çok çook çoook önemli bir program kısa zaman önce esad ile amerikanın en iyi gazetecileriden charlie rose'un röpörtajıdır... sonuna kadar izlenmesini elzemle tavsiye ederim. http://tvarsivi.com/charl...izle-i_2013090387958.html
büyük bir halk desteğine sahip olan suriye devlet başkanı. tabi siyonist çıkarı öne alan batı medyası bunu görmez ve ellerinde zerre kanıt olmadan kimyasal silah ile katliam yaptığını belirtir.
Charlie Rose ile yaptığı söyleşide nasıl akıllı ve bilgili bir devlet adamı olduğunu göstermiştir, rose'un köşeye sıkıştırmaya yönelik sorularına ustalıkla cevap vererek rose'u kilitlemiş ve kendini tekrara mecbur bırakmıştır.
şu an türkiye'de kendisinin devrilmemesini isteyenlere çeşitli yaftalamalarda bulunanlarda bilsinlerki esad'ın ayakta kalmasının istenmesinin sebebi, esad'ın kara kaşı gözü değildir.
desteğin sebebi bağımsız, birleşik ve nispeten egemen bir suriye'dir. siyonizmin ve batının istediği gibi parçalanmış bir suriye değil.
tabi batı uşağı öso teröristleri hem israil'den, hem batıdan hem bizim dincilerden destek almaya devam ediyor. insanlık dışı katliamlar yapıyor, zaten haçlı birliğinin getireceği demokrasiden medet uman utansın....
ortadoğu'daki dengeleri alt üst edebilecek, hâlen suriye'nin diktatör devlet başkanı. şu anki savaşta ülkesindeki şiilerin neredeyse tamamından destek alıyor. ayrıca sünniler,nusayriler ve dürzilerin bir kısmının da desteğini almış. rusya, iran, çin, k. kore gibi ülkeler tarafından destekleniyor fazlasıyla. karşısında ise emperyalist batı destekli öso, el nusra gibi büyük gruplar var. ortada hazır savaşan piyonlar var, zafer kazandıklarında neredeyse tamamında taş üstünde taş kalmamış suriye'yi kendi başlarına inşa edebileceklerini zannediyorlar. esad'ın da savunulacak bir tarafı yok. babası hafız esad gibi yeterince katliam yapıyor. bu adamın çekip gitmesi de ancak savaşla çözülebilecek gibi görünüyor. ne yazık ki ama öyle. onun gitmesi rusya'nın akdeniz'deki tüm gücünü kaybetmesi anlamına gelebilir.arap baharı'yla ve daha önce ırak savaşıyla ortadoğu'da kendilerine muhalif lider bırakmayan emperyalistlerin asıl hedefi haline seneler önce gelmişti bile.
alevilerin şu terör sevdalısı kesimince çok sevilen kişi.
ak parti hükümetince, türk halkınca sevilmemesini anlarım. bakın sevilmemesi diyorum, sadece sevilmiyor öyle ölümüne bir nefret yada tiksinme vakaları yok.
lakin alevilerin şu gezici tayfası, hani şu polis öldürmeye çalışıpta geberen cinsinden, dhkpc ci olanından bahsediyorum. deli gibi seviyorlar bu adamı.
resminin önünde poz vermeler. facebooktan adına methiyeler düzmeler vs...
ne yapmış bu adam aleviler içinde böylesie yere göğe sığdırılamıyor sanki?
sırf alevi diye böylesine körü körüne birinin fanatiği olmanın. sırf alman diye hitlerin peşinde kuyruğa giren nazi almanyasından hiçbir farkı yok.
muhtemelen haziran 2014 te yapılacak seçimler sonrasında tebrikleri kabul ettikten sonra ilk iş olarak kapsamlı bir temizliye başlayacaktır. seninleyiz seyyid el reis.
