lise 2 nin ilk günlerinde coğrafya hocasının tanışma amacıyla herkesin sırayla tek tek kalkıp cevap vermesini istediği annen ne iş yapıyo,baban ne iş yapıyo ,nerelisin sorularından evhanımı olarak cevapladığım soru.
ilkokul öğretmenlerinin sınıfta herkeze tek tek sormasından dolayı nefret ettiğim soru türüdür...Büyüyünce ulan ya babası hastaysa, ya işsizse, ya babası yoksa! diye insanın aklından geçmesine sebebiyet veren durumdur aynı zamanda...
babası olmayan bir çocuğa sorulabilecek en angut soru. malesef ki denyoca sorulan bu soru çocuğun canını yakar, ilerde psikolojik sorunlar yaratabilir. demek ki neymiş, bu sorunun her önüne gelene sorulmaması gerekmiş. *
eğer babanın mesleği çok bilinmeyen bir meslekse, o mesleği herkese anlatmak çocuk için işkencedir. çocuk, anlatabildiğine olayı basitleştirerek anlatmaya çalışır ama çoğu zaman karşıdaki anlamaz.
A:merhaba yeni taşındık ve bu okula yazıldım.
B:adın ne evladım
A:suat hocam
B:baban ne iş yapar oğlum
A:genellikle annemi yapmayı tercih eder hocam
B: bi ziktir git lan!!
ortaokulda öğretmenler tarafından öğrencileri tanıma amaçlı düzenlenen testin sorularından biri.
ortaokulda verdiler yine bu kağıtlardan. ben bu soruyu görünce gözüne ışık tutulmuş tavşan misali donup kaldım. ne yazıcam ki ben buraya, boş vereyim. yok bi şeyler yazayım ama okunaklı olmasın. ama okunaklı olmazsa da öğretmen yanına çağırır sorar. yok ben yazmayayım. ama yazmadığım için bir şey derlerse? yok diyemezler, ya babam yoksa diye de içimden söylenip duruyorum. velhasıl ben bu sorunun yanıt kısmını boş bırakıp geri vermiş ve möhöhö daha babasının ne iş yaptığını bilmiyor möröröhrö diye gülen hayvan arkadaşlarım tarafından bir ay boyunca taşak konusu olmuş olsam da işin aslı şudur; babam müteahhittir o vakitler ve tüm öğretmenler bundan yararlanma hevesindedirler. beni ders sonlarında kenara çeker bizim dam akıyor baban birilerini gönderiversin şeklinde "rica"larda bulunurlardı. babam da bu durumdan sıkıldığı için bana "kızım sakın müteahhit olduğumu kimseye söyleme e mi?" diye tembih yağmuruna tutmuştu.
şimdi sevgili öğretmenler, beni tanımak istiyorsanız benimle bi 20 dakika sohbet etmeniz yeterli. babamın mesleği, kaç kardeşim olduğu, evimizin kime ait olduğu soruları gereksiz yani. sizin yüzünüzden eğitim öğretimden nefret ettim. hadi ben üniversiteyi bitireli 10 yıl oldu, siz benden sonra gelenlere de bu soruları sormaktan bıkmadınız. bilgisayar mühendisi olan patronum toplantılardan izin isteyip çocuğunun okuluna gidiyor. neden? müdüre bilgisayar alınacakmış ve bilen birilerinden yardım istiyorlarmış.
sonra diyorsunuz ki melih gökçek çok yedi, bi 5 sene daha yiyecek. siz daha kendi çevrenizdekileri sömürme derdinseniz. haydan mı geliyorsunuz yoksa huya giden taraf mısınız bilemedim.
annesi mali müşavir olan küçük yeğenimin mali müşavirliği püftürük bir meslek zannetmesinden dolayı öğretmenlerine "annem polis benim" demesine sebep olmuş sorudur. özellikle okulda sorulmasının çocukları komplekse sürüklediği ve birbirlerini küçümsemelerine neden olduğu görülmüştür.
anne ve babası ayrı yaşamakta olan bir öğrenciyi, arkadaşları içinde küçük düşüren, insan psikoloji nedir bilmeyen, sınıfta taşşaklı veli varsa haberim olsunda ona göre davranıyım diyen cahil ve kendini bilmez öğretmenlerin neden olduğu hadiseyi ifşa eden sorudur.
edit: henüz orta1' de iken "bir gün bende öğretmen olacağım ve hiçbir öğrenciye bunu sormayacağım" diye yemin etmiştim. şimdi ise hiç bir öğrencime bu soruyu yöneltmiyorum.