Babanin olmesi elbet acikli ve mutsuz edici birsey olmali. Henuz kaybetmedim babami uzun yillar yasar umarim ancak baba yasarken onsuz kalmak da bir okadar aci. Daha 7 yasindayken vuku bulan bir bosanma sonucu aslinda cok yakin bir sehre tasinirsin. Oraya ailece tasinmayi istemissin hep ama annenle donmek zorundasindir. Baban artik o soguk evde kalmistir ve ayrikik sebebi annenin ilgisizlikten bikip baska birine gonul vermesidir. Zaten onun oncesi de baban hep istedir goremezsin. Ayda 1 lego verir sana oynarsiniz birlikte. Sonra terkedilir baba. Yilda bir arar bazen onu da yapmaz. Gormeye gelir seni 2 yilda bir. Sen hep babansizssindir. Kalbinde onun sevgisinin dolduracagi yer bostur hep. Kendi kendine sorarsin babam beni sevmiyor mu? diye. Seviyordur elbet. Neden aramiyor peki? Neden gormeye gelmiyor? Calisiyor iste. Cocuksun aklin ermez bazi seylere. Ogretmen aile bireylerinin adini yaz der defterine. Sen annenin soyadini farkli yazamazsin,gocunursun,kafani siraya koyar aglarsin. Yillar boyle gecer. Alisirsin artik eksikligine. Ilk zamanlar kadar acimaz baba sevgisi. Anne 2 kez evlenmis ayrilmistir. Baba hala evlidir baska biriyle ve bir oglu olmustur. Sen babanin seni okula goturdugunu hayal ettigin gunleri hatirlarsin. Babam beni hic okula goturmedi dersin. Sonra o minigi dusunursun o sevimli oglani. Baban elinden tutmus okula goturmus onu. Hatta gunu gelmis karne almislar birlikte. Oysa baban seni hic aramamis karnen nasil diye. O cogu insanin kiskanclik diyecegi sey iste o zaman seni parca pincik eder icten ice. Hayir kiskanclik degil bu,ozlem iste dupeduz ozlem. En sevdigindir biriciktir,tanimiyorsun babani evet tanismaya firsatin olmadi hebuz,belkide olmayacak omur boyu ama senin icin en degerlidir o. Annenden daha cok seversin. Cunku yoktur,seninle degildir. Arada gormeye gidersin operken koklarsin. Iste dersin baba boyle kokarmis. Kazik kadar olsanda koynunda uyumak istersin. Sarip sarmalasin istersin seni. Cocuklugundaki gibi kucagina alsin yine legolarla oynayin istersin. Olmaz. Bitmistir artik o gunler. Arayip sormaz seni,merak etmez. Ayda bir bile olsa sesini ozleyip aramaz seni. Oysa sen hep ozlersin. Hatirlatikca aglamak istersin. Aglayamazsin da olmaz. Ne var yani ilk senin annenle baban mi bosandi der insanlar. Bilmezler ki sorun bosanma deil,baban yok artik hic olmadi ki. Insanlar dusuncesiz anlamazlar. Anlamasinlar. Bak iste bir yasima daha girecegim ve babam yine yanimda olamayacak. En kotusu de hayattayken seni hatirlamiyor olmasi. Iste insanin burda aklina o lanet soru geliyor. Olmesi bundan daha mi iyi?
daha babanın ne demek olduğunu anlayamadan öldüyse babanız acısı hiç mi hiç gitmez. aşk acısını bile yanında mutluluk kalır.
bomboşsunuzdur artık ne kadar okusanız ne kadar bilseniz boşsunuzdur.
arkanızda bir dağ yoktur yıkılmıştır o dağ.
ovanın ortasında kalmışsınızdır annenizle beraber.
daha laylaylom çağınızda geçim derdine düşersiniz.
21 yaşınızda saçlarınızda beyazlar vardır artık.
ve bir damla göz yaşınız hep hazırdır.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
benim babam kolon kanserinden öldü.daha 4 yaşındayken üstte de belirtildiği gibi; insan öğrenince boğazı düğümlenir ağlayamaz.Ben de ağlayamadım ama hatırladıkça gözlerimden birer damla yaş akar.
arkanı sonsuz yaslayabileceğini düşündüğün kalenin yıkılmasıdır. hiç bir şey eskisi gibi değildir, olmayacaktır. içinde tarif edilemez derecede bir boşluk oluşmuştur, kapanmaz yara, dinmez sızıdır. alışılamamaktır yokluğuna, alışmak istememektir.
insanın hayattaki tek dostu ailesidir aslında... Bazen yaşamasına tek sebep, bazen sabretmesine... Bu kişilerin başında da baba gelir. Yemez yedirir giymez giydirir ,çocuğunu küçük düşürmez ,yalnız bırakmaz, boynunu önünü eğmez ,dik tutar...Aslında baba bir fedakarlık abidesidir. Onun öldüğünü ve benim ne yapabileciğimi tahmin bile edemiyorum
hayatta ben en çok babamı sevdim.
karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
çarpı bacaklarıyla ha düştü, ha düşecek
nasıl koşarsa ardından bir devin,
o çapkın babamı ben öyle sevdim.
bilmezdi ki oturduğumuz semti,
geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!
çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
atlastan bakardım nereye gitti,
öyle öyle ezber ettim gurbeti.
sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40ı geçerse ateş, çağrırlar i̇stanbula,
bi helallaşmak ister elbet, diğmi, oğluyla!
tifoyken başardım bu aşk oynunu,
ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
en son teftişine çıkana değin
koştururken ardından o uçmaktaki devin,
daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
açıldı nefesim, fikrim, canevim.
hayatta ben en çok babamı sevdim.
