genelkurmay yalanladığı için değil, ortaya "belge" diye sunulan şeylerin bu kadar basit olmasıdır inanılmamasının sebebi.
baştan peşin söyleyeyim, tamamını okumadan oylama yapanın -eksi veya artı hiç fark etmez- ta amına koyayım.
biraz lise kompozisyonu(!) tadında olacak ama idare edin artık.
dönemin 1. odru kurmay başkanı, albay Süha Tanyeri'nin ilgili seminerdeki konuşması.
***
Komutanım, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoyu arz ediyorum. Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmemesi nedeniyle oluşan belirsizlik Ege Denizi'nde ve hava sahasında her iki devletin de kendisine ait kabul ettiği alanlarda çatışmalara sebep olmuştur. Bu olaylar sonucunda Yunanistan tarafından bir Türk F-16 savaş uçağı Ege denizi açıklarında düşürülmüş. Sakız Adası 8 mil açığında deniz kuvvetlerimize ait bir hücum bota Yunan savaş uçaklarınca taciz atışı açılmıştır. Bu gelişme ile Türk Yunan hududunda gerginlik had safhaya ulaşmıştır.
Bu gelişmeler üzerine Bakanlar Kurulu tarafından Milli Güvenlik Kurulu'nun teklifi üzerine 1. ve 2. Ordu bölgelerini kapsayacak şekilde; 2 Şubat 2003 tarihinden geçerli olmak üzere kısmî seferberlik ilanına karar verilmiştir.
Karar Resmî Gazete'de yayımlanmış ve TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Güneydoğu Anadolu'da terör olaylarının artması Kuzey Irak'taki belirsizliğin, yerini Kürt gruplarla gerginliğe bırakması Amerika Birleşik Devletleri'nin harekât öncesi verdiği sözleri tutmaması ve bu konudaki isteksizliği ve Kopenhag zirvesi sonucunda Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi üzerine hükümetin yeni ittifaklar arayıştan içine girmesi irticai kesimlerin islâm devleti kurma özlemlerini fiilen harekâta geçirmiştir, özellikle Kocaeli, Adapazarı ve istanbul'da rejim aleyhinde gösteriler düzenlenmeye başlanmıştır.
22 Şubat 2002 tarihinde izmit'te bir grup ilköğretim okulu müdürü ve öğretmenleri çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında türban ve başörtüsü yasağını protesto etmeye yönelik kanunsuz bir gösteri yapmaya teşebbüs etmiştir. Başlangıçta yürüyüşün önlenmesi için alınan tedbirleri müteakip meydana gelen olaylar giderek büyümüş. Emniyet güçlerinin olaylara müdahale etmede gecikmiş olması bazı bölgelerde ise müdahale etmeyerek pasif destek vermesi nedeniyle pek çok işyeri tahrip edilmiş ve iki gün içinde 25 kişi ölmüş, yaklaşık 500 kişi yaralanmıştır.
istanbul Fatih'te 28 Şubat 2002 tarihinde aşın dinciler tarafından Atatürkçü düşünceyi savunan demek binalarına yapılan saldın sonucunda çıkan çatışmalarda çok sayıda bina ve işyeri tahrip edilmiş, olayların istanbul genelinde yayılması sonucu 30'un üstünde insan ölmüştür. Kentteki pek çok mağaza ve ev yağmalanmıştır. Can derdine düşen halk orduya ait kışla ve jandarma karakollarına sığınmıştır.
istanbul'un birçok semtinde sokak çatışmaları her gün vuku bulmaktadır. istanbul genelinde halk sokağa çıkamaz hale gelmiştir. işyerleri ve birçok alışveriş merkezine yönelik yağmalama olaylarının artış göstermesi nedeniyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmış ve birçok zaruri gıda maddesi temininde zorluklar yaşanmaya başlamıştır.
Yetkililer tarafından izmit ve Adapazarı'nda da gerilimin oldukça yükseldiği dile getirilmiştir.
Bu olaylar üzerine Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesiyle sıkıyönetim ilan etmiş. Ve karar Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün TBMM'nin onayına sunulmuştur. Ancak TBMM'de üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için sıkıyönetim kararı onaylanmamıştır.
