bu şiirdeki generalin; ırak'ta, iran sınırında, suriye sınırında, güney kore üslerinde ve kim bilir saldırmayı düşündüğü nerelerde gözüne kaçan kum tanesinin adıdır ''obama''.
çizgiyi aşıp martin luther king jr.'lığa oynarsa; ''ne işim var lan vietnamda'' diyen jfk'le aynı kaderi paylaşır. dünya 60'ların dünyası değil, yutturmaları zor olur ama 400 metrelik 2 binayı gözümüzün önünde yok edebilen beşgen* binanın sihirbaz çocukları bir yolunu bulur.
ama sadece kendinden beklenileni yapsa bile, görev süresince yüzbinlerce insanın hayatı -şimdilik-kurtulmuş veya ölümü ertelenmiş demektir.
tarih 28 ağustos 1963. martin luther king in "ı have a dream" konuşmasını yaptığı gün. yani tam 45 yıl önce.
zenci değil melez zaten, türkiye ye şöle dedi böle dedi, aslında o bir piyon, yükselen zenci popülaritesinin devamı için, insanları birkaç yıl uyutmak için seçilmiş biri vs. tartışmalara girmeyecem hacı. insanlık için, bir ırk için inanmanın, başarmanın ne demek olduğunu tüyleri diken diken eden bir şekilde yüzümüze çarpan adam. kendisinin de söylediği gibi, geçmişte oy kullanma hakkı olmayan bir ırkın yüzde 96 desteğiyle ve oylarıyla başkan olması, bir rüyanın gerçek olduğunu kanıtladı artık.
ihsan bal'a göre obama döneminde, bush dönemindeki abd'nin izlemiş olduğu güç politikası sona ererek yerine karşılıklı bağımlılık ve işbirliği geçecektir. bu bağlamda türkiye'nin abd politikasını çok iyi izlemesi ve çözümlemesi gerektiğini de söylemektedir. her şey daha iyi bir amerika için.*
"if there is anyone out there who still doubts that america is a place where all things are possible, who still wonders if the dream of our founders is alive in our time, who still questions the power of our democracy, tonight is your answer.
eğer oralarda bir yerde hâlâ amerika'nın her şeyin mümkün olduğundan şüphe eden, kurucularımızın hayallerinin bugün bile hâlâ canlı olup olmadığını merak eden, demokrasimizin gücünü hâlâ sorgulayan birileri varsa, bu gece sizin (onlara) cevabınızdır.
bu, okulların ve kiliselerin çevresindeki uzanan bu ulusun hiç görmediği sayıdaki kuyruklar tarafından, çoğu hayatında ilk defa olmak üzere üç ya da dört saat beklemiş insanlar tarafından sırf bu kez bir şeylerin farklı olması gerektiğine, sesleri bu farklılığın kendisi olabileceğine inandıkları için verilen bir cevaptı.
bu "biz asla sadece bireylerin beraberliği veya kırmızı devletlerin ve mavi devletlerin beraberliği olmadık" mesajı gönderen genç ve yaşlı, zengin ve yoksul, demokrat ve cumhuriyetçi, siyah, beyaz, hispanik, asyalı, yerli amerikalı, eşcinsel, heteroseksüel, sakat ve sakat olmayan amerikalıların dünyaya verdiği bir cevaptı.
"we are, and always will be, the united states of america.
biz şimdi ve gelecekte daima amerika birleşik devletleri'yiz.
bu çok uzun zamandır ve oldukça fazla insan tarafından başarabileceklerimiz konusunda güvensiz ve korkulu ve şüpheci olduğu söylenen insanların ellerini tarihin kapı koluna atıp onu daha iyi bir gün umuduyla bir kez daha çevirmesiyle verilen bir cevap.
senatör mccain bu mücadelede uzunca ve zorlu bir mücadele verdi. ve sevdiği ülkesi için daha daha da uzun ve zorlu bir savaş vermişti. o amerika için kendinden bizim yanına bile yanaşamayacağımız büyüklükte feragatta bulundu. bu cesur ve kendini sakınmaz lider sayesinde bugün böyle daha iyi bir haldeyiz.
onu kutluyorum, vali (sarah) palin'i beraber ulaştıkları bütün başarılardan dolayı kutluyorum. ve bu ülkenin hedeflerine ulaşabilmesi için onlarla beraber çalışmaya can atıyorum.
