar marşları çalınca yaratıcı küfürler bulmak demektir.
-tribünlerinde kadın taraftarlarınada yer vermek ve erkeklerden ayırmamak demektir.
beşiktaşlı olmak aslında beşiktaşlı doğmaya dayanır.
bir beşiktaşlı için, beşiktaş her şeydir... aşk, sevgi, heyecan, tutku, güven, acı, gerçek, geçmiş ve gelecek...
aşktır çünkü; onun için bütün zorlukları göze alırız. o sahada uçarken biz tribünde kolu kanadı oluruz. boğazlarımız şişene kadar bu aşkı haykırır, zirvenin tadını birlikte çıkarırız. onun mutluluğu mutluluğumuz, hüznü hüznümüzdür. gözümüzün önünde ya da kalbimizde.. farketmez... sabaha onunla başlar, günü onunla geçirir, geceyi onunla bitiririz... uzağındayken özlemlerin en büyüğünü, yakınındayken sarılmaların en candanını yaşarız...
sevgidir çünkü; başımızı okşayan annemiz, dağ gibi arkamızda duran babamız, dünyadaki hiçbir şeye değişemeyeceğimiz çocuğumuz, duygularımızın sırdaşı arkadaşımızdır... bizi ayakta tutan güçlü bir el, umudumuzun adıdır... kötü geçen bir günde bile adının yüzümüzü güldürdüğü hayat bağımızdır...
heyecandır çünkü; bir maç günü uyandığımızda diğer siyah-beyaz yüreklerle aynı anda atar kalbimiz... o kutsal formayı görecek olmak, bir dağın tepesinden paraşütle atlamaktan farksızdır bizim için... beşiktaştan konuşurken heyecandan elleri titremeyen bir tane yüz göremezsiniz...
tutkudur çünkü; bütün planlarımızın baş köşesindedir... bütün saatlerimiz ona ayarlıdır... haberlerini okumadan güne başlayamayız... ondan konuşmadan günü sürdüremeyiz... yüzünü görmeden günü bitiremeyiz... zaman ve mekan yoktur bu tutkuda... koşullar ve sonuçlar ne olursa olsun terk edemeyiz... terk etmek de istemeyiz... nefesimizdir... o yoksa biz de yokuzdur...
güvendir çünkü; kocaman bir aileyizdir biz... alnımız ak, gözümüz karadır... ta uzaklardan tanırız birbirimizi, adımızı bilmesek bile... soyadımız aynıdır çünkü, beşiktaştır... birimizin başı sıkışsa, ötekini buluruz yanımızda... üzüntümüzle, sevincimizle, hep birlikte...
acıdır çünkü; düşe kalka onunla büyürüz... bazen hıçkırığımızın sebebi, yeşil çimlere süzülen gözyaşımızdır... hayatta yağmur da vardır, kar da... üşürüz bazen, ıslanırız... ama onları da sevmeyi beceririz... çünkü biliriz ki; her kara gecenin beyaz bir sabahı vardır... dert de beşiktaştır, deva da...
gerçektir çünkü; tek derdimiz sahalar değildir bizim... unutmayız depremde kaybettiklerimizi de, savaşta can verenleri de, ezilenleri de, açları da... gerekirse kanımızı verir, mührünü kutsal formamızın arkasında taşırız... unutmadığımız gibi unutturmayız da... yeri gelince zenci yeri gelince kapıcı oluruz...
geçmiştir çünkü; hafızamız sağlamdır bizim... geleneklerimiz hayata karşı duruşumuzdur... haksız rekabet, karşısında bizi bulur... sportmenlik can damarımız, dürüstlük düsturumuzdur... formayı giyenin akıttığı ter, skor tabelasından daha önemlidir bizim için... centilmenliğimiz tribünlerden sahaya, sahalardan semtimize yayılır... çünkü baba hakkı hala gezer sokaklarımızda, oturur yanı başımızda...