şu an nerde ve ne yaptığını merak ettiğim siyasi kişilik. öso ne kadar katilse bu da o kadar katil.
suriye hakkında bilgi sahibi değilim pek fazla. hangi şehirleri savaşta? hayatın normal olduğu şehirlerde var mı?(yani sadece belirli yerler mi karışık) karısı ve çocukları farklı bir ülkede mi? savaşın bitme olasılığı gibi bir çok soru var akıllarda.
hizbullah'a rağmen lübnan'daki şii nüfusun çoğunluğu kendisinden nefret etmektedir. sebebi ise babasının dikta döneminden bu yana, yani aşağı yukarı 30 yıl boyunca suriye'nin lübnan'ı işgal altında tutmuş olmasıdır. çünkü bu adamlar yani esad ailesi güney lübnan başta olmak üzere yıllarca bu ülkeyi sömürmüşlerdir, iç karışıklıklar çıkarmışlardır, yeri geldiğinde hizbullah'ın yeri geldiğinde israil'in çıkarlarına uygun politikalar izlemişlerdir. hatta babası hafız esad lübnan iç savaşında hristiyanların lehine politikalar izlemişti zamanında. 2005 yılında da refik hariri suikastının ardından halk ayaklanmıştı. suiskastın sorumlusu olarak esad ailesini hedef göstermişlerdi ve suriye baskılara dayanamayarak yıllardır lübnan'da bulundurduğu askeri varlığını geri çekmek zorunda kalmıştı.
israil devletinin kurulmasından sonra başlayan arap-israil savaşı esad ailesinin ekmeğine çoğu kez yağ sürdü. bundan 50 yıl evvel orta doğu'da yeni kurulmuş israille beraber otorite olmak isteyen ve bu uğurda yapmadıkları hainlik, sahtekarlık kalmayan bir aileden bahsediyoruz. suriye'nin geçmişini düşünün. orta doğu'da hakimiyet kurmaya çalışan bir devletti işte bu yüzden yıllarca lübnan'ın iliğini kemiğini kuruttu. fkö'ya kaşıkla verdi israil'le savaşsın diye ama kepçe ile almasını da bildi suriye. dolayısıyla esad ailesi.
gel zaman git zaman devir değişti. iran islam devrimi de oldu. yani suriye'nin karşısına bir kale daha dikildi. tabi iran'ın devrimi oturtması zaman aldı, şaha karşı beraber hareket ettikleri tudehçileri dar ağaçlarına göndermek, toplumu aptallaştırmak elbetteki zaman alacaktı. o yüzden iran belli bir süre pasif kaldı denebilir. orta doğu'da liderliğe oynayan ve bu konuda inatçı olan suriye bölge ülkelerde kargaşa çıkartarak o ülkelerin siyasetlerini belirlemelerinde etkin olmuştur. mesela türkiye; pkk suriye olmasaydı emin olun 1990'larda çılgınca eylemler yapamazdı. çünkü pkk'yı çekiç güç değil, bizzat başta suriye ve ardından iran beslemiştir. onlar güçlendirmişlerdir. suriye ve iran terör örgütlerini beslemeyi fazlaca seven ülkelerdir.
devir tersine döndü. sovyetler afganistan'da yenildi; amerika hakim konuma yükseldi. el kaide doğdu. hizbullah bölgesellikten kurtulamadı. sahtekarlıktan da tabi ki.
amerika sudan'ı, yemen'i pakistan'ı, afganistan'ı vurdukça farkında olmadan kendi mezarını kazar hale geldi.
yani suriye son kalesi lübnan'dan çıkmak zorunda kalınca ve adına arap baharı denen şeyde başlayınca, iran'ın kucağına düşmek zorunda kaldı. iran'ın kucağına düşen dolayısıyla onun tetikçisi hizbullah'ın da kucağına düşmüş demektir. tabi hizbullah'ı satın almak kolaydır, orta doğu'da herkesin bir fiyatı vardır. biz bunu felluce'de bedir örgütünün amerikan askerlerinin sırtını kolladıklarında görmüştük 2003 yılında. sonrasında ise kendilerine ırak adeta bir kutu lokum verir gibi ikram edildi. o patlayan bombalar bazı şeylerin bedeli; bunu anlamanız gerek.
