batıya okul yol doğuya hapishane karakol

entry21 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. devleti, sadece karakol duvarlarının soğukluğu ile tanımlamak zorunda kalmak ne büyük işkence...

    Not: haberin içeriği çok şey anlatıyor zaten... entry yi uzatıp da bokunu çıkarmanın manası yok...
    1 ...
  3. 3.
  4. doğuda devletine baş kaldıran şerefsizlerin çokluğundan kaynaklanır.
    4 ...
  5. 4.
  6. eğer siz okul yaptığınızda o bölgeye o insanlar evlerini okulun çevresine değilde gidip okula uzak inşa ediyorlarsa, bir dağa baktığınızda her tepesinde sadece bir ev görüyorsanız (bkz: çarpık yerleşim) o insanlar evlerini birbirine yakın yapmıyorlarsa, devleti suçlayamazsınız. siz o bölgeye toki yaptığınızda eğer insanlar hala gidip onların ortasına derme çatma bir ev yapıyorlarsa,imkanları olduğu halde, devleti suçlayamazsınız. evet şimdiye kadar o bölgelere yatırım yapılamamıştır sebebi ise o bölgedeki insanların yeni yatırımlara sıcak bakmaması ve hala ağalara şıhlara boyun eğmesi onların dediği partilere oy atmasıdır.
    1 ...
  7. 5.
  8. öğretmeni şehit edenler için yapılmıştır o hapishane, karakol. okula molotof kokteyli atanlara, çocuğunu okula yollayanları tehdit edenlere, göndere çekili bayrağı zırt pırt indirerek bir b.k yaptığını sanan insanlara, bahçesi güzelleşsin diye(okulun) ekilen çiçekleri gece yolup kendi evine götürüp ekenlere yapılmıştır o hapishane. batıda bunların hangisi yaşanmıştır allah aşkına?
    5 ...
  9. 6.
  10. bir fıkra vardır:
    derler ki, doksanlı yıllarda, doğuda çatışma düzeyinin yüksek olduğu, köylerin boşaltıldığı, faili kamufle cinayetlerin oldukça sıradanlaştığı, beyaz toroslara bindirilip bir daha haber alınamayanların hikayelerinin anlatıldığı,insanların asit kuyularına atıldığı, türkiye 'nin uluslararası arenada insan hak ve özgürlükleri noktasında sabıkası kabarık bir profil çizdiği dönemlerde, bu bataklıktan kurtulma ümidi ile avrupaya iltica eden doğulu bir vatandaş, sığındığı ülkenin önde gelen bir insan hakları aktivisti ile muhabbete girer... avrupalı aktivist, türkiyedeki kürtlerin halini sorar... Bizim vatandaş, yukardaki vaziyeti, olayların doğası gereği, dramatik bir şekilde aktarmaya başlar. bunca acının dillendirildiği bir konuşmaya rağmen, avrupalı aktivistte en ufak bir kımıldanma olmaz... en ufak bir etkilenmişlik peyda olmaz.. bunu gören vatandaşımız da, vurucu bir cümle söylemesi gerektiğini, bu aktiviste böylesi acıları anlatmanın bir anlamı olmadığını, çünkü onun bu acıların yabancısı olduğunu farkeder ve şu cümleyi kullanır:
    -bizdeki yönetsel baskı düzeyi o denli yüksektir ki, kadınlarımız havuz başında üstsüz bir şekilde güneşlenme hakkına bile sahip değildir!!!
    bunu duyan aktivist oturduğu yerden sıçrayarak ayaklanır ve ''bu kadarı da olmaz ki ama... kabul edilebilir birşey değil'' der.

    burdan başbakana sesleniyorum...