Gelişen bu durumlar üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca Kuvvet Karargâhı'nda ordu komutanlarının katılımıyla bir değerlendirme toplantısı yapılacağı, muhtemel tedbirler ile iç tehdide yönelik geliştirilecek hareket tarzları gibi konuların da dikkate alınacağı bildirilmiştir.
Kuvvet Karargâhı'nda yapılacak değerlendirme toplantısında sunulacak ordu görüşünü belirlemek maksadıyla mart ayının ilk haftasında ordu karargâhında kolordu ve tugay komutanlıklarının katılımıyla bir toplantı icra edilecektir. Bu toplantıda yukarıda belirtilen ana esaslar çerçevesinde dış ve iç tehdide yönelik alınacak tedbirler, planlarda yapılacak tadilatla ilgili teklifler iç ve dış tehdide müdahalede ihtiyaç duyulacak kuvvet miktarı görüşülecektir. Arz ederim.
***
konuşmanın başında da da belirtildiği üzere, gayet açık şekilde bir hayali senaryo yazılmış ve bunun üzerinden de çeşitli değerlendirmelerde bulunulmuştur.
bazı tarıihler verilmiş ve "burada şu olmuş, burada bu olmuştur" vs. denmiş peki oldu mu bunlar? mesela yine "Bu gelişmeler üzerine Bakanlar Kurulu tarafından Milli Güvenlik Kurulu'nun teklifi üzerine 1. ve 2. Ordu bölgelerini kapsayacak şekilde; 2 Şubat 2003 tarihinden geçerli olmak üzere kısmî seferberlik ilanına karar verilmiştir. Karar Resmî Gazete'de yayımlanmış ve TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir." cümlesi var bu ülkede, 2 şubat 2003 tarihinde seferberlik ilanı yapıldı mı? 5 mart 2003-7 mart 2003 tarihleri arasında olan bir seminerde, "2 şubat 2003'te seferberlik ilan edildi" deniyor. bu mudur darbe planı?
her ülkenin ordusunun, her istihbari kuruluşun bu ve bunun gibi "hayali" senaryolar üretmesi gayet normal olmakla beraber, bu "hayali senaryolar" üzerinden beyin fırtınası yaratılır ve çeşitli olasılıklar üzerinde ne yapılacağının planı yapılır.
birçok ülkenin istihbarat kurumları, orduları, yönetimleri, devlet adamları, operasyonları hakkında bugüne kadar yazılmış binlerce kitaptan 1 tane bile okumamış, en son okuduğu kitap ilkokul 1'deki cin ali serisi olan adamlar için bu gibi "komplo teorisi üzerinden yapılan fikri tatbikatlar" da "darbe planı" olarak algılanabilir, gayet normaldir. bugün fransa'da da vardır benzer fikri tatbikatlar, almanya'da da, ispanya'da da, italya'da da!
mesela 2003'teki 2. körfez savaşı'nın planlamasının 1990-1992 arasında yapıldığının farkında değillerdir. çünkü, daha başarılı olmanın yolu öncelikle 36. paralele fiili bir sınır çizip, kuzeydeki kürtleri palazlandırıp eğitti 10 yıl boyunca. böylece, 2003'te girdiğinde daha başarılı olacaktı. 1990'da bağdat'a girseydi, kuzeydeki kürtler bu kadar kuvvetli olabilir miydi? abd 10 yıl sonraki harekatı için binlerce senaryo yazmıştır emin olun.
bu tür tatbikatlar "bu olaylar olsun" diye yapılmaz, benzerlik taşıyan olaylar olduğunda sudan çıkmış balık gibi davranmamak için, mal gibi plansızca hareket etmemek için yapılır.
örneğin, bir şehirdeki sivil savunma müdürlüğü deprem tatbikatı yaptığında "sivil savunma deprem olmasını sağlayacak!" mı dersiniz?
kaldı ki, tsk'nın bir takım yazışma tatbikatları bile vardır sağlık bakanlığı ile olsun, milli eğitim bakanlığı ile olsun, içişleri bakanlığı ile olsun. adam "çok gizli" ibareli olarak sağlık bakanlığı'nın bir birimine yazı gönderir kurye ile sağlık bakanlığı'nın ilgili birimi de cevap verir o yazıya "tatbikat" olarak.
