hızla siyasallaşan siyasallaştıkça manevi anlamını yitirdiğini düşündüğüm olaydır.bide türban takanların sık sık özgürlükten ve özgürlüklerinin kısıtlandığını dile getirmelerini bir hayli gülerek karşılamaktayım.alevi oldukları için sivasta aydınlar yakılırken,çorum da maraş olaylarında,gazi katliamında sanırım bu "özgürlük" akıllarının uçlarına bile gelmemişti.zaten sivasın nesi meşhur diye sorulduğunda "aydın kebabı" diyen bir zihniyetten ne beklenilebilirki.**
her genç kızın anneleri tarafından çeyiz sandığına konulan bez parçasıydı, şimdi ise siyasetin en önemli bir sorunu oldu. türabnla-baş örtüsü farklı'dır.
şimdi kuran da yeri var ya da yok, dini sembol ya da değil, kadın kapatmak istiyor sana ne?! şu dünyaya geliyorsun, saç da senin, kafa da senin, o kafanın içindeki akıl da senin. ister beline kadar uzatırsın, ister kazırsın, ister kapatırsın. sıkıldım artık 2007 yılında hala insanları tek doğru varmış gibi yönetme hastalığından. afrika kabilelerinde bile insanlar çırılçıplak dolaşıyorlar. biz onlardan da geriyiz. ama bu geriliğin sebebi de islamiyet.
hem geriliğin sebebi, hem de sonucu< paradoks burda, o yüzden bu mesele çözülemez.
yani, insanların medeni bir şekilde başlarını örtme haklarına ulaşabilmek için, islam üstü bir kültüre erişmemiz ve herkese istediği özgürlüğü vermemiz lazımken, islam tek başına bunu yapmamızı engelleyecek dogmatik fikirler ve yaptırımlarla dolu.
bir kadınla ıssız bir adaya düşsem, ben onun türban takmasına saygı duysam, o da benim mayoyla dolaşmama. olmaz işte, gider adanın öbür tarafında yaşamaya çalışır, namahrem diye. böyle garip şeyler bunlar.
süleyman ateş'in olaya bakış açısı aşağıda ki gibidir. götümüzden element uydurmayalım. politikaya alet ediliyor diyip politik yaklaşımlarla başka insanların söylediklerini çarpıtmayalım. başkalarından alıntı yapılacaksa buraya tam metinler yazılmalıdır. zekeriya bey ve yaşar nuri bey itibar edeceğim insanlar değildir fakat diyanet işleri başkanlığı yapmış süleyman ateş in sözlerini çarpıtmayınız.
kutsal kitapta yer almayan denmiş buyrun süleyman ateşin yorumu ;
...Bu iki ayette kadının, başını örtmesi emredilmektedir. Ama Müslümanlığın ön koşulu
değildir. Müslümanlığın ön koşulu tevhiddir....
..."Kuran'da baş örtüsü diye bir şey yoktur. Baş örtüsü erkeklerin baskısı sonucu kadınlara dayatılmaktadır. Böyle bir din hükmü olamaz" gibi laflar eden açıkça Kuran'ın buyruğunu reddetmiş ve büyük günaha girmiş olur.
dini inançla ilgisi olmayan,kutsal kitapta yer almayan, hazreti peygamberin yaşadığı dönemde kadınların hırsızlıklardan ve uğursuzluklardan takılarını korumaları ve sıcaktan korunmaları için giymelerini tavsiye ettiğidir. bazı zihniyetler insanoğlunun ahlaki ve maddi bakımdan geliştiğini görmediği için üstünde değerli küpe şu bu olsun olmasın bunu modifiye edilmiş ve siyasi emellere bulanmış halleriyle kullanmaya devam etmektelerdir. Bu bünyelerin acilen uyarılması gerekir.
Bu yorum bana ait değildir. Ben islam hakkında bu kadar derin bilgiye sahip değilim; ancak bilgiyi ortaya koyanlar için
(bkz: yaşar nuri öztürk)
(bkz: süleyman ateş) *
(bkz: zekeriya beyaz)
edit:
Bilimi kötüleyemezsiniz. Dogmatik devirleri çoktan aştık.
