--spoiler--
jiletçi - şimdi orda bi saha varmış. tam böyle saha gibi degilde yani top mop oynanabiliyor. kalaler malaleler falan filan. ama şey ehm böyle çizgi mizgi yerler saha gibi yani. bizde maç yapalım dedik ondan sonra arkadaşlarla hep beraber sahaya girdik.
--spoiler--
kötü roldekilerin çok iyi oynadığı bir filmdir.hani insan isteer istemez iyiler kazansın der ya bunda öyle değil işte.nejat işler de bu filmde son kuşağın en iyi erkek oyuncularından biri olduğunu göstermiştir.en çok güldüğüm sahne sahada maç yaparlarken hakan boyavın gol attıktan sonraki gol sevinciydi.
bir kere izlediğim ve o günden sonra adını duyunca bile tüylerimi diken diken eden bir film. ama bunun sebebi filmi çok beğenmemden falan değil, filmin etkisinden 4yıl sonra bile kurtulamamış olmam. gerçek bir olayın beyaz perdeye aktarımıdır barda filmi. oyuncular rollerini gerçekten hakkını vererek yapmışlardır bu filmde. öyle ki nejat işler i bu filmdeki o rolüyle özdeşleştirdim ve ne zaman nejat işler ismini duysam bu filmdeki rolu geliyor aklıma.
barda filmi harika bir filmdi. izledim abi zaten nejat işler hastasıyım adam biliyor işini gerçek hayatında ki kopukluğu8 filmde birebir. tabi o kadar kopuk değil ama adam on numara baba. film de on numara o film ile aklıma kötü şeyler girdi. kötü derken ergen şeyler.
defalarca izlenebilmiş, nejat işler' in performansının başarılı bulunduğu, hikayesini yaşanmış bir olaydan alan filmdir.
olay ankara' da şapka bardan eve gelindikten sonra yaşansa da filmde olay yeri bardır.
not: film izlenirken yakınlarda babaanne veya anneanne benzeri bir yakın bulundurulmaması tavsiye olunur. filmde edilen küfürleri duyması bile kendisini, sizin müthiş terbiyesizlikle örülmüş bir film izlediğinize inandırmasına yetmektedir.
not 2: filmde geçen tgg ( tekrar gözden geçirmek) olayı, tekrar gözden geçirilesidir. gerçeklik payının yüksek oranda mevcut olduğu düşünülmektedir.
not 3: müzikler de filme yakışmış, farklı bir havaya büründürmüştür kendisini.
gerçek bir yaşam öyküsünün senaryolanmış hali. ama serdar akar burda saf ve somut bir şekilde gerçekten o insanların yaşadıkları biçimde beyaz perdeye yansıtmalıydı diye düşünüyorum.
bırak barı, sokağı adamların kendi evlerinde bile, hane tecavüzünden çok insanlara işkence edecek derecede ezikleştiğini, bilinç altı yaptığını, olaya şahit olanların kuyruklarını nasıl götüne kıstırıp polise haber vermeyişini anlatacaktı. herkes şunu diyecekti o zaman; 'lan harbiden biz bu adamları içimizde barıdırıyoruz. biz bu adamları hor görüyoruz, aşağılıyoruz. biz şikayetten kaçıyoruz. bu adamlar, evlerimize girecek cesareti bulabiliyor ve yine bu adamlar, kıytırı boktan bir af ile sokağa bırakılıyor'
işte o zaman film; günümüzün gerçeklerini çarpıcı halde dile getirecekti. işte asıl o zaman filmin vuruculuğu artacaktı. sadece kadınların tecavüze uğramadığını görecekti erkeklerimiz. işte vurucu nokta tam da o nokta olacaktı. pisliklerin bir değil bin olduğunun bir kez daha altını çizecekti. evet psikolojik etkisi kat kat fazla olacaktı ama en azından şunu dediğimiz zaman 'cuk' oturacaktı bu filme. 'yaşanmış bir olay biliyor musun?'
