Eleştirilere katlanamayan başbakanın yaptığıdır. Adamın kimseyi dinlemeye tahammülü yokken Başbakan ne ilginçtir ki. Şu hareketiyle tekrar göstermiştir ki Türkiye Cumhuriyeti'nde Başbakan olabilecek bir insan değildir.
Haksız sinirlenince yanına yandaş arar;
Güçsüz, yandaş görünmek zorunda kalır.
Bugünün özeti budur. Cumhuriyetmiş, devletmiş, cumhuri reismiş, devlet adamlığıymış hepsinin darmadağın olduğu ağır bir tabloya daha şahit olmuş olduk.
Haklı bir tepkidir. O cubbeye guvenip orada siyaset yapacaksin hukumeti elestireceksin yok oyle birşey. Herkes haddini bilecek nerede ne konusacagini iyi bilecek eger muhalefetin yalakaligini yapacaksan cikar o cubbeni siyaset yap o zaman.
Basbakanin yaptigi uzuntu vericidir dinlemeyi ogrenmeli. En acı tabloda cumhurbaskanini giderken yaninda goturmesi, daha fazla konusamiyorum bir davada bana acilmasin.
Sinirlendiğinde yanına yandaş arayan adamlara çok acırım.
Ses yükselterek tepki koymak, gövde göstererek kendi gibi düşünen destekçiler bulma girişiminde bulunmak ve bulamayınca da kişileri kendi fiiline zorlamak, haksızlığını ve acizliğini çok bariz bir şekilde ortaya koyar sayın yetkililer!
Tabi bir de güçsüzler vardır. Onlara da yandaş rolü yapmaktan başka seçenek kalmaz haliyle. Sonuç olarak iki taraf da küçülür.
En azından benim gözümde...
başbakanımızın haklı bir tepkisidir. başbakan orada misafir konumundadır. sevsen de sevmesen de onun gönlünü hoş edeceksin. bu türk misafirperverliğinin en önemli özelliğidir.
Konuşma hiçbir siyasi içerik içermemektedir. Bunun aksini savunan mallara sormak gerekir; türkiye barolar birliği başkanı danıştayın açılış töreninde fenerbahçenin şampiyonluğunu mu konuşacaktı acaba?
Haklı olup olmadığına karar veremediğim tepkidir. Şöyle ki;
Metin Feyzioğlu'nun yaptığı konuşmayı Danıştay Başkanı yapsaydı bunu anlardım. Zira Danıştay başkanlarının tek konuşabileceği, yapılan uygulamaları eleştirebileceği ve seslerini duyurabilecekleri tek ortam bu açılış konuşmasıdır. Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına içerik olarak katılır ve altına imzamı atarım; ancak, rte'nin de dediği gibi bu kadar uzun bir konuşma yapmaya ve misafir konuşmacı statüsünde olarak katıldığın açılışta detayına inerek bir konuşma yapmanın gereği nedir? Danıştay açılışında "Van'a ilişkin" bir konuşma yapmaya ne gerek vardır gerçekten?
Gelelim "edepsizlik" konusuna... Ortada bir edepsizlik var ise, bu gerçekten de Feyzioğlu'nun dediği gibi kendisine ait değildir. Konuşmayı kesmek, bitene kadar beklememek, konuşmacıya laf yetiştirmeye çalışmak mıdır edepsizlik olan; yoksa ülkedeki hukuksuz uygulamalardan bahsetmek mi?
Anladığım kadarıyla, rte Haşim Kılıç'a iki laf edemediği -etmediği- için bir pişmanlık duymuş. Acısını ise Feyzioğlu'ndan çıkardı. Doğru bir tavır değildir. Rte, konuşmanın bitimine kadar beklemeli ve çıkışta ne söyleyecekse söylemeliydi. Bu yüzden haksız bir tepkidir.
Özgürlük temelini ifadeden alır ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir toplumda diğer özgürlüklerin var olabilmesi mümkün değildir. Rahat, özgür biçimde ifade edilemedikten, tartışılamadıktan sonra hiçbir düşüncenin önemi yoktur. Rte'nin muhalif bir düşünceye ve bunun ifadesine artık tahammülü kalmamıştır.
Gelelim Cumhurbaşkanı'nın tavrına... Başbakan'ın tek bir işaretiyle ayağa kalkıp, boyun eğen Cumhurbaşkanı, tam olarak Türkiye'nin hak ettiği Cumhurbaşkanı'dır.
Kızmıyın sıyın bışbıkınım, ben idipsizlik yıpmıdım sıyın bışbıkınım.
milletin seçtiği kişilerin bulunduğu bir ortamda, milletin iradesine ayar çekmeye çalışırsan alacağın tepki böyle olur feyzioğlu.
üslup bakımından feyzioğlunun haddine düşmeyen konularda konuşma yapması da recep tayyipin o şekilde tepki vermesi de etik olmamış ama üslup konusu dışında hangisi haklı denilirse yiğidi öldür hakkını ver sözü mucibince rte bu sefer haklı.
siyasi Konjonktüre ayar vermek istiyorsan çıkarırsın cübbeni dalarsın siyasete. vandaki depremzedelerin sorunları, cumhurbaşkanlığı seçimleri senin neyine. ayar vermeye çalışırken kimlere sinyal yolluyorsun.
kılıçdaroğlu, bahçeli çıksın oraya istediği ayarı versin ama sana ne .
eleştiri olmayan şu tümceye bile saygı gösterememek ayıptan da öte hastalıklı bir ruhun göstergesidir. işin üzücü yanı bu narsisistik kişilik bozukluğunun tüm semptomlarını gösteren birine "yaa bi sakin amk" diyenin çıkmamasıdır. daha da üzücü ama pek de şaşırtıcı olmayan kısmı ise recep tayyip erdoğan salonu terk ederken cumhurbaşkanlığı yapmakta olan birinin de anasının peşinden giden 4 yaşında çocuk gibi peşinden gitmesidir.