hıyar , karpuz ve kavun hakkında verdiğim sayıların hepsini unutun. aklı tam yerinde olmayan yaşlı bi komşum var. bir de hizmetçisi var. bugün o kadıncağız anlattı.
o yaşlı adam uzanıp uzanıp bir sürü hıyarımı yemiş.
1,5 kg büyüklüğe ulaşan karpuzumu yemiş.
bir sürü kavunumu kelek halindeyken yemiş.
kadın diyor ki dolaba 2 kg hıyar koyuyorum. onları yemiyor. balkondakileri yiyor.
lan sevindim valla. karpuz ve kavunların büyümüş olduklarını öğrenmek çok iyi geldi. komşunun yemesine ise hiç üzülmedim. helali hoş olsun.
olay tamamen doğrudur. balkona nasıl ulaşmış diye merak ederseniz. balkonu ayıran duvar çok alçak ve aralıklı parmaklıklı. güneş görmesi içinde mecburen o duvara dayamak zorundayım, bitkileri.
muhabbete döndük madem içimizi dökelim.
-yalnızlık yok lan ev halkı epey kalabalık. bizimkisi çocukluk özlemi. tarlada karpuz görmek acaip heyecandı benim için.
-sulama konusu ilginç. karpuzlar 500 gr olana kadar sulamayın diyor, tarım siteleri. tabi aşırı kuruluk olursa bi miktar verilir diyor. aşırı kuruluk ta toprağın yüzünden ve bazı yaprakların sararmaya başlamasından anlaşılıyor.
şunu da ekliyim. bu işin sırrı koyun gübresi. toprak az olsa da koyun gübresi koyunca yeterli besini sağlıyor. deneyin bence.
bütün balkonlar karpuz dolsun.
ekimde karpuz, kavun bitkilerini söktüm. ufak ufak parcalayıp aynı saksıya gömdüm ki gübre olsun.
sonra evdeki kuru fasulyelerden ektim. fasulyeler soğuk falan da yese, kasım başında 2 tabak yemek yapacak kadar verdi.
yemin olsun ben hayatımda bu kadar dolgun tatlı bir fasulye yemedim.
marketten alınanlar su gibi bişey. böyle doğal gübre ile yetişenler gerçek bir tat taşıyor.
pırasa tohumu buldum. bugun onları diktim. bakalım ne olacak.
işin ilginc tarafı bir senede 4-5 belki 6 farklı ürün alabiliniyormuş. lan gayet zevkli. canı sıkılan denesin. olmaz diyene bakmayın oluyor.
millet olmaz falan diyor da takmayın. oluyor.
hele ki şimdi internette ata tohumu siteleri var.
onlardan alıp ekin. sebze ve meyvelerin gercek tatlarini deneyin. çok farklı.
sürekli pc başında oturanlara birebir bir eğlence. insan merak ediyor. günde 10 kere kalkıp bakıyorsun.
işyerinde de olur.
köylülükle alakası yoktur. olsa da sorun değildir.
köylülük msadece ve sadece bir yaşam biçimidir.
bilgili, görgülü, nazik, medeni ve demokratik anlayışa sahip bir köylü de olabilirsiniz.
gerçi biz kendi zihnimizden gectiği için bu denemeyi yaptık ama avrupa ve amerika da bile şehir içi tarım diye bişey yaygınlaşıyor ve de gayet mantıklı.
neden mantıklı?
misal balkona sığdıracağınız 5 kök domatesten 50 kilo ürün almanız mümkündür. hadi 10 kilo olsun. o domatesin tadı çok çok farklı. marketten alınanlarla zerre alakası yok.
f1 tohumları bile saksıya biraz koyun gübresi kattığınızda gayet farklı bir lezzete bürünüyor.
hele ki bir de ata tohumu bulursanız, köylülerden ya da köyde yaşayan aile büyüklerinizden yemeye doyamayacağınız tatlara ulaşırsınız.
misal benim balondaki domatesler henuz bitki halinde olduğu halde kokusları üst komşuya kadar gidiyormuş. kendisi söyledi söyledi.
balkon yoksa az çok güneş alan bi oda da bile yetişebilir.
tabi maksat domatese kavuna, karpuza doymak değil. o tatları almak, büyümelerini izlemek. ürün verdiği andaki sevinci yaşamak.
gerçek tatları denemek te yabana atılır bir amaç değil. o da önemli.
50 kilo domates dedik hadi 10 kilo olsun. en az 20 kere salata yaparsınız. sonuçta hepsi aynı anda olgunlaşmıyor.
biraz pc den uzaklaşmanıza da yardımı oluyor.
unutmayın ki çiftcilik atalarımızdan bize aktarılan içinde var. o zevkten mahrum etmeyin kendinizi mutlu olursunuz.
ayrıca bana neyse. neden bu kadar ısrar ettim bilmiyorum.
