harman makinasını çalıştıran amca, bir fıkra anlatıyordu: "namık kemal'le arkadaşı gidiyorlarmış, n. kemalın arkadaşı önlerinde geçen kıza laf atacakmış, n. kemal atma demiş ama o atmış.. --yürü be, sırt üstü yatmış.. kadın arkasına dönmüş, " sırt üstü yatmak, hava anamızdan kalma, git ulan yüzüstü yatmış!
kahkahalar, ben:
kadın, sırt üstü yatsa ne olur, adam yüz üstü yatsa ne olur?
babam:
git oğlum sen anlamazsın!
ben 5-6 yaşlarındayım..
kimseye guvenme dedi. o gun anlamadim tabi ama vefat ettikten sonra kimseye guvenmemeye basladim. ah be babam, canimin en ici, hayatta olsan da ben girsem o mezara senin yerine.. burada olsan da yine dertlessek seninle uzun uzun. her gun biraz daha ozluyorum canim babam.
"Herşey düzelir kızım senin gözünden tek damla yaş akıtanı bu dünyadan silerim." Dedikten sonra aslında benim için önemli olanların yanımda olduğunu geri kalanlara gerek olmadığını anladım.
kıç ıslanmadan balık tutulmaz.
gün gelecek beni daha iyi anlayacaksın. ama yinede tam olarak anlayamayacaksın.
ticaret yapacaksan merhamet damarını keseceksin.
acırsan acınacak duruma düşersin.
hayatta babana bile güvenme!
kimseye kefil olma! para ver, borç ver ama asla kefil olma!
iyilik sana para kazandırmaz ama iyilikten ayrılma.
arkadaş sikindeki kıl gibidir, kestikçe daha çok çıkar.
bir adamın aklı kamışının ucunda olmayacak.
oyunu kuralına göre oynadığın gibi evliliği de kuralına göre oyna. her şeyin bir raconu var.
torunumu çok seveceğim. çünkü benim intikamımı o alacak.
düşmanının düşmanı gerçekten de dostun olabilir. ama olmaya da bilir.
Üniversiteye başlarken söylemişti. Hala unutmam. "Nerede olursan ol kizim hiç önemli değil istersen fizana git ama nefesimi ensende hisset, hareketlerine dikkat et"
Öyle çok şımarık biri değilimdir halbuki.