    türkiye'ye fransız kalmışları dışarda aramaya gerek yok... onların kaynağı burada...
    hemi de yanıbaşımızda... ben de sorayım öyleyse...
    birader siz fransız mısınız?
    0 ...
  11. 7.
  12. seçim kampanyası olabilir. doğuya okul yapmazsan mecburen böyle olur kimseyi suçlamamak lazım. insan cahil olduktan sonra dağa çıkaran çok olur... hala bu ülkede doğu görevi adında bir saçmalık varsa bilin ki insanları arasında da kutuplaşmalar olmak zorundadır...
    1 ...
  13. 8.
  14. Okul yapıldığı halde çocuklarını okula göndermeyen milyonlarca insan varsa ve bu insanlar demokrasi isteyip kendi kültürlerinde demokrasinin zerresini barındırmıyorlarsa ve şiddet bu kültürün bir parçasıysa sizde anladıkları dille davranmak zorundasınız, sert yaptırımlar yapmak zorundasınız. Askeri birlik bi yerleşim birimine ticari canlılık getirir ve herkes ister , bu köylülerin istememelerinin tek nedeni kaçakçılığın engellenecek olmasıdır, altınada imzamı atarım !!
    1 ...
  15. 9.
  16. bir fıkra daha:
    derler ki, mao çin de devrim yaptığı vakit ortadoğunun kıytırık arap devletçiklerinden birisi (misal bae) batı kampına yaranmak için, komünist çin i tanımadığını deklare eder.. bir basın toplantısı esnasında mao ya bu durum hakkında ne düşündüğü sorulur.
    mao taşı gediğe oturtur:
    -getirin bana bir harita, ve bir de mikroskop... bakalım bizi tanımayan şu devletçik haritanın neresinde yer alıyormuş....
    Not: insanlar gitmedikleri yerler ve derin mevzular hakkında hüküm vermekte tezcanlılık göstermesinler. her yere de imza kondurmayıversinler canım... günün birinde maovari bir tepki ile karşılaşabilirler..
    0 ...
  17. 10.
  18. gerçeklerden bahsederken fıkralarla gerçekleri ispatlayabileceğinizi zannediyorsanız fıkra dağarcığınızın gelişmesi için:
    (bkz: fıkralarla türkiyem)
    belki bir kaç malzeme daha çıkar

    bu arada atasözleri daha manalı olur bu konuda
    (bkz: güneş balçıkla sıvanmaz)

    not:googleda biraz araştırırsanız atlılarda ilköğretim okulu olduğunu anlarsınız buda kapak.
    http://www.bilgiformu.net...ilgileri-van-baskale.html
    0 ...
  19. 11.
  20. 12.
  21. 13.
  22. Doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
    Bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış.
    Kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş. Yanında da en yakın yardımcısı Haso.
    Ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
    -"Ula Hasso, ahali bakiy mi?"
    Hasso cevap verirmiş:
    -"Evet ağam, hepiside bir olmuş, pencerelerden bakir."
    Ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış "Abdullah Cizrelioglu". Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
    -"Hala bakirler mi?"
    -"He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler." Her sene ayni tören sürermiş. Aradan 7 yıl geçmiş.
    Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına. Sormuş Hasso'ya:
    -"Ahali bakir mi?"
    -"He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır."
    Ağa "Abdullah" diye adini , arkasından "Cizrelioglu"
    diye soyadını yazmaya başlamış ki; kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat.
    Halka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormuş:
    -"Bakirler mi?"
    -"He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?"
    Ağa çaresiz:
    -"Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu." diye emretmis.
    Hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip :
    -"Ağam" demiş, "Kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin aptal dedin.
    Ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz."
    0 ...
  23. 14.
  24. doğuda yapılan okula çocuklar gönderilmediğinden ya da bir ailenin neredeyse 8-9 çocuğu varken, okul yetiştirilemediğinden, yapılan okula öğrenci gelse dahi can güvenliği nedeniyle öğretmenlerin gelmek istememesinden, gelen öğretmenin de vurulmasından...

    ya da yapılan yola mayın döşenip patlatılmasından, dolayısıyla hiçbir yolun güvenli olmamasından...

    yapılan hastaneye gidecek doktor bulunamamasından, gitse bile sürekli saldırılarda, patlamalarda ölen ya da yaralanan insanlarla ilgilenmek zorunda kalacağından...

    ne yazık ki doğuda uzlaşmacı bir tavır sergilenmediğinden hatta bırakın doğuyu; taşkınlıklar büyük şehirlerin göbeğine taşındığından, doğudaki insanların büyük bir çoğunluğunun aş, iş, hizmet yerine toprak istemesinden ya da isteyeni desteklemesinden kaynaklanan durumdur.
    0 ...
  25. 15.
  26. istimlak duvarı yapıp tesis gösteren zihniyetten beklenendir.

    not: particilik yapmıyorum yıllardır her iktidar böyle.
    0 ...
  27. 16.
  28. fırkaları fıkralarla türkiye safsatasından devşirmeyi tavsiye edenlere bir fıkra da, unutulmuş medrese geleneğinden gelsin:

