can yakar. susamışsınızdır ve mutfağa gidersiniz. bardağı alıp mutfağın kapısının önündeki damacananın önüne tutar ve başlarsınız popmpaya basmaya. yalnız her zamanki gibi yine fazla bastığınız için etraf su olur. hemen kağıt havluyla silersiniz etrafını. odanıza geçer ve bilgisayarda takılırsınız. biraz sonra babanızın acı içinde bağırdığını duyarsınız. hemen odanızdan çıkıp mutfağa yönelirsiniz ve babanızın üstü ıslak, yüzünün bir kısmı kızarmış vaziyette yerde, neredeyse içindeki tüm su ve çayı dökülmüş olmasına rağmen hala buharı tüten çaydanlığı başka bir yerde görürsünüz. sonra bu görüntüye bakınca anlarsınız ki, babanız kaynamış çaydanlığı ocaktan alıp salona geçerken mutfağın kapısındaki o kurulanmamış yere basıp yere düşünce çaydanlığı da üstüne devirmiştir.
vicdan azabı duyar, oracıkta kilitlenir kalırsınız.
böyle bir kaza gelmedi çok şükür başıma ama dün gerçekleşebilirdi. çünkü susadım, yerleri ıslattım, kuruladım ama yaş yerler bıraktım. yani yerde bir "başkasının yaş marleylere basıp da bir yerini kırma olasılığı" bırakmıştım...