"Peki yalan mı bütün bu rüya ? Hadi o gözlerini kapatıp kendisine yeni dünyalar icat etti, yıkıldı, sarsıldı, yeniden doğdu. Ya biz neyin tanıklığını yaptık yıllar boyunca ? Aşk da mı bütün her şey kadar yalan, bütün yalanlar kadar saklı ?" gerçeğinin ortaya çıkışıdır bazen ne yazık ki... Ay, bulutların arasından sıyrıldığı an yazılır aşka dair bütün kutsal sözler. Gündelik hayata uymayan, ama gündelik hayatın kelimeleriyle çerçeveli o duygu. Bazen sıradan bir söz kadar yakın, bazen dünyalar dolusu uzak. Ama en çok da hiç büyümemiş çocuklara anlatılan bir masal kadar gizemli ve galiba düş ötesi duygular. Kendimizi kendi kalbimizle kandıracak kadar olağanüstü bu oyunu nasıl keşfettik ? ve nasıl bitti... anlaşılmaz bir şekilde bulutların üzerindeyken; günün birinde; kanayan bir gülyaprağında yağmur damlası gibi buharlaşır aşk...
7 tane efes ekstra içip, kapının kolunu bulamayacak kadar sarhoş olup, "kuş kanadı kalem olsa yazılmaz benim derdim" nidalarıyla ağlayıp, sızlayıp, ondan sonra her gün bir resmini yırtarak unutmaya çalışmaktır.
gün gün yitip gitmektir, doğan güneşte, karanlığın içine gömülmektir.
beş senelik sevgilisinden ayrılan genç arkadaşına içki masasında derdini anlatır. kah ağlar kah güler gözündeki yaşları silerek. onunla geçen iyi günleri anlatır. gülüşünü, saçlarını, gözlerinin yakınlığını, ilk buluşmayı, ilk öpüşmeyi ilk kavgayı anlatır durur.
arkadaşı sırf onu teselli etmek için artık unutmasını söyler ve ekler:
sen yirmi beş yaşında adamsın, ömrünün beştebirilik kısmını kaplayan biri için bu kadar üzülmeye değmez.
bu sözlerle neye uğradıığını şaşıran genç gözündeki yaşları silerek kendini toplar:
-iyi ama yirmibeş yıllık ömrüm o beş yılda anlam kazandı...
beş yıllık emeği bir çırpıda silmek kolay değildir. kimsenin başına gelmesini istemeyeceği
durumdur.
zor da olsa, hayatının geri kalanını beraber geçiremeyeceğini düşünmen nedeniyle yapman gereken hareket. ancak genellikle uzun süreli ilişkiye giremeyecek iki insanın, biraz kendine güven eksikliği, biraz bulduğuna sarılma isteği ile 5 yıla uzattığı, geçen 5 yılda kavgaya neden olan hiçbir şeyin unutulmaması sonucu, 5 yılın sonunda inanılmaz bir kavga birikimiyle, artık devam etmesine imkan kalmaması nedeniyle biten, ikisine de kalsa ve geçmişte yaşananlar hiç sorun olmasa hayatları boyunca devam edecekleri ve mutsuz olacakları ilişkilerin bitiş tarihidir 5 yıl, istisnalar kaideyi bozmaz.
acısını süresine değil sevginin gerçekliğine ve büyüklüğüne baglı olarak anlaşılması gerekn durumdur.nihayetinde 5 senelik pekte benimsememiş ya da sevgi kelimesi tam anlamıyla hissedilememiş bir ilişkinin bitmesi,çok kısa bir süre yaşanmış ve sevginin iliklere işledigi bir iişkinin bitimi kadar koymaz insana.yani önemli olan süre değil paylaşılanlar ve sevdim derken agız dolusu çıkabilmesi o kelimenin.
şüphesiz koyar adama. beş senelik yaşanmışlık, alışkanlıklar neler sığıdırılmaz ki ilkler, teselliler, ölüm acıları, doğumlar, gözyaşları, yıl dönümleri, sevinçler paylaşmışsın o sevgili değil elin, ayağın olmuş. her şeyden önce yaslandığın omzu kaybetmek can yakar. gizlinin saklının olmadığı, seni senden iyi tanıyan, sesin halsiz, isteksiz gelse yanıbaşında biten adam hayatından eksildi. elinin üstünden eli çekildi, güçsüz kalırsın. ardında bıraktığı boşluğu kapatmak mesele zaman ilaç olur, aşk yarası sen kanatmaktan vazgeçinceye kadar kanar yok öyle birşey yalan dolan, züğürt tesellisi zırvalar kaçarı yok tır çarpmışa dönersin. kendini salar, hayattan vazgeçersin. ama müstehak mı evet yüz bin kere müstehak suç yine akılsız başta beş sene sevgililik mi olur? kahveyi pişirtip, takacaktın yüzüğü romio.
23 yillik kocayi birakmanin yaninda hictir. bi' de hic sevgili olmadiginiz biriyle sevgili olma sansinizin olmayisi vardir ki o daha fenadir. pii... bak hic de onemli degilmis sozluk.
evlenme eylemini bir kere daha hatta bin kere daha sorgulamaya yol açan durumdur.
bu sorgulardan bazıları;
beş sene insanların tanışması için yeterli bir zaman mıdır değil midir?
yeterli ise evlenince de aynı durum olacak mıdır?
yetersizse ne kadar zaman gereklidir?
evlenince insan artık birşeyler hissetmediği birlikte yapamadığı insana sırf geri dönüşü olmadığı için mi katlanıyor?
eğer durum böyle ise bu durum hoş mudur değil midir?
.
.
.
.
.
evlenmek gerek midir?
gibi bir ton soru tekrar tekrar sorgulanmaktadır. *
olacağı varsa olmuştur. 1.5 senelik sevgiliden ayrılmak 1 asır gibi koyuyorsa, 5 senelik nasıl ola ki... acısı taze olanlar için elden gelen bir şey yoktur. eğer dönülme ihtimali yoksa, unutma süreci otomatikman başlamış demektir. sakin olmak gerekir, zaman bu süre için en iyi ilaçtır.
bu durum bizzat başa gelmemişse, anlamak mümkün değildir. bunu hakikaten ancak yaşayan bilir. dile kolay, birlikte geçirilmiş 10 tane bahar vardır, bayramları, özel günleri saymıyorum bile. birlikte büyüdüğünüz insan size, "artık olmuyor, kabul edelim" demiştir. bunu anlamdırabilmek kaç yıla malum olacaktırın hesabını yapar insan ister istemez. zaman ilaç falan olmaz, aylar geçer, acı başladığınız yerden daha da derine inmiştir, bu sefer tek ümit olan zamanın da işe yaramadığınızı görünce moraliniz iyice bozulur. artık her gün dünden kötü, yarından iyisinizdir ve allah kahretsinki içinizde bir ümit vardır.