    -zahit bir medrese hocası, gün gelir ki rewi(yolcu) olur ve yollara çıkar.. bir şehre varır ki, şehirde ikamet eden ve civarda nam salmış meşhur bir şeyhi gelmişken ziyaret etmeye karar verir... yol alıp şeyhin evine gider.. şeyh ile görüşmek için destur beklerken evin odalarından birinden bebek ağlaması duyar... ağlama sesi ile ayaklanan kadınları görür sonra.. kadınlardan biri, içerde ağlamakta olan şeyhin kundaklı veledini kontrole gider.. çocuğa baktıktan sonra kafasını odadan dışarı uzatarak hizmetkarlara seslenir:
    - şeyh ali altını pislemiş...hemen temiz bez getirin..
    zahit müderris bu cümle ile irkilir...bu cümle ile derde belenir ve şu cümle dökülür dudaklarından:
    -vah şu milletin haline... vah ki ne vah... biz rahle başında ömür tükettik de, cahilliğimizin büyüklüğünden başka birşey görmedik; şeyhin bebesi, pisliğinin içinde şeyh oldu...

    ulan bu doğudaki vatandaşlar, rahle başında ömür çürüten müderris misali, cumhuriyet kuruldu kurulalı bu hal üzereler... rahata sükuna eremediler... Bu kavga bir son bulmadı.. bizim batıdaki yeniyetmeler de kundaktaki bebe misali fetva verecek pişkinliği kendilerinde bulup bir de atasözü, bir de fıkralarla türkiye ve en komik olanı da ağa ve maraba safsatası ile durum tesbiti yaparak ahkam kesmelerinin kabullenilmesini salık veriyorlar...

    Not: birisi temiz bez getirsin... ihtiyacı olan pek çok entel dantel kırık var piyasada...
    0 ...
  29. 17.
  30. yanlıştır, yanılgıdır.

    sadece son on yılda yapılan bazı okulları yazıyorum :

    Van Sağlık Meslek Lisesi
    Van Spor Meslek Lisesi
    Van Merkez Lisesi (2 farklı yerde)
    Şırnak Lisesi ve Üniversite
    Muş Alparslan Üniversitesi
    Batman Üniversitesi
    Bitlis Ahlat Yatılı Bölge ilköğretim Okulu
    Şırnak idil Endüstri MEslek Lisesi
    Şanlıurfa Bozova Lisesi
    Muş Varto Endüstri MEslek Lisesi
    Diyarbakır Silvan Endüstiri MEslek Lisesi
    Batman Gercüş Anadolu Lisesi
    Ağrı Patnos ilköğretim Okulu
    Adıyaman Üniversitesi
    Bingöl Üniversitesi
    Diyarbakır Bismil ilköğretim Okulu
    Diyarbakır Merkezde sayısını hatırlayamıyorum ancak 10 civarı yeni okul açılmıştır.
    Batman 24 derslik Lise
    Batman 24 derslik ilköğretim okulu
    Batman 32 derslik ilköğretim okulu
    siirt merkez 24 derslik lise
    siirt kurtalan ilköğretim okulu
    mardin merkez anadolu öğretmen lisesi
    mardin midyat 24 derslik lise
    mardin kızıltepe ilköğretim okulu
    şırnak idil spor salonu
    şırnak cizre lise
    şırnak silopi ilköğretim okulu
    muş merkez lise
    muş merkez kız ve erkek pansiyonları
    bitlis tatvan ilköğretim okulu
    van bahçesaray yatılı bölge ilköğretim okulu
    van merkez anadolu öğretmen lisesi
    van merkez 24 derslik lise
    van merkez çok amaçlı salon ve ilköğretim okulu
    van merkez 32 derslik ilköğretim okulu
    van başkale endüstri meslek lisesi
    van muradiye yatılı bölge ilköğretim okulu
    siirt pervari yatılı lise
    siirt eruh yatılı bölge ilköğretim okulu
    şanlıurfa'da yapılan sayısız okulları saymıyorum bile, suruç, ceylanpınar, merkez vb.
    batman yücebağ sason yatılı bölge ilköğretim okulu

    Ağrı Merkez Suçatağı 504 Adet Konut, 1 Adet Ticaret Merkezi
    devam eden işler :
    Kars ili Sarıkamış ilçesi 50 Yataklı Hastane inşaatı
    Bingöl Merkez Güveçli Köyü 388 Konut, 1 Adet 16 Derslikli ilköğretim Okulu
    devaMINA bakmak isteyen toki ve milli eğitim bakanlığı sayfalarından bakabilirler.

    görülecektir ki bugüne kadar bir çok okul yapılmıştır. halen de devam etmekte ve bir çok ilde de hastane, konut ve okul yapılmaktadır. yerine gitmeden bilemeyeceklerin, "okul yapıp ne olacak" gibi tavırları, orada yaşayanların da buraya hizmet gelmiyor diye feryat etmesi akıl alacak bir olay değildir. pervari'ye gittiniz mi bilmem, ben gittim, dağın yamacında kurulmuştur. öğretmeni de vardır okulu da.