gelecektir çünkü; nasıl ki geçmişten miras aldıysak beşiktaşlılığı, çocuğumuza da borcumuz olarak görürüz... küçük bir çocuğu formayla gördüğümüzde hiç korkmayız sonrasından... bebeğimizin ilk kelimesi de beşiktaş, son öğüdü de beşiktaştır... geleneklerimizi, anılarımızı sadece çocuğumuza değil, torunlarımıza da anlatmak için yanıp tutuşuruz...
tam da bu yüzden beşiktaş; gençliğimizde deliliğimiz, yaşlandığımızda bastonumuzdur aslolan hayattır, hayat da beşiktaş
birkaç sene önce çarşı belgeselini izledikten sonra beşiktaşlı oldum... daha öncesinde hiç takım tutmazken beşiktaşı hayatın bir felsefesi olarak görme eylemi...
-bir insanın alabileceği en büyük ünvandır beşiktaşlı olmak.
-bir insanın kendini tanımlarken ilk söyleyeceği özelliktir beşiktaşlı olmak
-8 yiyince takımını alkışlayabilmektir beşiktaşlı olmak
-şampiyonluk gidince mabedini yakmamamaktır beşiktaşlı olmak
-takımının kötü gününde yanında olabilmektir beşiktaşlı olmak
-hayatı siyah beyaz görmektir beşiktaşlı olmak
kısacası 'beşiktaşlı olmak' dünyanın en güzel duygusudur...
hayatımdaki en güzel seçimdir.anneye babaya abiye inat dayıyla kuzenlerle beşiktaşkı yaşamaktır.üçünün febeli olduğu dört kişilik bir ailede beşiktaşın maçlarını izlemek,izletmektir.ilklerin takımını tutmaktır.bayan bile olsan statta yerini almak, y... ye fener diye bağırabilmektir.çoğu erkekten daha tutkulu sevmek ve desteklemektir takımını.ve en önemlisi zor olanı sevmektir beşiktaşlı olmak.
(bkz: en güzel aşk zor olandır)
(bkz: en büyük aşk beşiktaşk)
+ fenerliler?
- onlar zengin işadamları, fabrika sahipleri tutar. paralı takım yani.
+ cimbomlular?
- onlar aile takımı. ailecek tutulur o takım. genelde öyledir.
+ beşiktaş?
- nerde hapçı tinerci jiletçi ergen liseli varsa onlar beşiktaşlıdır. tamirci çırağı marangoz kalfası amele varsa. işçi takımıdır o.
yukarıdaki konuşma ben ve yeğenim arasında geçmiştir. kendisine seçenekleri sunduktan sonra, tamamen hür iradesine bıraktığım takım seçme konusunda "bursaspor"u seçmiş, beni ziyadesiyle mutlu etmiştir.
ne demişler? er adam, erkek adam memleket takımını destekler.
bize tinerci demişler. ne diyim arkadaş! tüm ailesi beşiktaşlı olan biri olarak diyorum ki; lan ben neyse bir sey demiyorum.
bir arkadaş yeğeniyle konuşuyodu. kulak misafiri oldum. çocuk sordu:
- fenerliler?
+ onlar çirkef takımı, kazı yapar saç çeker, hakem tehdit ederler.
- cimbomlular?
+ onlar da fenerbahçeyle sidik yarışındalar hep.
- bursalılar?
+ onları vezirde rezilde eden beşiktaş olduğu için sevmezler beşiktaşı. sonuçta bursa. şampiyonlar liginde tek türk takımıyız(!) diye övünürler, real madrid gelsin derler sonrada işte hal bu! boşver girme oralara hiç.
sonra çocuk düşündü düşündü. bursalı oldu. ben zaten şüpheleniyodum ince kıvrak hallerinden dolayı.
ha böyle bir şeyi neden beşiktaşlı olmak başlığı altına yazılır bilinmez.
ne zaman başladığını hatırlayamadığım olgudur. babam da beşiktaşlı olduğu için bana babamdan kalan mirastır. şüphesiz oğluma da benim bırakacağım en büyük miras olacaktır. miras sayılmasa da yeğenime hayatının en güzel hediyesi olacaktır; beşiktaşlı olmak.