örneğin, biz askerdeyken tatbikat mesajı çekerdik telsizden, merkeze mesaj çekilir, "tatbikat mesajım var" denir, sonrasında yerini, konumunu belirtip, karşıdaki kişi sayısını ve hareket tarzlarını söyleyersin sonrasında örneğin, aranızda sıcak temas sağlandığını, 3 şehit, 2 yaralının olduğunu, kişilerden 5'inin ölü ele geçirildiğini, 2'sinin yaralı olduğunu 1 kişinin ise geldiği yöne kaçtığını söyler, sonuna da "tabikat, tatbikat, tatbikat" dersin.
bu "tatbikat telsiz mesajı" devamlı tekrarlattırılır, olay gerçekleştiğinde mesaj hızlı, doğru ve net şekilde iletilsin ki, ek kuvvet bölgeye intikal ederek en az zaiyatla operasyon tamamlansın.
vel hasıl, 3 hafta sonra hiçbir haltın çıkmadığı başka başka şeyler konuşacağınızı bile bile sallıyorsunuz.
bu arada hala "ıslak imza" edebiyatı yapıyor adamlar hacı abi. lan adli tıp "imza ıslaktır" dedi fakat, "imza %99.99 dursun çiçek'e aittir" demedi. bunu da bizzat adli tıp kurumu başkanı açıkladı! "imzanın dursun çiçek'in imzasına benzediği" yönünde bir rapor hazırladıklarını ve kararı mahkemeye bıraktıklarını belirtmiştir. birçok yazımda söyledim, imzanın gerçek olup olmadığını mahkeme kararına bırakan bir adli tıp kurumu raporu bilimsel midir? hukuki midir? etik midir?
eğer ıslak imza konusunda adli tıp kurumu "imza %99.99 dursun çiçek'e aittir." şeklinde bir rapor düzenlese, değil dursun çiçek, alem-i cihan olsa salıverilmez! aynı taraf neden eşelemiyor dursun çiçek mevzusunu? o kağıda parmak izi taraması yapılmamasını neden sorgulamıyor taraf? madem adli tıp kurumu kesin olarak "dursun çiçek'e ait" dedi neden sorulmuyor?
aktütün uydu fotoğrafları yalan çıkar, dursun çiçek mevzusu her ne hikmetse ıslak imzalı belge ortada olmasına rağmen(!) muamma olarak kalmıştır, arınç'a suikast de hp yetkili servisinde patlamıştır, alper görmüş'ün darbe günlüklerini emanet edip "bunlar gerçek" cevabını aldığı zekeriya öz darbe günlüklerinin yazarı olduğu iddia edilen ki, alper görmüş'ün iddiasına göre zekeriya öz'ün de gerçek olduğu ve özden örnek tarafından yazıldığı sonucuna ulaştığı konuda, aynı zekeriya öz özden örnek'i serbest bırakıyor! taraf neden soramıyor "özden paşa'yı nasıl bırakırsın be zekeriya öz?" diye en azından alper görmüş neden birazcık omurga gösterisi yapmıyor "ey zekeriya öz ben sana bu günlükleri verdiğimde bana "bu günlükler gerçek ve özden örnek tarafından yazıldı" dedin de, şmdi bu adamı neden salıveriyorsun?" diye soramıyor? özden örnek salıverilince hiç mi "aldatılmış" hissetmedi kendisini alper görmüş abimiz?
vel hasıl, söyledik ya, cin ali serisinden sonra kitap okumayan adamlar, sorgulamazlar "neden böyle hacı abi" diye. önlerine sunulan otu yerler afiyetle.
ne diyelim, afiyet olsun!
buraya kadar okuyan da ister oy versin, ister vermesin başım üstüne.
3-5 hafta sonra başka bir darbe planında görüşmek üzere.
Taraf gazetesine haber siparişi yapanların hangi ülkenin ajanları olduğunu hep merak ediyorum.Bi tarafınıza altıncı kolordu komando birliği girsin diyesim geliyor.