    şimdi kimse bilip bilmeden, "yok öğretmen tabi gitmez", "okul yapıp ne olacak", "o bölgeye hizmet gitmiyor" diye atıp tutmasın.

    hizmet de gidiyor, senin doktorun da öğretmenin de her şeye rağmen oraya gidiyor. öyle sandığın gibi değil. benim dünyalar güzeli öğretmen arkadaşım hakkari yüksekova'da öğretmenlik yapıyor.

    hadi dağılın şimdi. bilip bilmeden atıp tutmayın.
    3 ...
  31. 18.
  32. bi fıkra da hökömatvari gonuşan arkadaşımıza gelsin... yine medrese geleneğini yad edelim:
    vakti zamanında- yani bir eski zaman olmadan vakitler, metruk bırakılmazdan evvel medreseler, dolup taşarken talebeler rahle önlerine- doğunun, ki bu doğu birçokları için uzakdoğu olsa da, yani doğu anadolunun bir medresesinde, faqeleri (medrese talebelerini)rahatından ettiren bir sofu varmış...bu sofu hergün, daha vakitler imsağı vurmamışken talebelerin uyuduğu mekana varır, depçikliye dürtüklüye uykuya doymamış bedenleri rahatsız edermiş:
    -kalkın ulan bahtı karalar... kalkın ulan miskin talihsizler... siz böylesi uyurken, cebrail(as) elinde nurani zinciriyle yeryüzüne teşrif eder, gecenin karanlığında ibadet ve taatte bulunan allah dostlarını bu zincirle göğe kaldırır... kalkın be hey gafiller... kalkın da halinize yanın.. bu zinciri bulma ümidiyle yanıp da kızgın köze dönüşün...

    bu rahatsız edici sofuluk icraati rutinleşince, faqeler cem olup bu hale bir çare bulmaya çalışmışlar.. gözlerinden kurnazlık fışkıran bir faqe, çözüm için aklında bir fikir olduğunu söyleyince arkadaşları kulak kabartmış.. ve dinledikten sonra hepsi de bu oyunun işe yarayacağına kani olmuşlar...planı uygulamaya karar vermişler..

    birgün, sofu tekrar medreseye ayak bastığı bir vakitte kurnaz faqe tarafından bir köşeye çekilir.. kurnaz talebe sofuya bir sır açıklamak istediğin söyleyince sofu iyiden iyiye meraklanır ve teslimiyet damarı daha bir kabarıklaşmış haleti ruhiyesi ile kulak kesilir. faqe, sofuya şöyle der:
    -sofu yarın akşam senin gelmene gerek yok.. ben bütün talebeleri imsak girmezden evvel, dipçik gibi ederim alim allah... bunları neden mi diyorum... bak dinle.. dün gece cebrail(as) rüyama geldi... seni sorup duruyordu herkese... bana da sordu... evini tarif ettim.. nurani zinciri elinde, tebessümü yüzünde, evine doğru yol aldı.. herhal sen dün gece evinde kalmayıp bizim derdimizle buraya geldiğinden ötürü onunla karşılaşmadın... bu gece evinden ayrılma... hep sen mi bizim iyiliğimiz için yanacaksın... biz de senin için pervane olalım... yoksa hakkın ödenmez sofu...

    sofu, gözlerinde yaşlar, çoşkun bir ruhla, şükranlarını suna suna, ardına bakmadan ve geceyi beklemeden hızlı adımlarla evine doğru yol almaya başlar...

    gece vakti, kurnaz talebeler sofunun damına tünerler... vaktin tamam olduğuna ikna olduklarında damdaki kulekten( siz baca olarak bilin... ama bacadan daha geniş olduğunu, yukarıya doğru daralan bir boşluk olduğunu da ekleyeyim) zinciri aşağıya doğru sarkıtırlar...

