frank rijkaard'ın kazma kontenjanından takımda yer bulan oyuncu. frankcim*barcelona'da iken her maça oleguer kazmasıyla başlardı, derdik ki arkadaş bu adam bunda ne buluyor da her maç sahada? demek huyu böyleymiş.
elano, emre çolak, arda turan ın aynı anda oynadığı orta sahada oynamakta olan futbolcu. kazma mazma ama koşuyor pres yapıyor adam. asist de yaptı hem.. e bu kadar komutanın yanına asker de lazım hemi ?
3 sezon boyunca galatasaray'da forma bulma şansını nasıl yakaladığını merak ettiğim futbolcu. ayrıca tesadüf müdür bilmiyorum ama kendisi ilk 11'de forma giymeye başladığı süre ile bizim gol atma da sıkıntı yaşamaya başladığımız döneme tekabül etmektedir.
barış özbek fizik gücüyle, mücadele arzusu ve hırsıyla forma şansı bulan bir oyuncu galatasaray'da. teknik özellikleri kısıtlı. uzaktan attığı şutlar etkili ve kaleciden dönen topları takip etmesi olumlu özellikleri. alan presi uygulamakta başarılı olduğunu söylemek zor. oynadığı bölge, sağ iç ve kanat tarafını savunmada problem yaşıyor. geri dönüşleri takımın mücadele gücüyle orantılı oluyor çoğu kez. şuursuz pres yaparak hem çok yoruluyor, hem de çok fazla etkili olamıyor. bu kadar efor sarfettikten sonra da en yakınındaki adama pas atacak gücü kalmıyor. topla çıkışlarında da problemler var. takımı atağa kaldırabilecek bir oyuncu değil. yine de teknik ama koşmayan bu kadar oyuncunun içinde olması gerektiğini düşünüyorum. takımın direncini arttırabilmek adına sonradan oyuna girebilecek bir oyuncu. kolay kolay sakatlanmıyor. devamlılığı olan bir oyuncu. kanatlardan ziyade defansa dönük ön libero olarak kullanılabilir. henüz 23 yaşında. bu da ayrı bir avantajı. kendisini geliştirmek için çaba harcıyor. takıma mücadelesiyle ve hırsıyla olumlu örnek oluyor. elbette iyi futbolcu olması için yeterli değil bu özellikler. yine de kendisine tahammül etmek gerekir iki, üç sene daha.
geçen antalya maçı boyunca tek izlediğim futbolcu.
önceki maçlarda da bu odun götünü yırtmasına rağmen aralarda kalıp düştüğü, kendini yerlere attığı pozisyonlarla bayağı bir sövdürmüştü kendine. ve hiç sevemedim.
ama özellikle geçen maç sırf onu izleyerek güle güle karın kası yaptım lan. şöyle bir anımsamaya çalışıyorum da maçı;
~~
barış sağ kanatta kendisine doğru gelen caner' e yaklaşıyor... caner ona topu aktarıyor ve barış topu bacaklarının arasından geçerken sol ayağıyla tepiklemek suretiyle sağdan atıp soldan geçme hareketi gibi birşey yapmaya çalışıyor lakin top gidiyor, o ise kendi ekseni etrafında dönüp topu arıyor...
~~
barış top kapıyor(bak burada harbiden feci şaşkınlıklar içerisine düştüm triplerden triplere yuvarlandım 'lan adamın hakkını yedik mınakoyim bak top da çalabiliyormuş' deyu) ve yine sağ kanattan top çıkaracakken fake atıyor ve rakibi boşa gidiyor... kendisine pres yapan ik oyuncunun arasından şık bir çalımla sıyrılmaya çalışırken yerde kalıyor... (burada eklemek isterim ki bu adam her maçta mahalle maçlarında benim kaç sene evvel yaptığım hareketleri yapmaya çalışıyor ve her maçta başarı yüzdesi 0% olarak sahadan ayrılıyor.)
~~
barış neill' e desteğe geliyor koşa koşa... o sırada sahada başka pres için hareketlenen futbolcular da var ama barış deli gibi koşuyor. o topu alınca dünyanın amına koyacakmış gibi bir ifade ile feryat figan yardıma koşarken neill topu ona veriyor... hemen dönüp çok karizmatik bir bakışla 'topu nereye atıyım la acep' sözlerini gözlerinden döküyor... yavaş yavaş topu sürerken(o koşa koşa gelmesinden sonra bu zaten ayrı bir komedi unsuru olarak güldürüyor bizi) yandan gelen bir antalyasporlu futbolcu topu alıyor gidiyor. barış onun peşinden koşuyor. adam durunca topa son bir can havliyle dokunuyor ve yerde kalıyor...
