en yakın arkadaşı seven birini sevmek herhalde en kötü versiyonu olan durum.
çaresiz de hissedilebilinir, ya da daha fazla ısrar etmek için gaza gelinir. kısmet...
bakarsın ona, yok olmayacak unutamıycam ben bunu bundan sonra hep düşünücem ve benim olmıycak öliyim abi ben dersin;
ölemezsin
gözlerinde gördüğün şeyi başkası göremez, adın gibi bilirsin bunu. mümkün değil senin onda gördüğünü başkasınında görmesi;
görür
ağlar, sevdiği kırmıştır onu, yakmıştır canını, sende ağlarsın o gidince belki saatlerce onun canı yandığında seninde yanar, o mutsuzken mutluluğun imgesi bile hayaldir sana, sen herkesten ve herşeyden daha yakınsındır ona;
uzaktır
kıyamazsın, mutlu olsun onunla olsunda diyemezsin, senin olan ne varsa onundur, dillendiremezsin bile. bazen bakarsın gözlerine, ben seni çok seviyorum demek istersin;
diyemezsin
kaybetmemek için ne olursa olsun içine atarsın, gururunun ağzına sıçılır, gecelerin gündüzlerin deli gibi onu düşünmekle geçer biraz daha kazanmak istersin onu bir yanlış kelimende;
kaybedersin
hep bitmesini isteyeceğin ve hep sıfırdan başlayacağın onun sevdiği kişiyi öldürmek için planlar yapıcağın ve içindeki seni hep bir şekilde durduracağın dünyanın ona en uzak ve en yakın kişisi sensindir erkekliğinde a.. ağlıycam lan ben dersin gelirsin evine bitkin, açarsın müziğini hafiften, belki bir sigara.. işte ona en yakın olduğum an bu dersin daha yakını olmuycak, olmazda genelde, onu düşünmenin onun yerini tutmayacağını farkedersin kesip atamazsın, içinden sökülmesini beklersin acının, sökülürde zamanla, ama o zaman ne zaman; içindeyken anlayamayacağın dışına çıktığında ne kadar kısa olduğunu farkedeceğin zaman, ne kadar sürer, ayla yılla değil hasretle, göz yaşıyla ölçülür...
Bu sevdigin hele bir de arkadasinsa isler daha da boka bulanir. Utanirsin hem de. Oturur karsina derdini anlatirken curur ruhun sanki. Onu teselli etmen gerekir. Bosver dersin ama bilirsin senin onu sevdigin kadar o da onu seviyor ve bunu farkettikce daha bir kotu olursun. O mavi gozleri dolar sonra. Sen kiyamazsin. Senin gozlerin dolar , o farketmez kendi gozlerinin yasindan ..
Sozluk bilerek mi yaptın bana bunu. Kafam dağılsın diye login olduktan sonra karşıma çıkan ilk başlık bu oldu.
Anlaşılmayan durum. Anlatılmayan durum. Kime danışsanız kime gitseniz acınızı anlayamaz, anlamaya çalışsa bile sadece diliyle beyniyle anlar kalbi ile anlamaz. Hele ki sevilen sizi hiç anlamaz. Siz bedbaht siz karamsar takılırken sevdiğiniz gününü gün eder gülücükler saçar etrafına. Nasıl yapar bunu diye sorarsınız kendinize.
Ama haklıdır o. Niye karamsar olsun niye üzgün olsun. Çünkü hayatında başkası vardır. Hayatında gözlerine bakarak kaybolduğu birisi vardır. Bu siz değilsinizdir. Ney üfleyip, divan yazarsınız onun sevdiği gitar çalıp rock takılır. Be sozluk sen söyle bu işte terslik yokmu? içkisi serseriliği olmayanın efendi olanın sevdiğine kavuşması gerekmez mi? Hâlbuki onun sevgilisinden kat be kat daha çok seversiniz onu. Öl dese ölecek duruma gelirsiniz. Onun için kimseye yapmadıklarınızı yaparsınız. Fakat o bunları bilmez halinizi anlamaz. Sizi saçlarından gelen rüzgarla savurur umarsızca. Kimi zaman dudağınızdaki şarkı kimi zaman gözünüzdeki iki damla yaş olur. Bu yaşları bile bilmez o. Görmez. Siz dört duvar etrafında gece vakti yorgan altı ağlarsınız. işitmez bilmez. Rüyalardaki afitap oldugunu bilmez. Adı çiçek ismidir sevdiğinizin sırf onu hatırlayayım diye bahçeye o çiçekten alıp ekersiniz. içtiğim su ayrı gitmesin diye digital matbaacılardan bardağa ismini yazdırırsınız. Hiç biri bilinmez.
içinizden tek bir cümle geçer, 'bana bir şans verse beni bir kere tanısa' diye. Ama o yarışma programı değildir ki size şans versin.
O içtiğiniz su, aldığınız nefes, yaşadığınız an ve cefa verendir.Ahhh..minel aşk ve minel garaib.
seni severim, seni sevenide severim, seni sevipte sana saygi gösterenide, amma seni benim kadar seveni asla sevemem. yani bu söz biraz tuhaf yada sacma olmus. baskasini seveni ask anlaminda sevmek divanelikten baska nedir ki zaten.
yorucudur.
aşk tarafından milim milim ölçülüp biçilmeyi, kendini ve aşkın muhataplarını sorgulamayı yaşatır insana. bir yandan karşılıksız sevmenin ululuğunu duyarsın ta derinlerde, seni yapayalnız bırakan bir şeye aşık olmuşsundur bir yandan; aynı derinliklerde kendini sefil hissetmeye başlarsın...
öteyi düşünürsün, ötesi yoktur bu sevginin, geçmişi hiç yoktur; neresinde olduğunu da bilemezsin, boşlukta yuvarlanırsın.
kendini hiç tamamlayamazsın, yarımsındır hep.
bu sevgi bir yorgan olur üstüne örtmek istediğin ama hep bir yanın açıkta kalır, sürekli üşürsün.
öldüre öldüre yaşatır karşılıksız sevgi, hele ki sevdiğinin sevdiği her görüşünde daha bir yaşıyor görünürken gözüne...
hep bitmesini beklersin ama beklemek de hiçbir şeyi değiştirmez.
Mustafa Demirci bir kitabında şöyle der:
"Her gönül bir tek sevgiliye müştâktır aslında
Ne var ki, kıblesi yanlıştır
Bulduğunu sandığı şey, gerçekte aradığı değildir
Kimisi bir gözleri âhûya zebûn
Kimisi bir gül yüzlü güzele meftun
Kimisi de bir ceylan bakışlıya mecnundur
Bazısı dünyanın âlayişine kanmış
Bazısı mâl-u mülke aldanmış
Bazısı da hayal alemini, gerçek sanmıştır
Oysa her birisi, bir tek sevgili tarafından sınanmıştır..."
Evet, Mustafa Demirci haklıydı. Aslında sınanıyoruz, aslında sınandık hepimiz. Ve gerçek olanda şu ki: bu sınanmalar bitmeyecek..