28 şubatçı yani darbeci zihniyetin savunucusu bir generalin asla hazırlamayacağına inanmam gereken bir darbe planı. bana bir tane darbeci general gösteremezsiniz. sadece albay talat aydemir vardır ki o da darbecilikten asılmıştır. generaller ya hiç darbeyi aklından geçirmemiş ya da türk silahlı kuvvetleri adına vatanı kurtarmak için yönetime el koymak zorunda kalan siyaset büyüklerimiz olarak büyük bir fedakarlık örneği sergilemişlerdir. yoksa darbe yapan herangi bir generalimiz yoktur. sarıkız köydeki ineğin adı, ayışığı ve yakamoz romantik birer şiir başlığı ve eldiven sadece bir giyecektir. *
eğer doğruysa orduya olan güveni sarsacak plandır. ne zaman bu ülkede daha fazla özgürlük diye sesler yükseltilse hemen akla ordunun her an bir şeyler yapabileceği gelmektedir ki ordu böyle zamanlarda kendini bir şekilde hatırlatır. eğer bugüne kadar ortaya konan darbe planları doğruysa ordunun oturup sadece darbe planları yapmakla ilgilendiğini düşünmek yanlış olmaz. e bu planları yaparken de son teknoloji ordan burdan alınmaya devam eder.
kafamıza yıllardır inen "darbeler" birtakım insanlar için yeterli gelmemiş olacak ki, daha güçlüsüne kalkışmışlar. bu sefer "balyoz" ile geliyorlar, kafalar kesin kırılacak herhalde.
ülkemizdeki düşünme özürlüsü,her duyduğuna(işine geldiği için)inanan sığır siki mevcudunun ne kadar fazla olduğunu gösteren hadisedir. hayır bi de bunlar şöyle derler: " hocuuu akp geldi bütün darbecilerin götünü kesiyor artık öyle darbe yapacak babayiğit yok herkes boyunun ölçüsünü alıyo yaaa" . sonra da her hafta darbe paranoyaklığı yaparlar. aman darbe olacakmış. vay amk adamlara bak neler yapacakmış. hani götünü kesmiştiniz? hani herşeyin hesabını soruyordunuz? hani kimsenin gücü yetmezdi padişahınız herkesin boyunun ölçüsünü verirdi? e o zaman niye dakika başı darbe darbe darbe diye bağırıp durursunuz? ya neyse hacı ben boş konuşuyorum. bu adamlara bi bok anlatılmaz. hadi hayırlı akşamlar.
abd de bulunan bir cemaatin elemanı türk emniyet mensupları tarafından utah'dan taraf'a yollanan abd fikir kulüplerinde tasarlanmış planlardır. tsk'ya mal edilerek yıpratılması amaçlanmaktadır.
tsk nın da alenen kabul ettiği, tv lerde açıkça ses kayıtlarının döndüğü lakin kemalist elitin asla inanmadığı aslında gerçek olduğunu bildiği halde ak parti karşıtlığını ön plana çıkartma taktiği ile beslenen darbe teşebbüsüdür.
bu kadar bariz bir şekilde ortaya serilen bu ve benzeri planları inkâr etme eğiliminin temel nedeni sanırım darbeseverlikten başka bir şey olamaz. bunlara postal yalayıcısı deyince de pek bir bozulurlar nedense.
tsk'nın açıklama yaptığı ve bu açıklamayı bile işlerine gelen şekilde anlamaya çalışan zihniyetin uydurmasıdır. açıklama da yer alan cümlelere rağman bile tsk'nın kabul ettiği falan deniyor ya.
ak parti zihniyetinin seçim öncesi manevrasıdır. her zaman ki taktiktir. aynı numara elli kez yapılmaz. göz göre göre halkı aptal yerine koymaktır.
ayrıca; (#7098589)
ne askeri plandan, ne harp oyunundan anlarım ama istanbul'un bazı bölgelerini kışkırtalım, camilerine bomba koyalım, bir uçağımızı düşürelim şeklinde bir tatbikat olması mümkün müdür? azıcık türkçe bilen arkadaşlar söylesin mümkün müdür? ya bunlar olursa diye bir alt metin üzerinden bir plan yapılabilir, biz yapalım diyen bir alt metin üzerinden tatbikat metini çıkar mı? bunun askeri bilgiye ihtiyacı yok ki türkçe bilen herkesin anlayacağı kavrayacağı bir dil var. aleni bir darbe teşebbüsüdür.