~~
sağ kanatta top bekleyen barış' a beklediği top geliyor. çizgi üzerinde topa basitçe hakim olup hızla hareketlenen jo' ya aktarmak yerine yine şekil yapmayı tercih ediyor. topa hızlı bir hareketle dokunup saat yönünde dönmek istiyor ve aman tanrım! dönebiliyor! ve hareketlenerek koşmaya başlıyor! ama sanki bir eksiklik var?! evet, top antalyaspor' un yeni bir hücumuna hizmet etmek üzre sol kanattaki futbolcunu koşu yoluna atılıyor ve barış o ünlü melül bakışıyla kameraya poz veriyor...
daha niceleri var. ama bir tane de güzel hareketi yok. güzel hareketten kastım messi' nin, cristiano ronaldo' nun falan rahatça çerez gibi yaptıkları ve deli ataklar yarattıkları değil. sadece topu alıp hızlıca pas vermesi yeter. hatta yavaş pas verip o pası amaçladığı kişiye ulaştırması da yeter. ama yok. herif sanki inadına manyak gibi değişik hareketler yapmaya çalışırken, düşüyor, topu unutuyor, topla beraber taca çıkıyor, birşeyler yapıyor ama kendi kendine dönüp duran bir deliden farksız şekilde.
öyle komedi programlarıymış bilmem neymiş hikaye, maçın akıcılığını boşverip bu adamı izlemek herkese tavsiyemdir. o an yeşil sahanın genelini ve kurulan atakları falan boşverip sadece barış' ı izleyin. topu görünce hareketlenişini, ümitle topa gidişini, sonra yeni bir sıçışını..
hani videolar dolanıyor ya youtube' da, en güzel pasları, golleri, asistleri falan gösterilir futbolcuların.. bu adamın hareketlerinden ibaret bir video yapalım, adam en azından komedi ve şov amaçlı kurulan takımlara falan gider de para kazanır, kazandırır, her galatasaray maçının içine sıçmaz yani.
bu adamı hala oynatan zihniyet, kendine güvenini falan canlandırmak istiyorsan bu adamın, o zaten kendine güvenip -hatta fazla güvenip- her maçta hızlı atakları yavaşlatıyor ve top ayağına gelince 80%' ini de öldürüyor o güvenle 'şekil neyim yapacam' diye. ulan deli gibi kadro var, futbolcuların adaptasyonunu falan sağlamak artık yalan oldu, sakatlıklar deli gibi zaten. daha bu adam niye oynar ki?
ha eğer hoca diyorsa 'bu adam seyir zevkini artırıyor ondan oynatıyorum', tek bir kelime söylemem. helal olsun. maç boyunca eğlenceyi tek sağlayan adam bu adam.
çok koşan futbolcu. pas atamaz, şut atamaz, çalım atamaz iddiaya girerim iftira bile atamaz.
yanlış hatırlamıyorsam antalyaspor maçında şöyle bir olayına tanık oldum;
uzun bir pas atıldı koşu yoluna ama çok hızlı bir pastı. barış süratli bir koşu yapıp tam taca çıkacakken topa dokundu ve topu oyun alanında tuttu. önünde, sağında, solunda kimse yoktu, çok rahat bir pozisyondaydı. topu sürmek için topa bir daha dokundu ve top taca gitti.
top kontrolü ve tekniği ortalama bir halı saha topçusundan daha fazla değildir. burak yılmaz'la karşılıklı olarak lescon reklamlarında freestyle alman kale figürleri sergilemesini diliyorum tez zamanda.
not: sırf koşmakla galatasaray'da forma şansı bulunuyorsa, derhal mirkelam'a teklif götürülmelidir.
büyük umutlarla gelen santos dan fiyat/kalite açısından 10 kat daha iyi olan futbolcudur, aynı durum için jo ve franco içinde geçerlidir. önlibero gibi ortasahanın ameleliğini yapan futbolcudan gs taraftarı ne bekler anlaşılamamaktadır. he bu arada evet balack gerçekten daha iyi oynuyor o mevkide. *
gizli kahramanlardandır. mevkisinin kurbanı olmaktadır. kimse ondan oyun kurmasını, derin paslar atmasını falan beklemesin. adamın ne yeteneği bu ne de görevi bu. defansif bir oyuncu ve görevini gayet iyi yerine getiriyor. ön liberonun öncelikli işi pres yapmak ve rakip ataklarını engellemektir, bunu da türkiye de en iyi yapan 3-4 isimden biridir. ne bir elanodur ne de bir emre belezoğlu. adamın işi bu ve yerine getiriyor. ne fink ne ernst adam gibi gelemedi onun sayesinde. ve bir öne libero olmasına rağmen bir dünya pozisyona girdi. atamaması yeteneğinin sınırlı olmasındandır tabi ki ama işi zaten gol atmak değil ki...
