kendisinin arasına tatlı bir kadın girerse muhteşem bir görsel şölen oluşturabilecek renkli, şirin, havasız büzüşen lastik. bunlardan alınmalı şöyle yüzlerce içini şiirlerle doldurmalı salmalı sonra. ya da arabanızın bagajında gezdirmeli, bazen camdan dışarı kaçsa da içlerinden asi olanı size kalanlara iyi bakmalı.
Bir çocuğun eline önce bir sürü rengarenk balon verip, sonra onları satmasını istemek nasıl bir bünye gerektirir? Ve mutluluğun, balonlara sahip olmak değil; onları satmak olduğu çocukluk, nasıl bir çocukluktur?
Bunun hayalini bile kuramıyorsak, ailemize olan borcumuzu asla ödeyemeyeceğimizin göstergesidir. Hayat, bireysel değil; "fucking team work"tür ve "kıç", bu benim hayatım deyip, sana değer veren insanlara dönülüp, götürülesi bir şey değildir. Bu da aileyi bırakmamak için kendime telkindir.
içi boş bir şeydir. Fakat, insanı böyle türlü türlü düşündürür.
abimin çalıştığı yerden getirip, annemin teyzemin torunlarına verdiği, akabinde çocuğun bana bakarak "şişmiyor" demesi üzerine alıp zar zor şişirdiğim elastik icat.
Arkadaşlara size tavsiyem balon egzersizi yapın. O sikindirik icat çok faydalı bişeymiş. Ciğerlerin güçlü kalmasına birebirmiş yanlış anlamamışşam.
beni çocukluğumun o umut dolu, renkli anlarına götüren nesnedir. rengarenk oluşları da hep bir gülümseme ifadesi oluşturur yüzlerde. en kötü anlarda dahi, en karanlık, en umutsuz anlarda bile varlığıyla umut bahşeder insana. sanırım son nefesimde de balon diyeceğim. *
19 eylül 2010 fenerbahçe beşiktaş maçı 'nda ilk kez beşiktaş'ı izlemiş bir insan olarak kesinlikle söylemem gerekir ki bu beşiktaş'tır.
harbi balonmuş lan bunlar, guti, q7 falan. geç gerisini, boşuna korkmuşuz, bu defansla anca gönüllerin şampiyonu olurlar. gene, yine...anca hakemlere küfrederler...
--alıntı--
ingiltere premier leauge'inde sunderland ve liverpool arasında oynanılan maçta bir gol atmıştır. evet golü atan cisim kırmızı bir balondur. hem de kaleciyi ters köşeye yatırmıştır. buyrunuz bakınız;
--spoiler--
okuyup begenmedigim kitap. inananlara saygim sonsuz lakin hosgorulu inancli insanlarin bana ve benim gibi dusunenlere anlayis gostermesini umuyorum. cunku ben sizin inanclariniza saygi duyuyorum. saygi karsiliklidir. bana isterseniz inancsiz deyin ister baska bir sey tek umdugum biraz anlayis. cunku ben inananlara karsi boyleyim.
hicbir zaman da okuyabilmek icin arapca ogrenmeyecegim bunu da belirtmem gerek. zira cevirinin cok fazla bir etkisi oldugunu dusunmuyorum.
çıkmaz sokakların dar bulvarlarında uçmayı bekleyen, yalnızlığa terkedilmiş bir balon. bir heykel gibi sabit duruyor ve öyle küskün bakıyor ki gökyüzüne...sanki gökyüzü de ona küskün, sanki yoklukla varlık arasında gidip gelen bir balon. yaşlanmış bir çınar ağacı gibi yorgun ve ağlayan bir anne kadar şefkatli bir balon. dışlanmışlığın akislerinde çocuk sevgisini içinde tutan bir balon...kalabalıktan uzakta sevilmeyi bekleyen bir balon. kendini sevmeyen, kendiyle barışık olmayan bir balon. hayatını dondurmuş ve donuklaşmış bir balon. rengini bir türlü bulamayan bir balon...
oltaya gelmesini en son isteyeceginiz balik cesididir. zira once olanca gucuyle asilir, kocaman bir balik geldi sanip hizla cekmeye baslarsiniz, biraz cektikten sonra olta hafifler, balon ignenizle beraber ortadan kaybolmustur. hazirliksiz gittiyseniz, balik tutmak yalan olur.