taraftları en azından başka takımın formalarını giymez. ayrıca kulüp sözcüğünü bile yazamayan arkadaşların artık hakkında entry girmeyi kesmesi gereken camiadır. gidin fotomac okuyun, okey oynayın. hadi evladım.
hafta sonu oynayacağı zorlu anadolu deplasmanında güzel futbol ve galibiyet ile ayrılmasını umduğum takımım. görünen köy kılavuz istemez. şu an türkiye liginde ''futbol'' oynayan bi' iki takımdan biri beşiktaş. her ne kadar fenerbahçe son bir iki haftadır tekrardan zirve mücadelesine katılmış olsa da oynadığı futbolla beşiktaşı yenebilecek düzeyde değil. ama futbol bu bazen hesapta olmayan etkenler de maça etki edebiliyor. umarım iyi oynayan kazanır bu temennim gerçekleşirse kazanacağımızdan şüphem yok.
"beşiktaşk" dedik, "sevinmek için sevmedik" dedik, "siyah beyaz ölüm yaşam" dedik. kanser etti, sevindirmedi ama bizim aşkımız hiç azalmadı. öyle bir takım ki beşiktaş, yenilince daha çok seviliyor. (öyle bir takım ki beşiktaş 2.5 yıldan sonra sözlüğe geri döndürüyor. o kadar yani)
efsane: yarışı kaybettikten sonra da koşmaya devam eden yarış atı: beşiktaş. bunu ancak kalbi hep siyah ve beyaz olan, başkalarının yenilgilerin bizi takımımıza nasıl bağladığından habersiz oldukları, efsanemiz.
Asilliğin,onurun,gururun,kızgınlıgın,öfkenin,intikamın,ihtirasınmutlulugun,göz yasının,sevincin,kederin,isyanın,heycanın,başarının,yenilmez olmanın ne demek oldugunu anlatan takımdır BEŞiKTAŞ!
bu seneki kaybının sebebi mustafa denizli değişikliğidir. veyahutta başka bir deyişle ertuğrul'Un gönderilmesidir. birileri gitmedikçe kendine gelemeyecektir ne yazıkki.
ne kadar çirkef futbolculara sahip olduğunu 1 yenilgi ile görebileceğiniz takımdır.
taraftara gelince o rekor bu rekor diye saçma sapan hava atarlar en ufak mağlubiyette futbolcu yuhalarlar. kısacası camia olarak kendilerini kaf dağının ardında görürler fakat 5 para etmediklerini 1 mağlubiyet sonrasında kendi elleriyle ortaya çıkarırlar.
mazileri tertemiz takımların taraftarları tarafında sıklıkla eleştirilen, hiç bir zaman bir beşiktaşlı gibi düşünemeyecek, bir beşiktaşlı gibi sevemeyecek olmasının kıskançlığını yaşayan rengi bozukların küçük diye tabir ettiği büyük takım.
aklımda bir tek sen, fikrimde bir tek sen
ne farkeder kartal sen her gün yenilsen
uğrunda herşeyden öyle vazgeçmişken
nasıl vazgeçerim beşiktaşım senden
star wars'taki cumhuriyetten imparatorluğa geçiş gibi kötü zamanların en ağırından geçmektedir. sportif başarı artık harbiden beşiktaşlı olan kimsenin umurunda değildir. ama futbolcusuyla, yönetimiyle, teknik kadrosuyla beşiktaşlılık duruşunun, kimliğinin yavaş yavaş ama etkili bir şekilde erozyona uğraması... işte içim buna kan ağlamaktadır. şampiyon olmuşuz olmamışız; sinan engin konusunda tavır ortaya koyamadıktan sonra ya da yönetimden gittiğim anda kulübün bana olan bilmem kaç milyon dolar borcunu tahsil ederim diye tehdit eden bir başkana sahip olduktan sonra... (daha onlarcası var da zaten bilinen şeyler)
hayatımda hiçbir şeyin acısını zamanında seba gitsin diye tezahürat ettiğim kadar yoğun pişmanlıkla yaşamadım.
her sene büyük umutlar, her yıl hüsrandır beşiktaş. kadrosunun çok iyi olduğu iddia edildiği ve rakiplerinin kötü durumda olmasına rağmen onların gerisinde kalmış takımdır aynı zamanda. galatasaray ile fenerbahçe yarışırken onlara ayak uydurmaya çalışan ufaklık misali biraz bu yarışın dışındadır. son zamanlarda bir çok teknik direktör ve futbolcuya ekmek kapısı olmuştur beşiktaş. bu takımın oturması için de baya bi yolu vardır. başındaki adamlardan süleyman seba'yı yollayan bi kısım taraftarına kadar herkes de bu başarısızlıkta suçludur.