görevinin önlibero olması kalenin 3 metre önünden boş pozisyonda kafayla gol atamamasının bahanesi olmayan futbolcu. ayrıca ayağına aldığı her topu da ezmektedir. mustafa sarp, fink, ernst de önlibero ama topu ayaklarına alıp taç çizgisine doğru deli danalar gibi yaldır yaldır koşmuyorlar.
beşiktaşlıyım.
bu adam akp'nin bi politikasi olmali ve bu yuzden takimda oynatiliyor olmali. malumunuz ulkemizde bir suru genc issiz var ve de her gecen gun is bulma umidini de kaybediyorlar. iste bu baris kardesimiz de bu issiz ve umutsuz kitleye umut olsun diye oynuyor bu takimda. verilmek istenen mesaj belli:
-milyon dolarlara hukmetmek o kadar da zor birsey degil. gidin bir kondisyoner tutun 6 ay calisin 90 dakkada 15 km kosacak hale gelin. sonra da turkiyenin en buyuk kluplerinde top kosturma firsatini yakalayin. benden futbolcu olur mu diye dusunmeyin. sut cekemiyorsaniz dert degil, orta acmaya ne gerek var pas atmak mi o da ne? sen turk gencisin cok dusunme bunlari. cik sahaya kostur dur. paranin amina koy.
anca boyle bir sebeple galatasaray bunyesinde bariniyor ve forma sansi buluyor bu adam. yoksa senden benden farki yok teknik olarak. hatta teknik namina hic bir isilti yok bu adamda. ama gs topcusu. bi de hala milli takim icin tercihimi yapmadim dusunuyorum triplerine girmiyor mu tekme tokat dalasim geliyor bu adama. ulan sanki almanlar da seni bekliyor kucagini acip da... zaten low fringsi, sen geleceksin diye milli takima almicak amina koyum. hey allahim ya.
bundan bir tane de bogazin karsi yakasinda var:
(bkz: selcuk sahin)
valla bu sebep aklima yatti benim. daha mantikli bir aciklama bulamiyorum cunku. sac bandini da al git nolur. omrumu yedi futbolun.
galatasaray'ın orta sahasında ve mecbur kalınırsa sağ kanadında oynayan futbolcu.
hani bazı futbolculara düşündüklerini sahaya yansıtamıyor denir ya bizim barış daha farklı çünkü hiç düşünmeden oynuyor. 21 şubat 2010 beşiktaş galatasaray maçında iki tane güzel kafa topunu biraz daha kontrollü ve düşünerek vurabilse ikisini de gole çevirebilirdi. tek sevdiğim yanı pres yapar gibi rol yapmıyor, yani rakibine eskortluk etmiyor. agresif bir şekilde topu kapmak için basıyor. ayrıca birçok maçta gördüğümüz üzere kanat ortalarında ceza sahasına iyi koşu yapıp, iyi yükseliyor.
üstteki entrylerden birinde fink ve ernst'ten mücadele, pres, markaj, dayanıklılık baabında daha yetenekli olduğunu öğrendiğimiz futbolcu. vay anasını sayın seyirciler!
topu ayağına her aldığında bilinmeyen bir nedenden ötürü bütün bedeni panik tarafından esir alınan futbolcu. top kaybedebilir, hata yapabilir, yanlış pas atabilir, attığı şut kaleyi tutmayabilir, yanlış yerde yanlış zamanda gereksiz kart görebilir. bunlar futbolda olağan şeyler ama şu panik nedir allah aşkına?
Kendisi şu an galatasaray daki hemen hemen tek pres yapan futbolcudur.Bugünkü Ankaragücü maçında hem ilerde hem geride görünmüştür.Ben bu adamın oynayıpta kaybettiğimiz maçı zor hatırlıyorum.2007 2008 sezonunda şampiyonllukta büyük katkı sahibidir.Ancak gelgelelim ki sözlüğümüzün Hıncal Ulucları tarafından beğenilmeyen adamdır.Arkadaşım kaç maç sonra galatasaray da yere yatarak topa müdahele etmeyi aklına getiren bir oyuncu izliyorsun beğenmiyorsun.Bu adam libero oynuyor, yani 9 kişiyi çalımlayıp gol atmıyacak.