günümüz türkiye'sinde barış diyene doğrudan önyargılı yaklaşıp bunun ilerisine gdip provakatörlükle bile suçlanma durumudur.
Ülkemin eğitim sistemi başta olmak üzere gündelik yaşamda öğretilen barış, düşman yok edilince gerçekleşecek şey olarak tanımlandığı için, barışı isteyen de genelde savaş halini durdurmak istemeye eş değer olduğu için, barış isteyene doğrudan düşman ilan edilip, yok edilecekler sınıfı içine dahil edilir.
Burada kast edilen düşman, ülkeyi işgal etmiş yabancı değil, bizzat o ülke içinde yaşayan kişilerdir.
Barışı isteyenlere karşı siz savaşmak mı istiyorsunuz?
barış diyenin ortaya somut bir şey koyamadan bölücülere oyuncak olduğunda ona karşı alınan tavır. barış olması için önce karşı tarafında barış istemesi gerekir yabancı devletlerin gazıyla sürekli olarak yeni bir devlet kurma hayali ile kendi vatandaşlarını katleden insanlara nasıl davranılabilir önce bunun açıklaması yapılmalı ona göre barış denmeli.
somut adımlar atılmadığı takdirde, salt barış diyenlere kanılmayıp, onları sallamama eylemidir. elbette birşeyler yapılıyorsa kimse kalkıp barış diye haykıran birisine kötü gözle bakmaz. zira iki taraf ortak bir noktada uzlaşamadığı takdirde maalesef ki barış olmayacaktır.
barış söylemine sahip olanın her zaman kurulu düzene çomak sokan taraf olması nedeniyle, ön yargılara ( kökü dışarıda vb.) yaftalarına maruz kalacağı durum.
ön yargılar iki türlü kırılabilir.
Birincisi bireysel ikna ile. Bunda öncelikle şart, karşı tarafın duymaya değil dinlemeye açık olması lazım. Ender rastlanır.
ikincis tarihsel ikna. Tarafların toplumsal konumlarını zor yoluyla karşı tarafı betaraf etmesi demektir. Çoğu kez rastlanır.
Sözlük birinci ikna türünün alanır.
Bu yolu (bende dahil) benimsemeyenler için ikinci yol zaten hayat tarafından hali hazırda işletilmektedir.
Bu durum; insanların zihninde, "barış" idesini, ütopik-romantik bir düzlemde tutma fikri olarak, devletin ideolojik aygıtlardan en sonuç getirecek şekilde faydalanabilmiş olduğunun göstergesi olup; kişilerin, diğerlerinden "saldırgan tavır takınma" beklentisi içinde olduklarının da en somut kanıtıdır.
barış derken, "siz kendi kendinize barış yapın, ben güç toplayıp geliyorum" u kastediyorsa kimse kusura bakmasın ben yalnız o adama değil sülalesine kötü gözle bakarım.
sözlük formatına uyması açısından: *
sadece teoride mümkünatı olan parlak laflar etmenin ülkeyi kurtarmayacağı kesin olan bi döneme girilmişken ,insanların içleri kan ağlayıp agresyonla doluyken birilerinin kalkıp da "barış olsun ama unutalım herşeyi" demesi sonucu verilen haklı tepkidir..
önyargı olarak barış isteyene, "barıştan kastın nedir" sorusunu sormaya gerek dahi duymadan, barış isteyenin talepleri yerine, kendi algıladıklarını, doğal olarak da çarpıtarak, barış talebi sanma durumudur.
Ayrıca barışın, barışa önyargısı olanlardan talep edildiğini kim söyledi ki?
barış diyenlere kötü gözle bakandan barışı istemek, barışı isteyenin haksız ve yersiz biçimde kendisini değersizleştirmesi olacaktır. Ki sırf barış adına bu kabul edilebilir bir durum olamaz.
barış ancak ve ancak barışı isteyenlerle olur. Bunun doğal sonucu da, savaş da savaşı istiyenlerle.
Sonucu ise sözlük değil yaşam belirler. Sözlük sadece bu noktada yazarların hangi tarafta olduklarını dilleri, düşünceleri, kelimeleri yettiği oranda gerekçeleri ile birlikte sunabildikleri ender alanlardan birisidir sadece.
son barışcılar çanakkalede ve izmirde ve denize döküldü .. unutmamak gerek amerikada barış için girdi ırak vietmam v.s yerlere..
(bkz: içimizdeki barışçılar)
barış istemenin sadece temennide kaldığı hala somut bir şey söylenemediğinde ve ülkede kendini savunma refleksi varken bu durum değişmez. bazı şeyler için zaman gerekli barış bunlar içinde en zor olanı. kimse durduk yerde savaş istemez size saldıran bir güç varken önce kendinizi savunursunuz bu savaş istendiğini değil güvenlik istendiğini gösterir. birde karşıdaki düşman çocukları bile katleden teröristlerse barış istemek içen mantıklı bir çözüm sunmak gerekir.
Savaşı seviyor olmak ya da savaştan nemalanıyor olmak sonucu söylenen bir sözdür.Atıyorum petrol çıkan bir kuyunuz vardır evinizin bahçesinde, e barış ortamında bu petrolün fiyatı artmaz ki! savaş olsun ki kar edesiniz.Nemalanın siz de başkaları da .
Ya da psikolojik sorunlarınız vardır, savaşı sadece seviyorsunuzdur, romantiksinizdir (!) o durum da sadece savaşı sevdiğinizden barış diyen insana kötü gözle bakarsınız.
Ne sonuca vardık, demek ki barış diyene kötü gözle bakmamız için savaştan kişisel çıkarlarımızın olması lazımmış.
ülkede sorunları hep barış çığırtkanlığı yapanların çıkardığı düşünülürse çok da normal olan bir eylem.aklı işinde,gücünde ve evinde olan bir insanın ağzından bu kelimeyi duymazsın. çünkü onun böyle bir sorunu yoktur, barışı yaşıyordur zaten.ama öbür tarafta bulduğu her fırsatta barış lafını ağzına sakız yapanlar bilinki ortalığı karıştırmaya çalışan kişilerdir.1 mayısta sözüm ona barış istedikleri için meydanda çiçeklere sopayla vuranlar, barış için dağlara çıkıp cana kıyanlar buna örnek değil midir? gel de kötü gözle bakma.