(...)(teşekkür bölümü)
"but above all, i will never forget who this victory truly belongs to. it belongs to you. it belongs to you.
fakat her şeyin ötesinde, bu başarının asıl sahiplerini unutmayacağım. o size ait. o size ait.
"i was never the likeliest candidate for this office.
bu işe fazla para ve çok sayıda bağışla başlamadık
"our campaign was not hatched in the halls of washington. it began in the backyards of des moines and the living rooms of concord and the front porches of charleston.
kampanyamız washington'un büyük salonlarında doğmadı. des moines'in* arka bahçelerinde, concord'un oturma odalarında ve charleston'un ön verandalarında başladı.
"it was built by working men and women who dug into what little savings they had to give 5 and 10 and 20 to the cause.
mücadelemiz çalışan erkek ve kadınların biriktirdiklerinden mücadelemiz için verdiği 5 ve 10 ve 20 dolarlarla inşa edildi.
gücünü, nesillerinin ilgisizlik mitini reddeden, evlerini ve ailelerini daha az uyku ve daha az ücret öneren işler için geride bırakan genç insanlarla büyüttü.
"it drew strength from the not-so-young people who braved the bitter cold and scorching heat to knock on doors of perfect strangers, and from the millions of americans who volunteered and organised and proved that more than two centuries later a government of the people, by the people, and for the people has not perished from the earth.
o, kara kışı ve cehennem sıcağını yenerek tamamıyla yabancı kapıları çalan çok da genç olmayan insanlardan ve gönüllü olan ve örgütlenen ve iki yüzyıldan fazla bir sürenin ardından halktan, halk tarafından ve halk için olan bir hükümetin yeryüzünden silinmediğini ispatlayan milyonlarca amerikalıdan gücünü devşirdi.
ve biliyorum bunu sadece bir seçim kazanmak için yapmadınız. ve biliyorum bunu benim için yapmadınız.
"you did it because you understand the enormity of the task that lies ahead. for even as we celebrate tonight, we know the challenges that tomorrow will bring are the greatest of our lifetime - two wars, a planet in peril, the worst financial crisis in a century.
bunu yaptınız çünkü karşımızda uzanan işlerin devasalığını anladınız. kutlama yaptığımız bu gecede bile, yarının bize getireceği zorlukların hayatımızdakilerin en büyükleri olduğunu biliyoruz - iki savaş, sefalet içinde bir gezegen, bu yüzyıldaki en büyük ekonomik kriz.
"even as we stand here tonight, we know there are brave americans waking up in the deserts of iraq and the mountains of afghanistan to risk their lives for us.
bu gece burada dururken bile biliyoruz ki ırak'ın çöllerinde ve afganistan'ın dağlarında hayatlarını bizim için riske atan cesur amerikalılar olduğunu biliyoruz.
çocukları uykuya daldıktan sonra ayakta kalıp mortgage'ı nasıl halledebileceklerini veya hastane masraflarını nasıl ödeyeceklerini veya çocuklarının üniversite masraflarını karşılamak için nasıl yeterince biriktirebileceklerini düşünen anne ve babalar var.
toplanacak yeni bir enerji, yaratılacak yeni işler, inşa edilecek yeni okullar, karşılaşılacak tehditler, tamir edilecek birliktelikler var.
"the road ahead will be long. our climb will be steep. we may not get there in one year or even in one term. but, america, i have never been more hopeful than i am tonight that we will get there.
önümüzdeki yol uzun olacak. tırmanışımız dik olacak, oraya bir yılda ya da bir dönemde varamayabiliriz. fakat amerika, buraya mutlaka ulaşacağımız konusunda asla bu geceki kadar umutvar olmamıştım.
geriye dönüşler ve yanlış başlangıçlar olacak. aldığım her karara ya da yaptığım her yasaya katılmayacak çok kişi olacak. we biliyoruz ki devlet her sorunu çözemez.
fakat yüzleşeceğimiz sorunlarla ilgili olarak size karşı hep dürüst olacağım. sizi dinleyeceğim, özellikle uyuşmadığımız zamanlarda. ve her şeyin ötesinde, bu ulusu yeniden inşa ederken katılmanızı isteyeceğim, 221 yıldır amerika'da yapıldığı şekilde - blok blok, tuğla tuğla, nasırlı elden nasırlı ele.