"Ya sadistlik duygularım kabarıyo yaa şu türbanlıları görünceee..!!" Yer Anıtkabir. Allahın bir kadını allahın başka bir kadınına bu sözleri sarf etti.Garip.
bas ortusu takmayan kafir olmaz. asil kafir bas ortusu takmanin farz oldugunu kabul etmeyen olur. allah'in(c.c) emrettigi bir seyin aksini soylemek sirke gireceginden, bas ortusu takmanin mantiksiz oldunu soyleyen veya takmanin zorunlulugunu kabul etmeyen insan kafir olur. eger takmiyorsan "allah'im emrettigini biliyorum, farz oldugunu biliyor ve buna inaniyorum ama bazi sartlarin ve nefsimin galebe calmasi sebebiyle takamiyorum, affet yarabbi..." demen gerekir. "hangi cagda yasiyoruz?","bas ortusu takmak farz degildir.", "boyle mantiksiz sey mi olur?" vb. soylemlere girenleri allah affetsin ve bir an once bu tutumlarini degistirsin.
guya dini somurenlerin ve siyasete alet yapanlarin cenesinde baslayarak 'turban'a donusturdugu nesnedir.
tabi california'da ayni sekilde baglamis bir insan gorunce saldiracaktim kafasina, ama sonra farkettim: amerika hem laik degil, oyle bisey yapmaya hakkim yok. hem de ozgurlukler ulkesidir, oyle bisey yaparsam donuma kadar tazminat oderim!
artik anlamak gerekli. basortusu 1400 yildir suregelen bir dini gereklilik. son 50 yildir cikagelen birkac din somuren dingil ayni sekilde bir ortunme bicimi kullandi diye komple basortusunu yasaklarsaniz; "aha bak la, kirmizi giymis, kessin gomunist bu serefsiz" diyip insanlari bir renkten, hem de yillardir kullanilan bir renkten dolayi kategorize etmis kafalarla ayni paralelde olur, hic te bir basari saglayamazsiniz. peki nolur? dini somuren o dingiller "bakin, basortusune izin vermiyorlar!!! bizi secin, su kafirlere haddini bildirelim!!!" demeye devam ederler. aferin, hakikaten basarili bir yasakmis.
ülkemizde, özellikle kırsal yörelerde, kadınlarımızın başlarına bağladıkları * genellikle kenarları oyalı, üstü desenli kumaş parçası. türban olmayan nesne.
eski bir sumer gelenegiydi. tapinaklarda kutsal gorevlileri olan kadinlar. bas ortusuyle gezerlerdi sokaklarda. yanliz tapinaklarda sex yaparlardi bu kadinlar ama kutsal sayilirlardi.
Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
T.C.
BAŞBAKANLIK DiYANET iŞLERi BAŞKANLIĞI
DiN iŞLERi YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI
Sayı: B.02.1.DiB.0.10/212/
Konu: Tesettür Karar No: 6
Karar Tarihi: 3.2.1993
Din işleri Yüksek Kurulu Kararı
"1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları,
2. Kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik câiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri.
3. basortulerini saclarini baslarini boyun ve gerdanlarini iyice ortecek sekilde yakalarinin uzerine salmalari dinimizin kitap sunnet ve islâm âlimlerinin ittifaki ile sâbit olan kesin emridir muslumanlarin bu emirlere uymalari dini bir vecibedir "
yukarıdaki satırlar diyanet'in görüşü.
laiklik:" Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan ozgurlugunun gerceklesmesi bakimindan yansiz olmasi" bu da tdk'nın laiklik tanımı.
Türban değildir. Baş örtüsünü babannelerimiz, annannelerimiz de takardı. (Din, dini sömürenler ortaya çıkmadan önce de vardı. Çünkü büyüklerimiz dini sömürücülerden öğrenmezdi.) Ancak hiçbiri siyasal bir simge olarak baş örtüsü takmazdı. Çenenin altında bir düğüm atıp bırakırlardı. Şekilcilik gibi gelmesin ama bugün türban takanlar ya aile baskısıyla, ya cumhuriyet karşıtı bir simge olduğunu bilmeden, ya da tamamen bilerek takıyorlar.
EDiT: Bu ülkede özgürlük adı altında türbanı savunan siyasiler ve onlara kendi özgür iradeleriyle oy veren insanlar şunu görmüyor mu: Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım kendi eşini masada erkekler var diye başka masaya yolluyor. Kadıncağız da orada tek başına yemek yiyor. Bu mudur istenen özgürlük?
Neden geri kaldık diye soranlara Atatürk'ün güzel bir yanıtı vardır:
"insan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?"
türban diye yutturulmaya çalışılarak kurtuluş savaşında savaşan kadınlarımızı da türbanlı yapma girişiminde bulunan akıllılar sayesinde bazı çevrelerce karıştırılan, lakin dini bir sembol olmadığı da her şekilde anlaşılabilecek örtüdür. kadınlar erkekler gibi şapka takmadıklarından ve bere kültürümüz de pek gelişmediğinden sıcak ve soğuktan korunma amaçlıdır, arabistan da islamiyet öncesinde de kullanılmıştır.
göte asılınca pareo, omza atılınca şal, boyna sarılınca fular, kafaya takılınca da adına baş örtüsü denen bir bez parçasıdır.Sadece bezdir. Sağa sola çekiştirmeye, uzatıp kısaltmaya , eğritip doğrultmaya gerek yoktur. Bezdir sadece bez.
