"yapamadık biz bunu, olmadı bu."
"sen benimle sidik mi yarıştırıyosun?"
"babaannen derdi hep 'dün sıçtığım boksun' diye." gibi şakacı şakacı sözlerdir.
Kahve istediği zaman da "mliy, kahve içer misin?" diye sorar.
kadınların güzelliği yaşlanınca biter; ama gençken de,yaşlıyken de değişmeyen bir şey vardır : o da güzel huydur.
kadını değerli hale getiren de budur.
söylediklerini değil de bazen söylemediklerini unutamazsınız.
babam bana hiç '' prensesim '' demedi.
halbuki tek kelime bi şey. saçımı okşayıp bir kere söylese dünyalar benim olurdu. aynı apartmanda oturduğumuz arkadaşımın evine ödev yapmaya gitmiştim. akşam oldu, arkadaşımın babası geldi, kız kapıya koştu. adam kızını kucağına alıp öyle bi '' prensesim '' diyerek öptü ki hiç unutmam neredeyse ağlayacaktım. apar topar kalkıp eve gittim. babam da gelmişti, beni görür görmez anneme dönüp '' ne yaptı bu, yaptı mı ödevlerini, o derslerini düzeltecek, ilgilen şununla'' dedi ve içeri gitti.
yıllar geçti, ben büyüdüm ve babam o kadar yıl boyunca bir kere bile bana o kelimeyi söylemedi.
babam da zamana yenik düştü. hastane odasındaydık, o eski sert adam yerine yaşlı ve güçsüz bi adam duruyordu karşımda. anneme ve hemşirelere odadan çıkmalarını rica ettim.
gözlerim dolu dolu babamın ellerini tuttum '' canım babam '' dedim. o anda gözlerindeki pişmanlığı görebiliyordum. belki de bu aramızdaki son konuşma olacaktı, cesaretimi topladım:
''baba bana bugüne kadar neden bir kere bile prensesim demedin''
o yaşlı ve hasta adamdan beklenmeyecek bir kuvvetle omzundan tuttu, beni kendine çekti:
'' oğlum '' diye bağırdı ''sen mal mısın ? ne prensesi ? sığır geldin, sığır gidicen, sırf ananı senin ellerine bırakıp gideceğim diye üzülüyorum''
bi eliyle yan taraftaki bardakları çiçekleri falan devirdi, gürültüyü duyan hemşireler içeri daldılar, güvenlik çağırıp beni dışarı falan attırdılar. tatsız bi olaydı,
babam evin penceresinden bakarken sokakta çöpçü gördüğünde hemen bana seslenirdi.
yanına gittiğimde bana camdan sokaktaki çöpçüleri gösterirdi.
bak oğlum okumazsan böyle olursun diye görselli olarak sözünü yapıştırırdı.
anca laf söylerdi zaten. sorumsuz bir babaydı..
hiç unutamam bu lafını. bir gün tek kase sütlaç vardı, sırf bir kişiye yeter diye ben cırcırım demişti. yaşım küçük olsa da çok duygulanmıştım. o benim babamdı işte. devam etti sonra '' böyle vıcık vıcık sıçıyorum, sümüklü balgam gibi bir şey, rengi de keçi bokuyla patlamış irin sarısı gibi aynı '' dedi. ağzımda kaşık öylece bakakaldım. noldu dedi lavaboya koştum. geldim sütlaç yoktu.