"what began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night.
21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan bu sonbahar gecesi sonlanamaz.
"this victory alone is not the change we seek. it is only the chance for us to make that change. and that cannot happen if we go back to the way things were.
bu başarı tek başına aradığımız değişim değil. bu sadece bu değişimi gerçekleştirmek için elde ettiğimiz bir şans. ve eğer her şeyi eski şekliyle sürdürürsek bu gerçekleşemez.
sizsiz, yeni bir mücadele ruhu olmadan, yeni bir feda etme ruhu olmadan gerçekleşemez.
"so let us summon a new spirit of patriotism, of responsibility, where each of us resolves to pitch in and work harder and look after not only ourselves but each other.
öyleyse parçası olacağımız, daha çok çalışacağımız ve sadece kendimize değil birbirimize de bakacağımız yeni bir vatanseverlik, sorumluluk ruhu şekillendirelim.
bu ülkede biz tek bir ulus ve tek bir halk olarak düşer ya da çıkarız. uzun süredir siyasetimizi zehirlemiş partizanlığa ve küçüklüğe ve hamlığa düşme konusundaki arzuya direnelim.
şunu hatırlayalım ki beyaz saray'a kendine güven ve bireysel özgürlük ve ulusal bütünlük değerleri üzerine kurulmuş cumhuriyetçi parti'nin bayrağını ilk kez taşıyan bu devletten bir adamdı.
"those are values that we all share. and while the democratic party has won a great victory tonight, we do so with a measure of humility and determination to heal the divides that have held back our progress.
bunlar hepimizin paylaştığı değerlerdir. ve demokratik parti büyük bir başarı kazanmış olsa da, bunu ağırbaşlılıkla ve ardımızda bıraktığımız gelişimimizi sınırlayan uyuşmazlıklarımızı gidererek yapıyoruz.
"as lincoln said to a nation far more divided than ours, we are not enemies but friends. though passion may have strained, it must not break our bonds of affection.
lincoln'ün bizimkinden çok daha bölünmüş bir ulusa söylediği gibi, düşman değil dostuz. tutkumuz yükselse de, bu sevgi bağlarımızı koparmamalıdır.
"and to those americans whose support i have yet to earn, i may not have won your vote tonight, but i hear your voices. i need your help. and i will be your president, too.
desteğini henüz kazanamadığım amerikalılara gelince, bu gece oyunuzu kazanamamış olabilirim, fakat seslerinizi duyuyorum. yardımınıza gereksinim duyuyorum. ve ben sizin de başkanınız olacağım.
"and to all those watching tonight from beyond our shores, from parliaments and palaces, to those who are huddled around radios in the forgotten corners of the world, our stories are singular, but our destiny is shared, and a new dawn of american leadership is at hand.
ve bu gece kıyılarımızın ötesinden, parlamentolardan ve saraylardan bizi izleyenlere, dünyanın unutulmuş köşelerinde radyolarının başında toplananlarlara, hikâyelerimiz benzersiz, fakar kaderimiz ortak, ve amerika'nın liderliği için yeni bir ufuk ellerimizde.
dünyayı ayıranlara, ayıranlara: sizi yeneceğiz. barış ve güvenlik arayanlara: sizi destekliyoruz. ve amerika'nın meşâlelerinin hâlâ eskisi kadar parlak yanıp yanmadığını merak edenlere: bu gece şunu bir kez daha gösterdik ki ülkemizin gerçek gücü silahlarımızın kudretinden ya da servetimizin büyüklüğünden değil, demokrasi, özgürlük, imkân ve tükenmeyen bir umut gibi ideallerimizin süreğen gücünden gelmektedir.
bu amerika'nın gerçek dehasıdır: amerika'nın değişebilir olduğu... birliğimiz mükemmelleştirilebilir. şu ana kadar başardıklarımız yarın başarabileceklerimiz ya da başarmak zorunda olduklarımız konusunda bize umut veriyor.
bu seçim, sonraki nesillere anlatılacak birçok ilk ve pekçok öykü içerdi. fakat bu gece aklımda olan bir tanesi oyunu atlanta'da kullanmış bir kadınla ilgili. bu seçimde sesleri duyulsun diye sıraya giren milyonlarla birçok benzerliği olan bu kadının bir ayrıcalığı var: ann nixon cooper 106 yaşında.
