arzu edilendir. ancak hiçbir şey tek taraflı olmamaktadır.
bu konuda ağzımı açmayayım diyordum; ama yorumlar, tepkiler fena kafamı karıştırdı.
yahu ortada terör eylemleri yapan silahlı bombalı bir örgüt var. bu örgüt türk-kürt demeden toplumda can ve mal kaybına, infiale neden oluyor. silahları ve finansmanı sözde komünist, kürt milliyetçilerinin azılı düşmanı abd tarafından karşılanıyor, türkiye'nin ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişme çabalarının önüne bir engel olarak sürülüyor.
türkiye cumhuriyeti devleti, etnik kökeni ne olursa olsun, türkiye cumhuriyeti nüfus kağıdı taşıyan tüm vatandaşlarına eşit imkanlar gönderiyor. bu terör belası yüzünden hiçbir okumuş etmiş insan doğuya gitmemezlik yapmasın diye zorunlu şark hizmeti koşuyor. bu devlet doğudaki vatandaşları eğitim görsün diye öğretmen gönderiyor, pkk öldürüyor.
bu devlet doğudaki vatandaşlarına sağlık hizmeti götürüyor, doktor yolluyor, pkk öldürüyor. pkk doğuda yoğunlukla yaşayan kürt halkına iyilik mi yapıyor, haklarını mı gözetiyor, yoksa öğretmen doktor bebek ayırdetmeden katledip zarar mı veriyor? aramızda bunu göremeyenler mi var?
hangi barışçıl çözüm? burada yaşlı-bebek ayırmadan sivil halkı öldüren bir örgütten bahsediyoruz, bir siyasi yapılanmadan değil. siyasi yapılanma böyle olmaz. sizin terörist dediğinize biz terörist demek zorunda değiliz diyenler, terör örgütü teriminin "sivillere yönelik düzenli saldırılarda bulunarak infial yaratan gruplaşma" anlamına geldiğini, pkk denilen grubun da bu terimin hakkını vermek için elinden geleni yaptığını görmüyorlar mı?
barışçıl çözüm çığırtkanlığı nedense milletini korumak için tsk'nın düğmeye bastığı sıralarda ayyuka çıkıyor. hangi barışçıl çözüm arkadaşlar? bir devlet var. bu devlet kendisini korumakla yükümlü. bu devlet sivillerini korumakla yükümlü. bu devletin her devlet gibi bu yükümlülüklerini yürütmek üzere hazırda bulunan bir ordusu var. bu ordu, yeri geldiğinde düşmanlara karşı devleti ve milleti müdafaa etmekle yükümlü. bu mu batıyor?
bana etki tepki argümanlarıyla gelmeyin. bu milletin parlamentosunun kapıları, kürt kökenli vatandaşların temsiline hep açık oldu. kürtleri temsil ettiğini iddia eden oluşumlar ne hikmetse pkknın güdümünden bir an olsun çıkamadı. halkın iradesiyle temsile geldik diyenler, bu ülkenin parlamentosunda tutup bu ülkenin bayrağını indirmedi mi? hangi barışçıl çözümden bahsediyoruz burada?
hangi halkların kardeşliği? komünizmin adı türk düşmanlığı mı oldu bu ülkede? etnik ayrımcılıktan yaka silktiğini ifade edenler kadar kürt-türk kelimelerini ağızlarına sakız edenler var mı? bu kıçımın çakma solcuları değil mi "kürtlerle birlikte yaşamayı reddetme hakkı" diye böğüren faşistlere "vay nesi varmış kürtlerin ne demek istiyorsunuz siz" diye ağız köpürtürken "türk kanı pistir" diyen başka bir faşistin arkasından "hepimiz ermeniyiz" diye meydanlarda köşe kapmaca oynayanlar? aradaki 7 farkı bulmak için kutsal kitapları das kapitalden başlarını mı kaldıramıyorlar? pkknın diyarbakır'daki son bombalama olayında hangi etnik gruptan insanlar öldü? belediye başkanlarının "burası pkknın kalesi" diye demeç verip kurtarılmış bölge ilan ettiği diyarbakırdaki saldırıda ölen sivillerin kökeninde hiç mi kürtlük yoktu, hiç mi türklük yoktu? halkların kardeşliğini üstü kapalı savunduklarınız düşünmüyorsa siz hiç zahmet edip de kaleminizi, klavyenizi aşındırmayın beyler.
