"...hasta oldum diyemez, biz doymadan yiyemez, ne man kafa uşaktır, yeni bir şey giyemez." dizeleriyle Kahtalı Mıçı abimizin taçlandırdığı baba sevgisi. öyle bir şey ki, bazen babayla kanlı bıçaklı olunacak duruma gelinir bazen ölümüne sevilir, ama sevgi her zaman ağır kantar basar!.
Babam ve Oğlum filminden:
++Hüseyin efendi: benim ağzım laf yapmaz, güzel konuşmaz, yani beceremem işte öyle şeyleri. ama unutma sen benim oğlumsun, canımın parçasısın, ben daha bir şey diyemem, var gerisini sen anla...
eşyalarını toparlarsın, dolabını açtığında sanki kokusu dağılır etrafa, bir rüzgar eser yüzüne... onun çok beğenip aldığın gömleği alırsın eline, hıçkıra hıçkıra ağlarsın. sesin avazın çıktığı kadar durmadan. özlersin, deli gibi..
hiç bir aşık olduğun adamı öyle özlemezsin. hiç birşey, dünya umrunda olmaz öldüğü ilk günler. sanki onun için yaşıyormuşsunda şah damarın kesilmiş son dakikalarını yaşıyormuş gibi olursun.
her an aklından çıkmaz, başka şeylerle uğraşırsın, gülmeye güldürmeye çalışırsın milleti. onun esprileri gelir aklına. boğazına düğüm saplanır, söyleyemz konuşamazsın... gözlerin yine dolar.
her gece onun fotoğrafına bakıpta uyursun, uyumadan önce öpüp koklayıp ''iyi geceler babam'' dediğin günleri özlersin. yatağında uyursun hiç uyanmak istemezsin.
adım attığın, aynaya baktığın yerde onu görürsün. taziyeye gelenler bile yüzüne baktığımızda babanı görüyoruz dedikçe onu içinde yaşatırsın.
3. gün sonunda hayatımda kaldığım yerden başlıcağım olaydır.
baba için değil anne içinde geçerlidir nefrette değildir herkes bir gün gidecektir yanından üzülmek ağlamak birşey değiştirmeyecektir daha dik bir şekilde hayata devam etmek gerekir ölümlere takılmamak gerekir.
bugün tam bir ay oldu. zaman geçtikçe içindeki yangın biter dediler. yalan söylemişler... gülüyorum, eğleniyorum ama yok, içimdeki o ateş hiç sönmüyor. ufacık bir anıda daha çok alevleniyor. beni yakıyor, yakıyor, yakıyor...
fotoğraflara bakıp bakıp, özlem gidermeye çalışıyorsun, uykulara heyecanla dalıyorun ki rüyanda görebilesin ki doya doya özlem giderebilesin diye. daha çok özlüyorsun, aklına her gelişte o burnun direği sızım sızım sızlar... boğazım düğüm düğüm olur...
keşke yalan olsa dersin, şimdi gelse atlasam boynuna sarılsam sımsıkı dersin... ama yok gitti ve sonsuza dek gelmeyecektir, bilrsin...
zordur bu ayrılık, ilk sevigilin gitmiştir, seni bırakıp gitmiştir. hiç dönmemek üzere...
başka şeylerle avutursun kendini, geçiçi mutluuklar elde edersin ama yine yalnız kalıp başlarsın bağıra bağıra ağlamaya....
neden benim babam? nedennn ? diye haykırırsın. o melek gibi adam bu kadar erken ölmeyi hak etmiyordu. daha çok çocuk, insan mutlu edecekti o.. daha torun görecekti, onu omuzlarında gezdirecekti... ama gitti...
azrail gelir, bir çift laf edemeden, bir kere sarılamadan alır götürüverir. doyamadan, koklayamadan...
yalnızlığımın ilk günü 03.07.2013 o gün farklı uyandım dünyaya biraz eksik, biraz öfkeli biraz da sitemkar. ilk defa ben ne yapacağım diye düşündüm. Tek çocuktum bir kardeşim yoktu acımı paylaşacak. evet o gün bayramların bittiği, babalar gününün hiçbir zaman gelmeyeceği ilk gündü. o gün benim doğum günüm 17 yıl önce o gün dünya ya gözümü açmıştım. o gün bir kez daha doğdum acıya kedere.. babam ikinci kez damat oluyordu ama düğün yoktu bu sefer ağıt vardı acı dolu gözler vardı, kimse gülmüyordu. babam ikinci kez damatlığını giydi bu sefer bembeyazdı. konuşmuyordu, ben de konuşmuyordum.. gözleri açıktı babamın muradına mı erememişti? bana mı doyamamıştı? gözümün önünden geçti babam siren sesleri içinde hakkınızı helal edin dediler; peki ya babam helal etmiş miydi? baba sen ediyor musun diye sordum cevap vermedi babam ilk defa soruma cevap vermedi. uğurladık babamı anneme babam nereye gidiyor dedim sonsuzluğa dedi. babamı bilmediğim bir sonsuzluğa sonsuza denk uğurladım. ben ilk defa o gün 'analı-babalı büyüsün' cümlesinin anlamını öğrendim.
gerçek hayatta karşılaşılan bir örnek, babasının ölme ihtimalinden gülerek bahseden bir adam. babasının karşısında, espri olsun diye söylediği şey: "falanca ameliyatı ol, sağ çıkarsan falanca ameliyatı da yaptırırız. ehehe." küçük bir çocuk bu tarz tepkiler vermez, onun için işten gelince koşulan kişidir baba. bahsi geçen insan için ise yüktür. işte babanın ölümü böyle tuhaf bir şeydir.
henüz yaşamadığım ve uzun süre yaşamak istemediğim olay. bazen başımı yastığa koyarım ve değişik düşüncelere dalarım, bazen de bu olay aklıma gelir böyle bir şey olsa ben ne yaparım diye düşünürüm. düşündüğüm anda bile tüylerim diken diken olur, içime bir ürperti düşer. yani diyeceğim o ki düşüncesi bile beni çok fazla üzerken bu acı olayı yaşayan herkesin başı sağolsun.