2008 yılında yaşadığım durum. sonuç olarak her gün aklınızın bir köşesinde olacak sorumluluklarınız artacak. belkide genç yaşta olgunluğa erişeceksiniz. zor ve çok acı bir durum. ALLAH kimseye yaşatmasın.
çocuğum olmadan baba oldum.! evlenmeden reis oldum az sıkıntı oldu. psikiyatristler ahbabım, kedim eğlencem oldu. hayat dersi vermeye çalışanlara her lafım da kapak oldu! buna rağmen sağlam olup delirmediğim için, derin bi nefes alıp dünyayı dolaşacağım!
biraz daha büyürsem, sadece yaşlanmış olacağım derirten ruh haline sebebiyet veren durum.
bir babanın ölmesi demek; ne kutup,ne erzurum ne de donmuş gezegenlerdir bir elin soğuk bir tene dokunuşundan daha soğuk demeniz demektir.çünkü babanızın soğuk tenine dokunmuş olduğunuz anlamına gelmektir.
neden çöktü bilmem ki, ağır bir matem, ağır bir hüzün.
evet farkındayım! sensiz geçirdiğim ilk 'senin günün'.
can dayanmazdı o haline,yürek dayanmaz, çektiğin onca cefalar sine de kalmaz iki gözüm sual eder beynime; alışmıştın hani gözyaşı neden durmaz?
parçalanmış bu yürek bi kere boşver! bahçeler mekanın olursa figanım bana
koymaz şeklinde şiirler yazmama sebep olan ruh halinin esintileri demektir.
soğuk cama yanağını koyup bir sıcaklık hissedebilmek, gökyüzünden düşen kar taneleriyle susuzluğunu gidermek, gördüğün kanadı kırık kuşun o anda iyileşmesini istemek, demir parmaklıklar ardındakini kollarına sarıp çevrelemek, zorla evlenen kız gibi kaçmak istemek, bir 'babanın' çöküşünü günbegün izlemek kadar zordur gidenin gelmesini beklemek şeklinde sitemlerime sebep olan durum.
yüzüne yılların yorgunluğu düşmüş, fakat inadına bir gülümseme çabası içersindeymiş gibi duran resmine bakmayacaktım hani(!)
sessizce hıçkırıklara boğulurken,dedim kendi kendime,
eh be oğlum! ağlamakta neyin nesiymiş!
'o' söylemişti zaten sana,
dünya fani,ölüm baki!
gün senin günündür 'reis', tasa etme! sen yoksan ben pers ederim bu dünya denen kahpe tepsiyi! gibisinden arkasından şiirler yazdığım insanın göçüp gitmesi hali.
bir paradoksa imza atacak olsam da, kimsenin başına gelmemesini istediğimdir. komşumuz zeki amca taş çatlasın elli beş yaşındaydı. bugün her zamanki gibi bir gündü. okul telaşı, geç gelen dolmuşa sövme, esen rüzgara sövme, ankara da yer kalmamış gibi okulu gölbaşı na yapanlara sövme, öğle yemeğinde geç kalan servise sövme vs. derken eve gelinir. apartmanın kapıları tamamen açıktır, sanki her an biri gelebilir gibi, ilk katta bir değişiklik yoktur. ikinci kata çıkınca karşı komşunun dairesini görürsün, önü ayakkabı dolu. içeriden ağlama sesleri... sonra öğrenirsin, zeki amca yoktur artık, bir hafta önce yemek yerken seni korkutan, şakalar yapan, çocukluk arkadaşlarımın babası, beşiktaş- fenerbahçe tartışmalarını yaptığımız o adam... ve ben lanet ediyorum şu an kendime, sabahtan beri kızabildiğim şeylere, en ufak bir kavgada ailemden uzaklara gitme isteğime...özellikle çocukluk arkadaşımın şu an "hastaneye kaldırılan" babası için ilk otobüse atlayıp geldiğini ve geldiğindeki halini düşündükçe ve o ayakkabıların bugün bizim kapımızın önünde olabileceğini düşündükçe lanet ediyorum kendime...*
düşünmesi bile ağlatır. benim babam şükürler olsun ki hala yaşıyor fakat düşündümde babamın öldüğünü görmek gerçekten kötü. sana tek değer veren insanın, sana kızamayan, senin için canını verebilecek olan adamın ölmesi gerçekten korkunç. ölenle ölünmez fakat insanın bu olaydan sonra kendini toplaması çok zor olur.
soğuk bir mart sabahı
anamın haykırışıyla uyandım
artık üç kişiyiz demişti
evimizin direği gitmişti
ne hayallerimiz vardı
galatasarayı bile bana O anlattı
soğuk bir mart sabahı bizi yalnız bıraktı
ahhh babam canım babam
dizelerini yazdırtan, kayıpların en büyüğüdür. o giderken bakarsınız arkasından, toprak soğuktur, gözyaşı kalmamıştır, gider bir yanınız, hayaller kaybolur, yalnızlıkların en yalnızıdır.
herkes babasıyla yaptıklarını anlatırken sizin boğazınız düğümlenir, babanın ölmesi ömür boyu burukluktur, hayatı eksik yaşamaktır,
kayınpedere baba diyememektir, babanın ölmesi dünyada en çok sevdiğiniz insanı sonsuza dek özlemektir.