her ülke kendi toprak bütünlüğünü savunmak zorundadır. sözlük başında vatan kurtarmaya çalışanlar uğraşmakta oldukları küçük hesaplardan kafalarını kaldırıp tarihe bakarlarsa, kuzey ırakta bu ülkenin toprak bütünlüğüne karşı dönen dolapları algılayabileceklerdir. bunun için tarih boyunca özellikle yunanistan ile olan ilişkilerde ingilterenin garantörlüğünde girişilen özerklik politikalarının, vali atamalarının, katakulliye getirilmiş referandumlu alicengiz oyunlarının sayısına bakmaları yeterlidir. bunun için marksist-leninist ideolojiyle yola çıkıp meclisteki militanlarının provokasyon eylemlerinde das kapital dışında başka bir kutsal ilan edilmiş kitap (ki kuran oluyor bu) sallayıp cihat çağrısı yapan örgütün çizdiği haritalara bakmak yeterlidir.
barış başka bir şeydir, sivil öldürmek başka bir şeydir, enayilik başka bir şeydir.
ortada türkiye cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne karşı, düşmanlarca sürdürülen bir tehdit vardır ve bu ülkenin, bu ülkeyi savunmakla yükümlü ordusu, üzerine düşeni yapmaktadır.
kimse kusura bakmasın; ama barış bu şartlar altında olmaz. 24 senelik bir soğuk savaştan bahsediyoruz. bu soğuk savaşta ülkenin ordusu hiç bu kadar ciddi bir operasyona girişmemiştir. bunun yerine sosyal hamleler uygulanmış, devlet bu bölgelere öğretmen yollamış, doktor yollamış, iş adamı yollamış, bir şekilde nüfus cüzdanını taşıyan vatandaşlarına hizmet göndermeye çalışmış; ancak şimdi bu devleti barış düşmanı ilan edenler köy basıp öğretmen, doktor, iş adamı, yaşlı, bebek katletmeye devam etmişlerdir. dağdaki kocaya, enişteye destek vermek için meydanlarda miting düzenleyenler, şehirde araba kundaklayıp, meydanlara bomba koyarak hala sivil halkı can ve mal kaybına uğratanları barış elçisi mi zannetmekteler? barışı ağzına alanların ağzı temiz olsun.
bugün halkların kardeşliğini, barışçıl çözümleri diline dolayan, pkk ile de açık bir bağlantısı görünmeyen devrimci partilerin başa geçtiği bir türkiye hayal ettiğimizde devrim karşıtlarına ya da karşı devrimcilere, ülkücü, türkçü tabir edilen kimisi milliyetçi, kimisi faşist gruplara karşı herhangi bir operasyon ya da kolluk kuvvetlerince yürütülecek sindirme, katletme vesair politikaların uygulanmayacağına hangi sözlük devrimcisi garanti verebiliyor? bugün eleştirdiklerini yarın kendilerini korumak için yapmayacaklarına kim inanıyor? bunların örneklerini komşu ülkelerde benzer yönetimlerde görmedik mi? aradaki 7 farkı görebilmek için roj tvlerden, dtp mitinglerinden, hpg sitesinden, fırat haber ajansından başlarını mı kaldıramıyorlar?
bu ülke, asala belasına yıllarını, paralarını kaybetti. bu kayıplar ekonomide, bilimde, teknolojide kalkınma olarak değerlendirilebilirdi. ne zaman ki asalanın kökü kurutuldu, asala terörü sorunundan sıyrıldı. bugün aynı şey pkk için de geçerlidir. amerikancı darbenin devamında amerikan köpeği iktidarın "dağdaki üç beş çapulcu" diye kılını kıpırdatmadığı örgüt, 20 küsur senedir bu ülkenin bebeklerini, doktorlarını, öğretmenlerini, köylülerini, sivil halkını katletmektedir.
barış bu koşullar altında olmaz. pkk, türkiye'den toprak kapma sevdasını, var olduğu sürece kaybetmeyecektir. yoksa, amacını yitirir. ne zaman ki terörün kökü kazınır, yılanın başı ezilir, o vakit türkiye cumhuriyeti parlamentosunda, türkiye cumhuriyeti nüfus kağıdını taşıyan kürt vatandaşlar, harita sevdalısı terörist grupların güdümüne girmeksizin, barış içinde kendilerini temsil ederler.