barış diyenin ortaya somut bir şey koyamadan bölücülere oyuncak olduğunda ona karşı alınan tavır. barış olması için önce karşı tarafında barış istemesi gerekir yabancı devletlerin gazıyla sürekli olarak yeni bir devlet kurma hayali ile kendi vatandaşlarını katleden insanlara nasıl davranılabilir önce bunun açıklaması yapılmalı ona göre barış denmeli.
somut adımlar atılmadığı takdirde, salt barış diyenlere kanılmayıp, onları sallamama eylemidir. elbette birşeyler yapılıyorsa kimse kalkıp barış diye haykıran birisine kötü gözle bakmaz. zira iki taraf ortak bir noktada uzlaşamadığı takdirde maalesef ki barış olmayacaktır.
Bu durum; insanların zihninde, "barış" idesini, ütopik-romantik bir düzlemde tutma fikri olarak, devletin ideolojik aygıtlardan en sonuç getirecek şekilde faydalanabilmiş olduğunun göstergesi olup; kişilerin, diğerlerinden "saldırgan tavır takınma" beklentisi içinde olduklarının da en somut kanıtıdır.
barış istemenin sadece temennide kaldığı hala somut bir şey söylenemediğinde ve ülkede kendini savunma refleksi varken bu durum değişmez. bazı şeyler için zaman gerekli barış bunlar içinde en zor olanı. kimse durduk yerde savaş istemez size saldıran bir güç varken önce kendinizi savunursunuz bu savaş istendiğini değil güvenlik istendiğini gösterir. birde karşıdaki düşman çocukları bile katleden teröristlerse barış istemek içen mantıklı bir çözüm sunmak gerekir.
barış söylemine sahip olanın her zaman kurulu düzene çomak sokan taraf olması nedeniyle, ön yargılara ( kökü dışarıda vb.) yaftalarına maruz kalacağı durum.
ön yargılar iki türlü kırılabilir.
Birincisi bireysel ikna ile. Bunda öncelikle şart, karşı tarafın duymaya değil dinlemeye açık olması lazım. Ender rastlanır.
ikincis tarihsel ikna. Tarafların toplumsal konumlarını zor yoluyla karşı tarafı betaraf etmesi demektir. Çoğu kez rastlanır.
Sözlük birinci ikna türünün alanır.
Bu yolu (bende dahil) benimsemeyenler için ikinci yol zaten hayat tarafından hali hazırda işletilmektedir.