--spoiler--
neyse filme geçiyorum; orda kötülerin arasında bir iyi var. evet evet hatırladığınız kısa boylu. hani kaçmalarına yardım eden. işte kimileri ona hayır o ölmemeliydi, o suçsuz, o yardımcı oldu diyenler var. aslında en büyük suçlu o gerizekalı, pigme. hem aklı başında, alkol almadı, hap atmadı, millete yardım etti. bir de yumurta almaya gönderdiler. bu andaval orda nejat işler'i engelleyeceğine en azından elindeki şansı kullanabilirdi. diyeceksiniz ki; ulan mal! adam zaten vicdan azabından astı kendini, o zaman filmin hiçbir esprisi kalmazdı. olabilir. gerçekçi bakıyorum olaylara.
hakan boyav neydi öyle yahu. tiksindim resmen. üstad diye bu adama denir işte. zaten tiyatro ile ilgilenenler anlayacaktır ne demek istediğimi, adamın gerçekten çok zengin bir suratı var. yetenekle birleşince böyle psikopatın en psikopatı çıkıyor ortaya.
hakan boyav dışında tüm kötüler rol yapma açısından iyiydi ama hakan boyav kadar değildi. nejat işler bile bana soğuk geldi. evet o da rolünün üstesinden geldi ama beni etkileyen hakan boyav oldu. oyuncular bizdendi aslında ya. birisi üst komşumdu, diğeri birlikte film izlediğim arkadaşım, diğeri sınıf arkadaşım, birisi çocukluk arkadaşımdı. onları izlerken bir yandan göz yaşı döktüm ben, bir yandan ciğerim sızladı. burak altay'ın öldürülmesine çok üzüldüm, o benim çocukluk aşkım be! asmalı konaktan bu yana hep sevdim ben o çirkinciği* çok konuştum. uzun oldu.
edit; 2007 yılında izledim bu filmi. arkadaşlarımızla birlikte. film sonrası bir beş dakika düşünce halindeydik. kimse kimseyle konuşamadı. sessizliği kimse bozmadan oturdu öyle. film müziği bitti ve kendimize geldik. bir de; o güvenlik var ya o güvenlik. uyuyan hani, hah işte o güvenliğin allah da belasını versin. filmin sonuna öyle bir ayrıntı verilir mi arkadaş? şoka girmiştik. oha bee uyuyormuş hayvan heriiff!
--spoiler--
iğrenç bir film. daha doğrusu film güzelde gösterilen şeyler iğrenç. oyunculuklar on numara. psikopat rolü nejat işlere nasıl bu kadar yakışıyor anlamıyorum. adamı yolda görsem saklanacak delik ararım o derece.
yaşanmış bir olaydan esinlenerek gerçekleştiren bir filmdir . olay ankarada bir barda geçmektedir. yaşanan olaylar çok iğrenç ama yinede güzel filmdir.
dehşet verici bir filmdi , filmde geçen küfürler hala günlük hayatın vazgeçilmez küfürleridirler . selim : bunlarda çük ne gezer ? bunlarda bamya var bam yaaaa.
nejat işlerin oyunculuğuyla favorilerim arasına giren film. tamam filmde anlatılanlar güzel şeyler değil ama filmin en sonunda gösterilen sahnede nejat işler ayranı içerken saat kaç diye sorup taşak geçercesine yola devam etmeleri, insana insan gibi davranmazsan, insanlıktan çıktığı için başka yollarla alır hakkını dedirtti bana. hak olmasada bu. istenilen doğru, yöntem yanlış sadece.
-katılacaksın tura, hem gemiye bineceksin hem bunlara, gezeceksin koy koy dediği anda hala gülerim.
-tgg ne lan muhabbeti çevirdikleri sırada hayatın tarifesi dediği andada nejat işler, filmi özetlemiştir.
filmi biraz önce izledim, taze taze yorumlarımı da aktarayım:
türk filmi olduğu için bu kadar geç izledim. o da bir arkadaşımın ısrarıyla. biraz ön yargılıydım türk filmlerine, o bakımdan. bu filmi izlemeden önce requiem for a dream ı yedinci kez izledim. onun üzerine iyi gitti diyebilirim. gayet akıcı bir film. ancak diyaloglar vasat geldi bana. bir gemide değil. vay amına koyim, demek için izleyin.
edit: eksileyen vatandaş kim ise özel mesaj atsın, konuşalım.
gore sinaması açısından baktığımızda yandan çarklı ve çok zayıf olan bir film nejat işler döktürmüştür o ayrı. birde paranoyak olmasını sağlıyor insanın ama bir sürü mantık hatası doluydu.