"sıktım başı dindar oldum"
türban, sıkmabaştır. kesinlikle başörtüsü değildir; amacı da başı örtmek değildir.
türban'ı neden taktığını sorsanız bir kızcığa* şu cevabı alırsınız,
"farz".
neden farz?
"çünkü allah insanları yanlış yollara sevk edenleri sevmez"
(bunu diyemezler belki. haram vs. derler. ama meselenin dinsel kökeninde bu var)
"peki insanlar senin sadece yüzünü görerek de yanlış yola sevk olabiliyorlarsa"
...
(kara çarşaf denen şeyin yaratılış sebebi budur. mesele tahrikse, değil kadının yüzü, sesi bile, parmakları bile bir tehdittir)
"o halde kara çarşafa gir"
...
"hatta senin tüm varlığın yanlış bir yola sevk edebilir insanları..."
...
"öl sen en iyisi. hatta gömelim seni diri diri"
(islam öncesi olduğu iddia edilen bir <ritüel>. lakin günümüzde arap ülkelerindeki kadın düşmanlığı nedeniyle de kadınlar gömülüyorlar. toprağa değil ama, eve; kocalarının evine; çocuklarının analığına; kocalarının zevklerine itaat etmeye)
"burda var olduğunu bilmek bile başlı başına bir tahrik unsuru"
mesele "tahrik"tir; yanlış yola sevk edebilitedir. lakin bu başlı başına kurgusal bir durumdur ve açıkçası bir düşünce suçudur.
sadece düşünelim.
yolda birini gördünüz. uzaktan.
kalçaları vs. dolgun gözüküyor! kıvırtıyor da.
uzaktan görüyorsunuz.
hatta diyelim ki gözleriniz de pek iyi görmüyor.
siz de erkeksiniz.
onun da kadın olduğunu düşünüyorsunuz.
ve ansızın tahrik oldunuz.
vay anasını, haram!
tahrik olmak suç değil! tahrik edici unsuru barındırmak suç. erkek bu, tahrik olur. kadının amacı bundan kaçınmaktır.
yerse!
tahrik olmak, sulanmak, vs. vs. acıkmak gibi bir şeydir. mesele, kişinin bu nefsanî melekelerine hakim olup, iradesini kullanmasıdır.
bunu yapamıyorsa, ne türban'ın bir fonksiyonu kalır; ne de kara çarşafın.
zaten başlı başına ataerkil ve ahlaksızca bir yaklaşımdır, kadının örtünmesini istemek.
islam zamanında, hz. muhammed'in vefatından sonra kadın da erkek de örtünmekteydi.
bunun nedeni tahrik falan değildi; karıştırmayın.
arab toplumunun geleneksel çöl kıyafetiydi sebep.
kur'anı kerim, evrensel bir din iddiasında olan bir dini içerir: islam.
evrensel bir din, yorumlara tabi olmak zorundadır, yahudiliğe yahut hristiyanlığa benzemez.
aksi bir iddiası bile yoktur.
bu nedenle her toplum, islamı yaşayış geleneklerine ve kültürlerine göre yorumlamakta ve yaşamakta serbesttir.
türk milleti de islamı farklı dönemlerinde farklı şekillerde yorumlamıştır, bu çok doğaldır.
ve günümüzdeki yorum da, bize laisizm ortak paydasındaki homojen türk vatandaşlığı altında, dini bir birleştirici olarak görmeden yaşamanın gerekli olduğunu göstermektedir.
mesele uyum meselesidir.
ya da, mesele uyumsuzluktan rant elde edenlerin meselesidir ve bizlere laf salatası yapmak kalır.
bugün türban sorunu esnasında yeterli tepkiyi göstermeyen, dinle parsa toplayan siyasiler büyük bir debdebe ve zenginlik içinde semirir; oğullarını ferrarilerde, kızlarını amerikalarda gezdirirken, benim sefil halkım, sefil halkımın biricik kızları üniversitede okuyabilmek için tarikatlara güzel gözükmek; kişiliğinden harcayarak beyinlerini yıkamak zorunda kalıyorsa herhalde boş konuştuğumuz ortaya çıkar.