17 yaşımdayken gelen acı... çok zor. tarif bile edemiyorum. ölüm o zamana kadar hiç aklıma gelmemiş meğer. buradaki hemen hemen her yorumda kendimden, hayatımdan, babamdan bir şey buluyorum. üzülüyorum, ağlıyorum, keşke diyorum... yakın zamandan hiç fotoğrafımız yok. diğerlerinin gibi keşke bizim de olsaydı. saçlarına ak düşmüş halini göremedik, kim bilir ne yakışırdı sana.. 43 yaşında gittin. o yaşına kadar da bir rahat edemedin be babam, bir oh diyemedin şu yalan dünyada. güzel günler yakındı, beraber görecektik hani? abimin askerlik evraklarını nasıl da heyecanla, gururla ilgilenip hazırlamıştın. ölümünden 20 gün sonra onu askere gönderdik. annemle yalnız kaldık. hiç bu kadar yalnız kalmamıştım ben. ateş düştüğü yeri yakıyormuş. çok iyi bir babaydın. evlatların için, eşin için çalıştın didindin hep. allah'ım günahlarını affetsin, gani gani rahmet eylesin. 17'ye kadar kıymet bilemedim biliyorum. cahillikti, çocukluktu. çok pişmanım. inşallah yerinde rahatsındır. her geçen gün sana yaklaşıyorum... az kaldı, kavuşacağız. çok özlendin.
Okul biter kep atarsınız,işe girersiniz yanınızda göremediğinizde..
Öğrenci evinde musluk bozulur çamaşır makinesi bozulur ne yapacağınızı bilemediğinizde..
Babalar günü olur,doğum günü olur halen daha telefonunuzda kayıtlı olan telefonunu aradığınızda "aradığınız numara kullanılmamaktadır"sesini duyduğunuzda..
Kötü bir şey yapmak üzere olduğunuzda hemen aklınıza babanızın düşünceleri gelip hemen o fikirden vazgeçtiğinizde..
Memleketteki evinize gittiğinizde onun yerine her yerde olan fotoğraflarını gördüğünüzde..
işte o zaman artık onun yanınızda olmadığını bir kez daha anlarsınız.
En zor yüzleşmede babanızı kaybettikten sonra ilk defa babanızın arabasına bindiğinizde ki kokudur.O orada duruyordur,hatta çekmeyi sevmediği ama hep vites kolunda duran tespihine dokunduğunuzda saatlerce ağlarsınız,birazda babanıza kızarsınız ama sonra onun bir suçu olmadığını anlar tanrıya cennetine alması için her gece dua edersiniz...
Unutmayın ki babalar hiç bir zaman ölmez,Her zaman onun öğrettikleriyle ve düşünceleriyle sadece onun bir kopyasıyız..
bir daha geri gelmeyeceğini anladığında, o gerçek yüzüne çarptığında, hayatında bir daha asla öyle bir acı yaşamayacağını bilirsin. anılar gelir birer birer. yaptıklarından ve yapmadıklarından pişmanlıkların... yaşam amacın, o olsaydı nasıl mutlu olurdu, nasıl gurur duyardı bunu gerçekleştirmektir. her şey onsuz ama onun için güzel olur.
kalp acısı, burun sızlaması, boğazın düğümlenmesi... tabi bunlar öldükten sonra hatırladıkça bünyede olanlar... hele bir de onsuz kutladığınız ilk doğum günüyse o daha da acıtır insanı... eski anılar akla geldikçe ağlarsın. ilk aşkını, hayran olduğun adamı kaybetmişsindir. arkanda ki en önemli destek gitmiştir. benim babam var diyemezsiniz artık, o güveniniz kaybolmuştur.
BiR SARHOŞ OLABiLiR BABANIZ.
BiR KUMARBAZ DA OLABiLiR.
HOVARDA OLABiLiR, ANNEYi ÜZEBiLiR.
DÖVÜYORDUR YA DA KÜÇÜKKEN DÖVMÜŞTÜR SiZi. MÜMKÜNDÜR.
AMA BAKARSANIZ BABA DIR. BABA NE KADAR KÖTÜ OLURSA OLSUN KAYBEDiLDiĞiNDE YÜREĞE ATEŞ DÜŞER. YAKAR Ki HEM DE NE YAKAR. O GÜN DERSiNiZ BABAM BURDA OLSAYDIN DA KEŞKE SANA YiNE ÖFKE DUYSAYDIM.
VELHASIL DEMEM O Ki:
BABA AĞAÇ GÖLGESiDiR. ATEŞ GiBi HAVADA GÖLGESiNE, KAR BORAN OLDUĞUNDA KUYTUSUNA SAKLANDIĞINIZ ÇINAR....