kölelikten sonraki ilk nesilde doğdu; yollarda arabaların veya göklerde uçakların olmadığı bir zaman; onun gibi birisi iki nedenden dolayı oy kullanamadığı zaman - kadın olmasından ve ten renginden dolayı.
ve bu gece, onun amerika'da yaşadığı yüz yıl boyunca bütün görgüklerini - kırgınlığı ve umudu; mücadeleyi ve ilerlemeyi; bir şeyleri yapamayacağımızın söylendiği zamanları, ve insanların mücadeleyi sürdürdüğü o amerikan amentüsünü; "evet yapabiliriz"i düşünüyorum.
kadınların seslerinin susturulduğu ve umutlarının görmezden gelindiği bir zamanda o, onların ayağa kalkması ve konuşması ve sandık başına gelmesi için yaşadı. evet yapabiliriz.
"when there was despair in the dust bowl and depression across the land, she saw a nation conquer fear itself with a new deal, new jobs, a new sense of common purpose. yes we can.
ortalık tozdumanken ve ülkenin her yanı sıkıntı içindeyken, korkusunu new deal ile, yeni işlerle, ve yeni bir ortak hedef hissiyatıyla fetheden bir ulus gördü. evet yapabiliriz.
"when the bombs fell on our harbour and tyranny threatened the world, she was there to witness a generation rise to greatness and a democracy was saved. yes we can.
limanımıza bombalar yağarken ve tiranlık dünyayı tehdit ederken, o, yüceliğe eren bir nesile şahitlik ediyordu ve bir demokrasi kurtuldu. evet yapabiliriz.
montgomery'deki otobüsleri, birmingham'daki siloları, selma'daki bir köprüyü ve atlanta'dan "üstesinden geleceğiz" diyen bir vaizi görmek için o oradaydı.
"a man touched down on the moon, a wall came down in berlin, a world was connected by our own science and imagination.
bir adam aya ayk bastı, berlin'de bir duvar yıkıldı, kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bir dünya birbirine bağlandı.
"and this year, in this election, she touched her finger to a screen, and cast her vote, because after 106 years in america, through the best of times and the darkest of hours, she knows how america can change.
ve bu yıl, bu seçimde, o parmağını bir ekrana dokundurdu, ve oyunu verdi, çünkü amerika'daki 106 yıl ardından, en iyi zamanların ve en karanlık saatlerin arasından, amerika'nın nasıl değişebileceğini biliyor.
"america, we have come so far. we have seen so much. but there is so much more to do. so tonight, let us ask ourselves - if our children should live to see the next century; if my daughters should be so lucky to live as long as ann nixon cooper, what change will they see? what progress will we have made?
amerika, buraya kadar çok yol aldık. çok fazla şey gördük. fakat hâlâ yapılacak çok fazla şey var. öyleyse bu gece, kendimize soralım - çocuklarımız gelecek yüz yılı görecek kadar yaşarsa; kızlarım eğer ann nixon cooper kadar yaşayacak kadar şanslılarsa, ne tür bir değişim görecekler? nasıl bir gelişim göstermiş olacağız?
"this is our chance to answer that call. this is our moment.
bu çağrıya cevap verme şansı bizim. bu bizim ânımız.
bu bizim zamanımız, insanlarımızı yeniden iş başına getirmek ve çocuklarımız için fırsat kapısını açmak için; refaha yeniden kavuşmak ve barış hedefimizi gerçekleştirmek için; amerikan rüyasını yeniden dillendirmek ve birçoklarının arasında bizim farklı olduğumuzu yeniden kanıtlamak için; nefes aldığımız sürece umatvar olacağımız için. ve güvensizlik ve şüphelerle ve yapamayacağımızı söyleyenlerle karşılaştığımızda, zamanı aşan ve bir halkın ruhunu yansıtan o amentü ile yanıtlayacağız: evet, yapabiliriz.
