Gözler Kandil'deyken... Hani teröristler silahlarını bırakıp öyle gideceklerdi, gibi sorular cevap beklerken... Gündemi aniden ayrana kaydırdı...
Başbakan, Alkol Sempozyumu'nda alkole veriştirirken, alkol üzerinden Cumhuriyet'i ve Atatürk-inönü dönemlerini karalamayı da ihmal etmedi. Dedi ki:
"Tek parti döneminde alkol teşviki o kadar abartılı bir propagandaya dönüşmüştür ki lokantalara alkolün ne kadar yararlı olduğuna dair afişler asılmıştır. Bira milli içki olarak halka sunulmuştur. Halbuki bizim milli içkimiz ayrandır..."
Türkiye'de ilk bira fabrikası, Osmanlı halifesinin izniyle, 1890'da Bomonti'de kuruldu. Ankara'daki bira fabrikasının kuruluşu 45 yıl sonradır...
Bu yaşımıza geldik... Biranın milli içkimiz olduğunu söyleyen ne bir tek kişiye rasladık, ne tarihte en ufak kayda tesadüf ettik. Zaman zaman rakıya espri olsun diye aslan sütü dendiği gibi milli içki de denir. O kadar...
Lokantalara alkolün ne kadar yararlı olduğuna ilişkin afişler asılırmış... Bir tane olsun göstermelidir Başbakan... Yoktur...
"Milli içki ayrandır", açıklamasına gelince. Ayran içki değil, içecektir. Bira veya rakı içkidir. Eskiler içkiye müskirat, içeceğe meşrubat derdi. Birbiriyle ilgisi yoktur.
Başbakan'dan bir tuhaf iddia daha...
Trafikte adam ezen ya da silahla cinayet işleyen kişi alkollüyse cezası indiriliyormuş... Başbakan'ın konuşmasını kim hazırladıysa... ilkokul düzeyinde bilgisi olmadığı anlaşılıyor. Alkol, ceza yasasında hafifletici değil ağırlaştırıcı sebeptir. Kafayı çektim ne yaptığımı hatırlamıyorum, diye bir mazeret ceza yasasında yoktur.
Alkol zararlıdır. Alkolün zararları bilimsel şekilde halka anlatılmalıdır. Ama yasakçılık başka şeydir. Ortaçağ yöntemidir. Üstelik merak uyandırıcı, teşvik edicidir.