birincisi bar ortamında gençlerin eğlenirken kendi aralarında ne kadar saçma konuştuklarını ve ne denli basit şeyleri problem ettiğinden yakınıp durdum. sonra kendime aynısını sordum bizde yanımızda hatunlar varken bu denli sivrilmeye çalışıp maymunluk yapıyormuyuz diye? kısacası soğudum öyle ortamlardan yani tamam saçmalanır herşeyi unutmak için ama bunu dinleyen ve aynılarını yapan insanlar var mı? varsa eğer cidden akıllarından şüphe ederim bir de saçmalayan erkeklere tav olanlar kızlar varmış filmde onu gördüm 24 saat boyunca saçmaladığım ve çocuklaştığım anlar olur bazen siktir olup gitmek isterim ama ben öyle bir şeye denk gelmedim.
ikincisi kötü adamların şeker kamışı sopayı nerede ve ne zaman bulduklarını hep merak ederim. bar ortamında küçük çocukların bodyguardlık yaptığınıda görmüş olduk. hatta olaylar başlamadan önce barmen en son ufak bir velede çık sen ben kapatırım mekanı demişti.
üçüncüsü aynı bar sahnesini kabadayı filminde görmüştüm. bar basmak ve çıkmak o kadar kolay değil arkan sağlam ve meczup olmadıkça. işin bu noktasında kabadayı filmindeki devran karakteri ile barda filmindeki selim karakteri karşılaştırıldığında yine mantık hatası bulunan film. çünkü selim karakteri her ne kadar psikopat olsada düşünebilen bir karakter sonuçta yani filmde yansıtılan bu çetenin beyni gibi duruyor. devran karakterine gelelim arkası sağlam ve gözü kara ve istediğini almak için düşünmeyen bir karakter. kısacası devran daha bir manyak selim yani. bu mantıktan yola çıkarsak selim'in bir ara arkadaşlarına dur diyeceğini düşünmedim değil hani adamlar yapmak istedikleri her şeyi yapıyor selim topluyordu arkalarını.
dördüncüsü gore film yapmak ve gerçek hayatta uygulanacağını düşünmek bu kadar basit değil işe sanatsal açıdan baktığınızda bir sürü tiksinti yüzünün gösterilmesi gerekir. türkiye şartlarında buda mümkün değildir. yani ben gore sinemasını severim arşivimde vardır bazen izleyemem midem kaldırmaz ama arşivlerim mutlaka. film bu açıdan bakıldığında sınıfta kalmış arşivlik bir film değil kalbur üstü çekilmiş gibi izlenim bırakıyor üstünüzde.
beşincisi film o kadar ciddiyetle çekiliyor ki sıfır hata olması lazım gerekir böyle filmlerde. en azından yabancı gore sinemasına baktığınızda onları bu kadar özel kılanın baştan saçma film olduğu söylenmesi ve o mantıkla izlemenizdir yada işi ciddiyetle yaptıkları için izlenir ve etrafta övülüp durulur böyle filmler. ama filmde ciddiyet yok olaylar öyle saçma kurgulanmış ki ulan yeter artık diyorsun filmde sürekli tecavüz ve dayak var başka şeyler göster battı balık yan gider daha ileriye git diyorsun içinden. kötüleri dahada kötü görmek istiyorsun çünkü sen aynı durumda olsan daha kötü olursun bunun sebebide filmde kurgulanan olaylar o kadar basit şeyler değil. ama şöyle bir acı gerçek var ki gore sineması açısından baktığımızda türkiye'de çekilen bu yapımlar tecavüzden öteye gidemez.
ben böyle filmlere hiç hasiktir tepkisi veremiyorum artık. teksas katliamının gerçek bir hikaye olduğunu öğrendikten sonra bu film o kadar normal geliyor ki insana sadece yukarıda yaptığım gibi film boyunca mantık hatalarına takılıyorsunuz. ayrıca varoş semtinin çocuklarıyla entel takım arasındaki muhabbete hiç girmiyorum her iki tarafta bol bol iğrenç gösterilmiş bol bol haklıda çıkarılmış kendi çaplarında bu açıdan film oldukça zorlama yapılmış kendini freud sanan entel dantel adamlar görmedim açıkçası. filmde ki entel diye gösterilen tipten entel adam bile nefret eder yani tamam dünya bir yerlerinde değil yaşıyorsun ama nereye kadar? en piç adam bile sorumluluk alıyor hayatındaki belli bir noktadan sonra ve kafasına dank ediyor. kısacası filmdeki karakterler çok saçmaydı ne entel enteldi ne varoş varoştu. uyuşturucu alacak parası olduktan sonra adam üstüne bir şeyler alır bara girmeyide sorun etmez böyle sınıf farklılıklarıda ortaya çıkmaz ya. filmi yalan yapar tezini çürütürüm böylece.