- yürüsene kiziiiim ne bekliyorsun?
- baba, kamyon geliyor ya, o gecsin öyle döncem.
- sacmalama, bas gaza o gelene kadar elli kere dönersin.
- ya baba bi saniye, bekleyelim gecsin.
- yürüüü beee.
- ...(araba stop etmistir bu sirada.)
- essolesegin kizi ne bicim araba kullaniyosun, ben ne diyorum sen ne yapiyosun?
- essolesegin kizi ha, himm. peki bu durumda sen ne oluyorsun baba?
- sus, sus calistir arabayi hadi...
ehliyet alma sürecinin kesinlikle en sakincali evresidir babayla beraber araba kullanmak. cünkü o sevecen, sevimli babanizin nasil tam tekmilli bir canavara dönüstügünü görür, söylediklerini yapmaz ya da yapamazsaniz belki de hayatinizda ilk kez bu kadar sinirlenip cileden ciktigina sahit olur, hayatinizin ilk fircasini yersiniz.
(çocukken)
.kucakta direksiyon hakimiyeti sağlamak amacıyla geçen zamandır.
(ayaklar gaz pedalına değmeye başladığında)
. babanın göbeği üzerinde geçen zamandır.
(kıç koltuğa değip ayaklar gaz pedalına değmeye başladığında)
. vites kolunun kıçınızla paralel olduğu zamanlardır ki, bağsur olmuş bir insan gibi yan durma vaziyetinde ayaklar gaz, fren ve debriyaj kombinasyonuna alıştırılır.
(bu zamana kadar babadan öğrenilmeye çalışılır.)
.araba evin önünden kaçırılır ve tek başınıza o koltuğa oturulur. mahalle civarlarında geniş bir alanda bir kaç tur atıldıktan sonra aynı yerine biraz düzensiz bir şekilde park edilir.
gençlik zamanınıza kadar babadan tek öğrendiğiniz yarım kıç pozisyonunda eziyet çekerek araba kullanmaya çalışmaktır.
tam anlamıyla bir sürücü olduğunuzda da övünür, "araba kullanmasını ben öğrettim" der.
zaten arabayı çalıştırana kadar bin dereden su getirilir. 'arabayı mahvettin, gitti balatalar...' şeklinde başlayan, eğer arabayı sürme aşamasına geçilebildiyse, sürekli 'dikiz aynalarından yolu kontrol et, direksiyonu fazla çevirme, aman aman karşıdan tır geliyo, yavaşla! ulan eşşoooğleşek * önce debriyaj sonra fren yapıcan' şeklinde devam eden ve sonunda sizi isyan ettirerek 'bu ne kardeşim, gider kursunda öğrenirim daha iyi' dedirten hadisedir.
bir de ek olarak; trafiğe çıktığınız ilk yıl kaza yaparsanız *, sonradan babanızın size araba kullanmayı öğretmede kullanacağı teknikler daha farklı oluyor. *
daha ilk defa otomobilde şöför koltuğuna oturmuşum...
- martyns su gaz su fren hadi gidiyoruz!!
- hangisi baba??
- ebenin ...!!ulan sen zaten neyi biliyosun!! ben kaç defa derim bu cocouktan bir bok olmaz diye!!**
genelde babayı sinirlendirip,evladı da çıldırtan durumdur. bağırarak hiç birşey öğretilemeyeceği için kavga akabinde ders yarım bırakılarak tıpış tıpış eve dönülür.
fakat sonradan düşünüldüğünde, at arabasını sollamaya çalışırken (hangi açıyla girildiyse artık)atı ezmeye kalkmaktan dolayı babanın sinirine hak verilir.daha sonra tekrar derse çıkılır. bu seferde jandarmaya yakalanınca artık pes edilir.
cok zor bir olaydir. sonucta adamin arabasi, ama sürücü koltugunda degil, yolcu koltugunda oturmak zorunda. babaya göre degismekle beraber, genelde kötü sonuclar dogurur.
benim icin öyle oldu, zaten 2 kere denedik, ikisinde de kavga ettik, birinde ben kaldirima bindirdim, toplamda 86 kere stop ettirdim arabayi. en sonunda vazgectim ögrenmekten.
sonuc : ehliyetim var ama araba kullanmayi bilmiyorum. trafige cikmadim, otobüs neyime yetmiyor.
her aynaya baktığımda gördüğüm alnımdaki dört dikiş ve babamın kulaklarımda çınlayan "frene bas, lan frene bas, gaza değil lan frene, laaaaan!" sesidir.
cok sancili bir sürectir hatta babanizi daha yakindan tanimak icin iyi bir firsattir o kibar sevecen babacan adam nasil asama asama bir canavara dönüsür küfürler nasil agzinda can bulur görmek icin iyi bir yoldur.