dolayısıyla kirli bir geçmişe sahip suriye geçmişin bedelini el kaide ve devamındaki yapılar eliyle ödüyor olay bir iki günlük siyasi mülahazalarla çözülemez. bugün orta doğu coğrafyasındaki kargaşanın temelini tam 1500 yıl öncesine dayandırabiliriz esasında. net bir tespit ise 1200 yıla tekabül eder, yani islam hakimiyetine.
bu çoktan seçmeli hikaye içinde esad ve ailesi(yani ataları da dahil) ise orta doğu'nun kan emicileri arasında yerini alan bir zattır demek doğru olacaktır. işin en ironik yanı nedir biliyor musunuz? müslüman halklar içinde azınlık konumundaki bir fikri görüş olan ve kendisine safevi şiası dediğimiz, ali şiası ile alakası olmayan ve bu azınlık psikolojisi ile diğer müslüman halklara (zeydiye'ye, ehli sünnet'e) karşı olan saldırganlığından beslenen şii bir yapının lübnan'da güçlü olmasına rağmen, lübnanlı şiilerin bile nefret ettiği bu adam nasıl olur da ülkemizde ''aslan, kaplan..antiemperyalist heheyt!'' gibi komik şeylerle şahlandırılır anlamak gayet güç.
suriye'nin bugünü ve esad'ın sonu daha 1960'lardan temelini alan bir konu. hem de birden fazla penceresi olmakla birlikte.
esad'a fiilen ne olacağını kestirmek zor; ancak kendi ülkesinin başında bundan sonra kalamayacağı kesin. sünni diktatörler genelde suudi arabistan'a kaçardı. mesela idi amin onlardan biriydi. kendisi de sanıyorum iran'a falan kaçar. çünkü lübnan'da dahi yaşatmazlar kendisini. hizbullah'da koruyamaz onu. korumak da istemez. çünkü esad ve golan'a yakın bölgeler haricinde suriye onların umrunda değildir.
araplar akıllıdırlar ama farkında değildirler, akılları başlarına ya dar ağacında gelir; ya da halk arasında linç olunurken. hakimiyet tapıcılığı bu olsa gerek. esad'da tipik arap sendromunu yaşayan biri. ama sonu hayır değil şu sizin ''aslan'' esad'ınızın.
sonu hayır olmasın da; çünkü bu aşağılık sahtekarın elinde bu toprakların çocuklarının kanı var. askerlerden bahsediyorum, tanımazsınız...
abd nin 19.y.y dan gelen küresel sorunları tek başına çözme istisnacılığının önüne şu ve ya bu şekilde set çekmiş olan lider. kendisinin dahlinden daha büyük boyutlardaki suriye meselesi, amerikanın tek taraflı karar alma mekaniğini ciddi biçimde zedelemiştir. kuruluşundan bu yana, 70 e yakın ülkeye operasyon yap, gık çıkmasın kartının yüzeyinde geri dönülemez boyutta silikleşmelerin olduğu muhakkak. ancak bu küresel katliam şirketinin adına yumuşak güç denen parıltılı etkileri ise giderilecek, bastırılacak gibi değildir.
bazı allahu ekbercilerin hemen zırlamaya başlamasıyla götlerinin kaşındığını bizlere birkez daha göstermiştir.. merak etmeyin esad bu islamcı teröristlerin validelerini öpmeye devam ediyor.
29 kasım 2013 tarihli bir arap gazetesine verdiği mülakatta şöyle demiştir:''artık zafer aşamasındayız.'' ayrıca yazıda şu cümlede çok hoşuma gitti adam açık ve net.şöyle diyor:''bazıları bizim cenevreye yönetimi devretmek için geleceğimiz kuruntusuna kapılıyor. eğer bunu istiyorlar ve yapabiliyorlarsa buyursun suriyeye gelip yönetimi devralsınlar!"