"thank you. god bless you. and may god bless the united states of america."
teşekkür ederim. tanrı sizi korusun. ve tanrı amerika birleşik devletleri'ni korusun.
seçilmiştir an itibari ile, türkiye nin dünyaya siyaset ihracının resmidir.
halkın yönetime sahip çıkması gerektiginde siyaseti çevreye açmak geregi duyulmuş, çünkü bir iflas noktasında yapılması gerekli tek harekettir. 2001 krizi ile türkiye tam bir iflas yasamıs, tahakkümcülerin ya ülkeden kaçmak ya da ülkeyui geçek sahiplerine teslim etmek noktasında ikilemde kalmışlardır, 28 subatları ülkeye armagan eden kadroların nasıl pisliklere bulaştıkları susurlu davaları ile, ergenekon davaları ile ortaya birbir çıkmaktadır.
türkiye siyasetini abd ye ihrac etmiştir. barak obama, tayyip erdogan olabilecek mi görecegiz.
başkanlığı resmen 20 ocak 2009'da yürürlüğe girecek olan gayriresmi abd başkanı. sözde ermeni soykırımını tanıyacağını ilân etmesine karşın, bazı dar görüşlü çevreler, kendisinin dolaylı olarak müslümanlıktan ötürü türk yanlısı politika izleyeceğini düşünür; oysa kendisi sağlam bir protestandır. şirin yüz ifadesiyle birlikte, zamanında ''beyaz saraya zenciler ve köpekler giremez'' fenomenine nüktedan bir üslûpla yaklaşıp; ''beyaz sarayın yeni köpeği hayırlı ossuun bebişiim'' gibisinden alaylı bir ifade kullanmıştır teşekkür konuşmasında. dünyanın yeni patronu olarak barack obama için; ''barrrağıma kadar'' diyoruz tam burdan.
çoğunluğu zekaen yerlerde sürünen, ülkeleri "import" ettikleri asyalı, avrupalı beyinler ve küçük bir grup elit tarafından kalkınan, çoğunun tek icrraati kafayı bulmak ve sonrasında s.kişmekten ibaret olan, zekayı hor gören ve aralarındaki zekileri dışlayan, zevk bile denemeyecek, içinde sadece hayvanlık ve içgüdü barındıran müzikleri dinleyen, antientellektüelist ve yobaz bir toplum tarafından seçildiğine insanın hala inanası gelmeyen, bütün bu bahsedilen özelliklerin tamamen tersini barındıran bir adam(ha her amerikan gibi basmakalıpçıdır, orası ayrı, ama basmakalıpçılık yapmayan bir amerikalı var mıdır, dünyaya böyle bir amerikalı gelmiş midir, orası muamma).
edit: bu entry tohumunda adilik olan, s.kik bir ülkenin başına gelen bir adamı övmek için yazılmamıştır, amma velakin, ister onun bunun çocuğu olsun, ister fecii demokrat, liberal, hötöröf olsun, bu herif averaj amerikalıdan farklıdır. bu da aslen çevremizde daha az savaşın döneceği ihtimalini kuvvetlendirir ki, kanımca bu, bu aralarki s.kik ekonomik seviyenin bir nebze iyiye gitmesi anlamına geldiği için tarafımca sevindirici bulunmaktadır(ha insani tarafı beni ırgalamıyor artık.) bu entry ise bu herifin durumunu anlatmaktan ziyade, bu özellikleri barındıran bi adamın nasıl olup da böyle tam tamına zıt bir halk tarafından seçildiğine şaşırıldığı için yazılmıştır.
ermenilerin yahudilerin kıçlarını yalarken; ortadoğu ve balkanlarda ezilen müslümanlara ''kardeşim'' deyip elini uzatmayacağına, türkiye'ye ''vayy birader, nasılsın'' tavrı takınmayacağına göre ne farkı var bush'tan?
siyahi ise siyahi, müslüman kökenli ise banane?
bu da ''usame bin ladin'' diyecek; vuracak, ''saddam'' diyecek; vuracak. bu da zayıf bulduğunun sırtına çıkacak, güçlünün sırtını sıvazlayacak. kimse bu adamda ikinci bir muhammed ali aramasın.
aksini iddia eden varsa buyursun gelsin, konuşalım!
seçilmesinin amerika'nın ucuz iş gücünü oluşturan hispanik ve siyahi kökenlilerinin hayatında bir değişim anlamına gelmeyecek olan yeni amerika birleşik devletleri başkanı. zira kölelik ayrıca emek kökenli bir sorundur, zenginlerin desteklediği bir başkanın seçilmesiyle bu iş kökten bir biçimde değişmez.