başkasının mutsuzluğundan mutlu olabilmek kendini kandırmakla, o günü geçirip yaşadıklarını bertaraf etmekle eş değerdir.anlık yaşamaktır...düşünemeden, kendini sorgulamadan yüzeysel öylesine gün doldurmaktır...karşındaki insanın mutsuzluğundan, bir sevinç kaynağı bulabiliyorsan, prim yapabiliyorsan senin kendine hayrın olmaz ki başkalarına olabilsin..kendi mutsuzluğunu unutup onun mutsuzluğundan mutlu olabilmek korkunç sığlıktır.derinliği olmayan insana özgüdür. kendi derdini onun derdiyle unutmaya çalışmaktır ki tamamen zararı kendinedir.
tam başlık altında ki entryleri okumayı bitirmiştim ki, yanıma gelen arkadaşım neye baktığımı sordu. sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti.
celsus: sen başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmak ne demektir bilir misin?
loch: evet, bilirim.
celsus: yapma böyle şeyler olm. kimseyi kırma, gün gelir kırdığın yerden kırılırsın.
loch: abi sen şimdi, fenerbahçe, galatasaray'ı yendiği zaman sevinme mi diyorsun? şu kombine kartını gördün mü sen, üç bin tl saydım ben buna!.
celsus: sieerelee!...
--spoiler--
yargıçsınız: önünüzdeki sanığın suçsuz olduğunu biliyorsunuz. fakat emir almışsınız. mahkum edersiniz bile bile.
doktorsunuz: önünüze işkence evlerinden getirilen bir hasta çıkartırlar. verilen emirlere uyar, sahte raporlar düzenlersiniz.
memursunuz, amirsiniz: bir altınızdaki memurun sicilini bozmak için verilen emirleri körü körüne yerine getirirsiniz.
belki sivilsiniz. terfi bekliyorsunuzdur.
belki de albaysınız. generallik sırasındasınızdır.
hemen bozarsınız sicilleri. başkalarının mutsuzluğu üzerine kendi mutluluğunuzu kurmak istersiniz.
kimler gelir kimler geçer, böylece...
aynı çark insanları öğütür. dönme dolap gibidir yaşam:
bakarsınız yüksektesiniz, bir bakmışsınız inmişsinizdir o yükseklerden.
geriye sadece insanın kişiliği ve onuru kalmıştır.