2. sezon finali
--spoiler--
hayret beni bi tek baba-oğul adamalar şaşırttı. kaçmak yerine savaşırlar diye düşünmüştüm. hayır kaçınca ne olacak, başka yaşayan insan mı bulmayı umuyorlar nedir anlamadım ki. ya da diyelim savaşmak için zaman ihtiyaçları var ki bu olabilir. e ama ya saylonlular onlar geri dönene kadar herkesi öldürürse, böyle bi vebalin altına nası girebiliyolar anlamadım. hani en önemli şey insan soyunun devam etmesiydi. aşağıda 39 bin insan var. siz gemilerdeyken bu sayıyı az bulurken, şimdi herkes dünyada ve bu sayıyı da riske ediyorsunuz...
--spoiler--
2. sezon finali
neyse ben hemen 3. sezona sıçrayayım da, akibetimiz neymiş öğreneyim. gerekirse caprica'da kanımın son damlasına karşı saylonlulara karşı savaşırım.
s02e19
--spoiler--
dünya bulundu. ama sanki iki tane bulundu. ve kalabalığın olduğu gezegende saylon saldırısı başladı. gemide ise başkanlık yarışını baltar kazanacak sanırım. zarek ile birlikte... iyi bir sezon finali bizi bekliyor gibi.
--spoiler--
s02e19
2. sezon 17. episode
--spoiler--
bu sürekli yazılıyor çiziliyor ama yinelemeden duramayacağım. bu yapıta sadece dizi diyerek, diğerleri ile aynı kefeye koymak büyük haksızlık.
neyse... 2. sezon finaline episode episode yaklaşırken, heyecan da artıyor elbette. lee artık canavar'ın baş kumandanı oldu. baltar başkanlığa aday oldu. bi de çok komik, baltar'ın sevdiği sarışın saylonlu neden hep dekolte kıyafetler giyiyor, biri bana bunu açıklayabilir mi? yok yani, anladık, kadın güzel de birader biz buraya bacak-meme görmeye gelmedik ki, ne yapmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum. bu arada baltar da iyiden iyiye mala bağladı. kadın ne derse onu yapıyo. hiç mi irade, kişilik, karakter namına bi şi kalmadı be içinde adam?!! gerçi benim bi teorim var, bence baltar da saylon. sadece bunun henüz ayırdında değil. neyse vakit kaybetmeden, 2. sezonun son bölümlerini de patlatayım arka arkaya. çok güzel bi şi böyle topluca izlemek dizileri.
--spoiler--
2. sezon 17. episode
fragmanlarını beğenmediğim, karanlık ve kötü bir diziymiş gibi hissetmem sebebiyle ilk bölümlerini atladığım bilinçli olarak izlemediğim, ancak daha sonra müptelası olduğum dizi. sadece bir uzay anlatılmamakta, zamanın dışına mesajlar göndermektedir. izleyiniz, çok şey katacaktır.
izlemeyenler çok acımasız spoylır olacak belki, çünkü bilim kurgu tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dakikalarından sayıyorum buraları. ama 3 sezonun her dakikası bu heyecanla geçiyor, değişen hiçbir şey yok.
12 koloniye yapilan hain cylon saldirisi ardindan birkac sivil gemiyle beraber kurtulabilen iki savas gemisi battlestar galactica ve murettebatinin hayati, ve gemilerin 13. koloni dunyaya ulasma cabasi konu edilir.
robotlarin tek tanriya, insanlarin ise cok tanriya inandigi dizi, melek, tanri gibi konseptler uzerinde cok durarak, bayagi enteresan hale gir. genel kultur amacli izlenmesi tavsiye edilir...
yeri asla doldurulamayacak olan.
--spoiler--
Adama: Starbuck, what do you hear?
Starbuck: Nothing but the rain.
Adama: Then grab your gun and bring in the cat.
Starbuck: Boom, boom, boom! / Wilco! / Aye-aye, sir!
