eğer yavaş yavaş aklınızın erdiği bir zaman denk geldiyse, küçük yaşlarda, garip bir psikolojiye sahip olursunuz. bundan kurtulmakta hiç kolay değildir.
gözlerini özlüyorum baba, o yeşil gözlerini. eve geç gelmelerini bile özlüyorum baba. her akşam gelirken getirdigin çikolatalar artık tatlı gelmiyor, elinden olmayınca. kokunu özledim baba. o kocaman yüreginle beni ve ablami sarmanı özledim. eger çocukların duası kabul oluyorsa, inanıyorum ki cennettesin.
Üstüne piizden babam sağolsun dinlenebilecek, akabinde deftonestan change dinlenildiğinde anlanabilecek durumdur.
ikisi de olmasındır, babam yan odada horlasın, mutluyum.
babasını çok seven biri babasını kaybettiği zaman şunu söyler genelde: keşke ben ölseydim de o yaşasaydı. anne için de geçerlidir pek tabi ancak bana sorarsanız şu söz her zaman daha mantıklıdır: "böyle olması gerekiyormuş, demek ki benim bu dünyada daha yapacak işlerim varmış, mücadeleye devam etmem gerekiyormuş, yaşadığım süre boyunca belki de onun ruhunu şad etmem gerekiyormuş." evet çok zor biliyorum ama söylenmesi gereken bu.
Babam hastanede yatıyordu, solunum cihazına bağlamışlardı. Gözünü açıp etrafına baktı, amcama, abime, anneme ve uzun uzun bana. Bana bakıp kitlenmişti. Uyandığında ise "uyurken düşündüm, ben ölürsem züleyha dayanamaz! Uyanmalıyım!"
Bunun üzerine iyileşip taburcu olduğunun üzerinden 10 gün geçmişti. Gece geç saat bi yerden dönüyorum bizim apartmanın önüne kadar uzanan bir konvoy yol kapalı bir sürü adam arabalarından inmiş sigara içiyor. Kapının önü mahşer, eyvah diyebildim sadece. Koşa koşa geldim kapıya. Kalabalıkta kimseyi seçemedim sadece amca diye bağırdığımı hatırlıyorum tam o sıra kuzenim ile göz göze geldim. Abi dedim babam mı? Sus dedi saçmalama. Kim diyorum cevap yok, biri bana kim öldü söylesin diye kendimi paraladım, cevap alamadım. Eve koştum annem iyi babam sağ.
Ölen çok yakın bir akrabamız 30 yaşlarında. Kalp krizi geçirmiş. Bitişik apartmanda.
7 yaşında bir kızı var, ağlıyor babasının arabasının yanında. Ölmek ne demek bana söylesenize diyor. Babamın tespihi diye tutturmuş yana yakıla tespih arıyor insanlar. Hep arabasında olurmuş tesbihi. Yok işte yok. Kuzenim aynı o meşhur oltu taşından bir tespih getirdi. Kız çocuğuna verdi hadi ağlama bak babanın tespihi dedi. Çocuk tesbihi burnuna götürdü iki kere kokladı. Kandırıkçı kandırıkçı diye bağırdı bu benim babam gibi kokmuyor!
O 7 yaşındaydı, ölüm ne demek bilmiyordu ve babası ölmüştü. Babasının kokusunu arıyordu.
Babasının öldüğü fikrine aşılır belki bi insan, ama akşam saat 7 olduğunda o evin zili çalmaz ya ona nasıl aşılır?
