emre ve luganoyla karşılaştırılan futbolcu. ben bu karşılaştırmayı yapanlara acıyorum. emrenin de luganonun da yaptığı şey sert bir şekilde futbollarını oynamaktır, sert oynamakla kasti olarak rakibin futbol hayatını bitirmeye çalışmak arasında dağlar kadar fark vardır ki emre de lugano da şimdiye kadar kimseyi ekmeğinden etmemiştir. göz var nizam var kardeşim.
ayrıca 4 maç ceza alması benim şahsi görüşüme göre azdır. o pozisyonda sivaslı o topçunun bacağını kırabilse en az 10-15 maç ceza alıcaktı. yine öyle olmalıydı.
barışa önce beyin daha sonra da o beyne akıl lazım.
bazı galatasaray taraftarları tarafından dürüstçe eleştirilen, bazılarınca da utanmazca korunan futbolcudur. arkadaş, elini vicdanına koy ve o görüntüleri bir daha izle. kendini de o tekme savrulan oyuncu olarak düşünmeye çalış. tamam takımını destekle, sonuna kadar savun ama barış özbek kadar önemsiz bir futbolcuyu küçük duruma düşmek pahasına koruma. ayıptır.
aynı şeyi yarın tomas sivok yapsın, ilk eleştirecek ben olurum. takım tutmak başka, insan olmak başka. önce insanlık gerek.
Futbolu seven sevmeyen herkesin tanıması gerek bu sempatik adamı. 70 metre depar atarak kazandığı topu kaybetmesi 3 saniyeyi bulmuyor; ama ona rağmen oyuna en ufak bir küsmesi yok adamın. Bir 70 metrelik depar yapıyor ki bu sefer topu bile kazanamıyor ama yine küsmüyor adam, yine koşuyor.
işte bu adamdan alacağımız çok dersler var inanın. Bu adamın içindeki yaşama sevincinden, hayata balılığından almamız gereken çok dersler var. En ufak bir başarısızlıkla hayata, dahası kendimize küseriz pek çoğumuz; ama ben Barış' ı görünce artık bunu yapmayacağıma dair kendi kendime söz verdim. Adamın futbol yetenekleri yok denecek kadar az olmasına rağmen içindeki futbol arzusu, futbolcu olabilme umudu onu Galatasaray' ın orta sahasında oynayabilecek konuma getirmiş. Yani bence getirmemiş de Rijkaard' a göre getirmiş. Futbol, dahası hayat küsmüş bu adama; ama o bunlara küsmemiş.
Bravo Barış. Futbol topu ile olan kavganı kazanacağına inancım sonsuz Barış.
galatasaray a almanya ikinci liginden gelmiş orta sahada oldukça başarılı ancak rijkard ile forma şansı düşmüş buda yetmezmiş gibi babası akrabaları olan 16 yaşındaki kızla zorla evlendirmeye kalktığı (aslında sivas maçındaki o tekme bir sinir patlamasıydı) sivas maçı harici göze batan bir sertliği olmayan efendi topçu. (bu arada ben gsli değilim elhamdulillah beşiktaşlıyım)
tez zamanda takımdan gitmesini istediğim futbolcu. ne futbolculuğu, ne de duruşu yakışmıyor bu takıma. artist artist konuşmaları, saçma sapan bir imajı ve yeteneksizlik konusunda ordinaryus mertebesinde olmasıyla gönderileceklerin başında yer almalıdır.
her sene hazırlık kamplarının gol kralı olan futbolcu. bunun sebebi domuz gibi kuvvetli olmasıdır. sezon başında, hazırlık maçlarında rakipler ve kendi takım arkadaşları fizik olarak tam hazır olmadığından, bu eleman her daim güçlü olduğu için göze batar. ama sezon ilerledikçe, herkes form tutunca bir numarası olmadığı ortaya çıkar. tabi artık iş işten geçmiştir. barış sürekli koşar, koşar, koşar. habire top kapar, ama kaptığı topu hemen kaybeder. en buyuk yanılgısı kendisini olduğundan daha iyi futbolcu sanmasıdır. bu yuzden havalı bir adamdır ki, efendi olsa kimse sesini çıkarmaz zaten. ama artist bir insan olduğu için pek sevilmez tribünler tarafından da. ayrıca süper kötü saç modelleri top on listesinde en az üç modeli bulunur. efsane saç modelleri için (bkz: ibrahim üzülmez).
değil galatasaray'da herhangi bir halı saha maçında bile oynayabilecek kapasiteye sahip olmayan oyuncu. ulan bu adam nasıl ilk 11 oynar kafayı yiyecem amına koyim.
çok koşan, ama boş koşan fitbolcu. her 20 geri pasa karşılık bir tane ileri pas atar, o da rakibe gider. reykart'ın göz bebeklerindendir bu yüzden. ah kıvırcık ah.
--spoiler--
barış özbek'in performansından etkilenen yüz kadar taraftar, profesyonel futbolcu lisansı almak için federasyona dilekçe verdi...
--spoiler-- *
o derece yani.