--spoiler-- so say we all
sadece dizi denilerek aşağılanmaması gereken eserlerden birisi. insanları tanımak için bir uzaylının mutlaka göz atması gereken mükemmel bir rehberdir aynı zamanda.
"ne mutlu ki bana bu dizi izledim" dedirten ve dedirtecek bir dizi. ne kadar sığ bir tabir. bir dizi?? bir diziden, bir televizyon şovundan çok daha fazlasıdır battlestar galactica.
tüm zamanların en güzel dizilerinden biridir.
bu diziye sırf bilimkurgu gözü ile bakmak koca bir enayaliktir.
çünkü bilimkurgu sıfatının arkasında muhteşem bir dünya yatar.
özellikle dram, felsefe öğeleri sizi alır götürür.
insanoğlunun çaresizliği, dallamalığı, ihaneti, yardımlaşması ve daha niceleri.
izlerken çoğu kişi; abi nasıl bilimkurgu lan bu der.
du bi bakayım ucundan der ve bakış o bakış. *
lost ile kıyas edilmiş nadir dizilerden biridir.
zira lost'da ki gibi teoriler, gizemler barındırır.
son cylon, fifth cylon falan diye.
izlerken ulan kim bu, necidir, acaba, nasıl diye hindi gibi düşünürsünüz hep.
harikadır, süperdir kısacası.
özellikle finali çok güzeldi, anlamlı idi.
bi de dizide karakterler vardır ki sormayın gitsin.
kim necidir, nedir belli olmaz.
birisi işte adamım bu dersiniz. ama 2 bölüm sonra küfür edersiniz o adama.
veya tam tersi olur. küfür ettiğiniz karaktere, 2 bölüm sonra taparsınız.
müzikleri ise süperdir.
zaten bear mccreary yapmıştır.
hele bazı sahnelerde öyle bir gaz müzikler girerki viperlarıza atlayıp, fezaya çıkmak istersiniz.
yakın zamanda yapılan yeni bölümleri de ilgi çekmekle birlikte 1970'lerin sonunda çekilen ilk versiyonu kadar cazip olamamış bilim kurgu dizisidir. ilk versiyonunda apollo ve starbuck adlı iki kanka eleman vardı. onların etkisi sonraki versiyonda yakalanamamış maalesef.
--spoiler--
(bkz: dünyayı kurtaran adam) filminin afişinin bir kenarında, o dönemde dizinin popüler olmasından kaynaklı olmalı, galactica yazısı vardır!
--spoiler--
şahsi kanaatimce tüm zamanların en başarılı bilim-kurgu yapımıdır.
bilim-kurgunun dışında; politika, felsefe, din, varoluş gibi kavramları da bir potada eriterek izleyiciye sunarak, tadından yenmez bir yapım halini almıştır.
bu mükemmel dizinin en büyük üstünlüklerinden biri de, sezon geçtikçe kötüleşmeyi bırakın, daha da mükemmelleşmesi ve tadında, cıvıtılmadan bitirilmesidir.
ayrıca, izlememiş olanlara bir tavsiye; bu diziye başlamadan önce, bütün başarılı bilim kurgu yapımlarını izleyip aradan çıkarın. çünkü bu diziyi izledikten sonra, hiçbir bilim kurgu yapımı sizi tatmin etmeyecek, emin olun.
ara ara aklıma gelir...takarım kulaklığımı soundtrack ını dinlerim, dünyaya milyonlaraca ışık yılı uzak mesafelerden bakarım o anda ve tarif edilemez bir huzurla dolarım bir sonun olmadığını bilmekten. evet her şey tekrar tekrar olacaktır başka bir yerde başka bir zamanda...
--spoiler--
3. sezonun 4.bölümünde insanların birçoğunun new caprica'dan galactica'ya alınabilmesiyle arkadasında cevap bekleyen birçok soruyu sormaktan önce derinden bir 'ohh, bari bu oldu' edası yaratmış, rahatlatmış süper dizidir.
--spoiler--