çok küçükken ölmesinden daha iyi değildir. evet, büyükken kaybetmek çok daha acı verici ama insan her şeye olduğu gibi ona da alışıyor. dünyada babasını kaybeden ilk insan olmadığınızı biliyorsunuz. tam aksine ilkokul yıllarını, ortaokulu babasız geçirmek, belki de her gün acı çekmektir. çocukların dünyası çok daha farklıdır. onları koruyan, onlara bir şeyler öğreten bir rol modellerinin olmaması, ölene kadar içlerinde o eksikliği hissetmelerine sebep olur.
zor olaydır. babamdan biliyorum. babası ölünce çok zorlanmıştı. Allah kimseyi sevdiklerinin acısıyla sınamasın lakin bunlara hazırlıklı olmak gerekir. gün gelecek ölüm denilen olay hepimize gelecek. fark eder mi önce babana gelmiş annene gelmiş yahut sana gelmiş? ölümün bile hayırlısını dilemek lazım gelir kanaatimce.
hani yıllardır evinizde duran bir sandalye vardır. herkes yıllar yılı güvenle oturur ona yeri gelir ağır yükler koyarsınız bir gün kırılabileceğini asla aklınıza getirmeden. baba da bu emektar sandalye gibidir. asla aklınıza gelmez bir gün ölebileceği...
hep o sandalye gibi bir köşede dursun isteriz arada ağır yükler yükleriz umulmadık anda neden kırılacağını düşünemeyiz; ama kırılır...
nesneler formalarını yitirir, insanlar ölür, çiçekler solar, ağaçlar yıkılır...doğanın kanunu.
Yitirdiğim şeyler arasında en canımı yakan, kaç ay oldu diye soranlara dündü dediğim ve hala "dur ben babamı arayıp bir konuşayım" düşüncesinin hiç geçmemesidir.
Gülüşünü, sesini, bağırmasını, hadi ordan eşek sıpası deyişini, bir insanın dahil olduğu her şeyi özlemek.
4 gün önce başıma gelen olaydır. artık tamamen kimsesiz kaldığınızı hissedersiniz. hele ki anne de yaklaşık 20 yıl önce ölmüşse.. istediğin kadar amcan, akraban, dostun, arkadaşın, yoldaşın olsun. hiç birinin babanın yerini tutmayacağını idrak etmene neden olur. tabutun üzerine kapanır ağlarsın. nefesin kesilir. kalkmasını istersin. sadece nefes alsın ama evimde olsun girmesin toprağın altına diye yalvarırsın Allah' a ama olmaz. dua etmekten başka çaren kalmamıştır.
o kadar büyük bir kayıptırki... hayattan zevk alamaz olursunuz. hiçbir şey eskisi gibi değildir artık, dayanıcak kimseniz kalmaz. o kadar kötü bir şeydir ki...
sayfalarca yazsam satırlarıma sığdıramam onu. o büyük insanı... ilk duyduğunuz anda dünyanız başınıza yıkılır çok kötü olursunuz. sonra onun istediği gibi biri olucağınızı söz verirsiniz. onu kefenin içinde gördüğünüz o an hayat bitmiştir sizin için. hiçbir şey hissetmez olursunuz. artık ölsenizde umrunuzda değildir çünkü en yakın arkadaşınızı, size yol gösteren kişiyi, hayat serüveninizde size yardımcı olucak o rehberi kaybettiğinizi ister istemez kabullenirsiniz artık. aradan zaman geçer, yavaş yavaş toparlamaya başlarsınız kendinizi ama ilk yalnız kaldığınız an aklınıza gelir yine kötü olursunuz. hiç bir zaman unutamazsınız onu... anılarınız aklınıza gelir, için için ağlarsınız. kimseye belli etmezsiniz bunu.
evde hep birisi eksiktir. yemek zamanı masaya oturursunuz her zaman dolu olan o sandalyede kimse yoktur artık. gördükçe iştahınız kaçar yemek yiyemezsiniz ama bunu ailenizde kalan diğer kişilere hissetirmemeye çalışırsınız çünkü onlarıda üzmek istemezsiniz.
futbol maçları olur ama artık futbol maçlarını beraber izleyebiliceğiniz bir babanız yoktur. izleyenler bilir gerçekten babayla izlenen maç zevki hiç bir arkadaş yaşatamaz size. bu zevkten mahrum kalırsınız...