    aşağıda huşu ile ibadet eden sofu zinciri görünce bir çırpıda koşup zinciri kavrar:
    -ya cebrail bu gelen sen misin?

    yukarıdan öğrenciler zinciri sallarlar... konuşma yok...sofu bunu nurani bir işaret olarak kabul ederek zinciri bedenine dolar... işi tamamlanınca:
    -ben hazırım ey cebrail...terkeyleyelim bu diyarları...
    bunun üzerine faqeler zincire asılarak sofuyu yukarı doğru çekerler.. ilk başta halinden pek rahatsız olmayan sofu, tavan yukarı doğru daraldıkça ve tavanı kapatmak için kullanılan çalı çırpılar bedenine battıkça istirhamlarda bulunmaya başlar:
    -ya cebrail.. biraz yavaş...
    -ey cebrail ben yaşlı bir insanım kurban olayım yavaş..
    faqeler ses etmez ama sofunun yanan canını da umursamaz bir halde zincire asılmaya devam ederler...sofu inlemeye başlamıştır:
    -cebrail bu nasıl bir rahmet yolculuğudur...
    -canımı yakıyorsun dikkat et...
    -görmüyor musun ulan bedenim çiziklerle doldu...
    sofu bu şekilde edebinden ve yumuşak ses tonundan tedricen uzaklaşmaya başlar...
    -ulan cebrail, sen elime geçmez misin... ben bilirim sana yapacağımı...
    öğrenciler sofuyu tavanın en yakın noktasına kadar çektikten sonra bir anda zincire asılmayı bırakırlar ve zinciri tutan parmaklarını gevşeterek sofuya hazin sonu yaşatırlar...sofu, boşalan zincirle birlikte zemine çakılır...göt üstü çakılan sofu vaaz ettiği cebrailin nurlu zincirine küfrede ede cahilliğinde debelenir...

    not: başkasına dağılın komutu vermeye gelen sofu dostum... öyle kestirik kıytırık son nokta koymalarla tatmin olmuyor kimse... teslimiyetini gerçeklik olarak kabul ettirebilmen için epey fırın ekmek yemen gerekiyor... hasılı, birgün sofu çarpan cin veletlerle karşılaşırsan, kopyala yapıştır listelerin nurani zincir misali seni maskaraya çevirebileceğini de hesap etmelisin...
    0 ...
  33. 19.
  34. buram buram kürtçü acıtasyonu kokan söz.

    batıya okul doğuya karakol ha. bak sen...

    117 şehit öğretmen herhalde doğu gezisi sırasında araçlarının şarampole yuvarlanması sonucunda hayatlarını kaybetmediler.

    http://www.gazete5.com/ha...er-24-kasim-201-61370.htm

    batıya yol doğuya hapishane ha... bak sen...

    şırnak'ta sağlık ekibini katleden pkk'ya tek kelime etmeyeceksin; sonra gelip burada devlete sövecek bunu da örgüt propagandası şeklinde yapacaksın.
    3 ...
  35. 20.
  36. anca ajitasyon çekin mına koyim.
    artık ye-mi-yo-ruz.
    1 ...
  37. 21.
  38. birilerine bişey yedirmeye çalışmıyorum... sadece yazıyorum.. yazıyı bir tuzak, söylenenleri bir kandırmaca olarak nitelendirirseniz, kulağınıza ve ağzınıza birşeyler tıkamanız tavsiye edilir ki, kendinizi muhafaza edebilesiniz... amanin dikkat... bu son olsun... gözünüzü yumun.. ellerinizle duvarlara tutuna tutuna ekrar başından kalkın ve bir daha monitöre bakıp kendinizi tehlikeye atmayın... sözlüğü şikayet edin... polis amcaların paçasına yapışın... anneee peskövitttt.. neyse, bu kadarı yeter.. sizi daha fazla kandırmayayım.. haydin, gözlerinizi yumun...
    not: bu şehit öğretmenleri her ezber kalıbınıza alet etmekten utanmıyor musunuz?
    başlığın altına bir göz atın... kaç tane entry de şehit öğretmen savının geçtiğini göreceksiniz... cahilliğinizi örtmek için hayatını kaybeden insanların ölümlerine sığınmayın... bu insanların şehit edilmesini salık veren kimse yok... mevzu bahis zaten bu değil... mesele, bir köye ikinci bir karakolun yapılması...
    (bkz: ben diyorum ankara sen diyorsun götüm kara)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük