bazı insanların sevineceği bazı insanların üzüleceği bir durumdur.
maalesef ki her baba iyi değil, her baba çocuğuna güzel bir hayat sunmuyor. siz seveceğiniz bir babanız var diye şanslı olduğunuz için babasını sevmeyenleri anlamıyor ve eksiliyorsunuz. hayat herkese aynı koşulları sunmuyor işte.
Bu toplumda niye bunun bu kadar ajitasyonu yapılıyor, ben anlamıyorum.
Herhangi bir yakınını, sevdiğini kaybetmek üzücü. Spesifik olarak acıları ayırmanın ne manası var.
Bu dünyaya geldik ve hepimiz öleceğiz. Sevdiğin Birine bir daha dokunamamak, bir daha konuşamamak üzücü elbette.
Baban gidince şöyle olur, annen gidince böyle olur gibi laflar bana çok samimiyetsiz geliyor.
Babayı genelde bir otorite, kasa, dayanak gibi falan gördüğünüz için babası ölene acıyorsunuz. Babası ölene sokakta kalmış, aç kalacakmış gibi falan davranıyorsunuz, bu acınası olan bence.
bugün 14 sene olmuş ne kadar çabuk geçmiş zamanlar, öncesi dede sonrası dayı filan. Artık hiç bir şey acı veremiyor size. Göz yaşı bile dökemiyorsunuz bir şeylere. 18 yaşında yarrak gibi hayatın içinde kendinizi bulunca herşeye hazırlıklısınız artık. Hiç bir şey deviremez sizi.
işletmenin vergisi hakkında bir şey danışacaktım. arıyorum meşgül, arıyorum meşgül...
vergi dairesinin önünde sigara içiyorum. 3-5 dakika geçti tekrar aradım. meşgül.
sonra kafam denk etti ki vefatı sonrası hattını kendime almıştım. ..
üzerinden 10 sene geçmesine rağmen hayatın tüm zorlukları ile mücadele etmeyi öğrenemiyorsunuz. büyük dersler alıyorsunuz ama baba başka bir olgu. başka bir kavram. başka bir maneviyat.
Babamı kaybedeli 3 ay oldu. Babasızlığı yada babanın ölümünü size ancak şu şekilde tarif edebilirim. ilk anda bir şey hissedemedim ama saatler ilerledikçe sanki üstümde koruyucu bir kalkanın üstümden kalktığını ve sanki hayatıma bundan sonra güçsüz aciz bir şekilde devam edeceğimi hissettim. Bu zamana kadar yaşadığım acılar üzüntüler ne bilim aşk acısı ölüm sakatlık aklınıza ne geliyorsa babanın ölümü hariç. Bütün acıların üstüne geldi oturdu ve dedi ki en büyük acı benim sizde kim oluyorsunuz. Babayı kaybetmek böyle bir şey işte. ilk gecemizde onun çamaşırlarının olduğu çekmecenin önünde 1 saat ağladım. Sonraki günler hep ağladım. Sonra kendim için ağlamayı bırakıp annem üzülüyor diye ağladım kardeşlerim üzülüyor diye ağladım yeğenim üzülüyor diye ağladım. Sofrada onun eksikliği evdeki boşluk inanılmaz. Önceden gece eve gittiğimde ses duyup rahatsız olmasın diye kapıyı yavaşça kapatırdım. Şimdi alışkanlık ya sanki babam evdeymiş gibi eve gittiğimde sessizce odaya geçmeye çalışıyorum sonradan tabi aklıma yine aynı şey geliyo aynı sancı aynı göğüs ağrısı.. Velhasıl babasızlık çok zor heleki 33 sene hiç yanından ayrılmadıysanız yaptığınız herşeyi istişare ettiğiniz arkadaş gibi bir babanız varsa daha zor.
Bu zamana kadar kendimden başka kimsenin ölmesini istemedim. Bilmiyorum belki de ölümün bir kurtuluş olduğunu düşündüğümden bencillik yapıyorumdur. Babamla çok ufak yaşlardan beri hiç anlaşamam. Hatta en son büyük bir kavgadan sonra terk etti gitti evi. Ölmesini istemek için size bir dünya neden sayabilirim ama nedense hiç öyle bir şey istemedim. Neden ölsün abi? Yaşamak isteyen herkes bence yaşamalı. Bir suçu varsa cezasını çekmeli ama yine de yaşamalı. Acaba bana hayırsız evlat diyenler sizin şu yazdıklarınızı görse ne derler çok merak ediyorum. Ben hiç değilse kimsenin ölmesini istemedim amk ne yaptıysam kendime yaptım.
babanın bu dünyadan göç edip ebedi aleme intikal etmesidir. eğer babanıza bağlı biriyseniz bu durum sizi psikolojikmen oldukça etkileyecektir.. babanızla aranızda mesafe olan biriyseniz zaten çok rahatsız olmayacaksınızdır, yine de baba olduğu için insan etkilenmektedir.
06/02/2012 gece 3:05'te kaybettim babamı. ilk bir ay pek bir şey anlamıyor insan. Olayın şaşkınlığı, taziyeler, arkadaş destekleri falan.. ama sonra herkes köşesine çekilip tek başına kalınca asıl o zaman vurmaya başlıyor. sonra her yara gibi bu da kabuk bağlıyor. Ama o yara hiç geçmeyip ara ara içten kanıyor.