üniversiteye yeni başlamıştım.memleketimden uzak bir yer, yurtta kalıyorum. ama ne zaman babamın yanına gıtsem okulu kötülüyorum, yurdu kötülüyorum sürekli kötülüyorum yani. çok konuşmasını da sevmez babam. sadece şunları söyledi : " her çıkışın bir inişi vardır. " bu sozler yetti bana sözlük.
babam,ben ve ağabeyim arabayla şehir merkezine doğru yol almaktayız.direksiyonun başında ağabeyim var ama daha acemi.babamda da biraz gerginlik var.* neyse yaklaşık 20-30 metre uzaklıkta trafik ışığı var.o sırada üçümüz arasında geçen diyalog:
ben:ağabey ışıklar?
aga:(ses yok,hızlanıyo)
baba:(agresif br şekilde)yavaş yavaş! demesinden sonra ağabeyim kıl payı durmayı başarır.bizim hemen önümüzdeki araç da basar gider.
baba:oğlum neyin peşindesin?niye gaza basıyorsun?kırmızı ışığın yandığını görmüyon mu?
aga:o geçince ben de geçerim dedim.*
baba:lan o dötünü verirse sen de verecen mi dedi.ortam biraz gergin olduğu için önce birkaç saniye suskunluk oldu sonra abimle ben gülme krizine girdik.**
sonuç olarak babamdan böyle şeyler duymak bana hep tuhaf gelmiştir.
not:yaran olaylar başlığına yazacaktım ama burası daha doğru gibi geldi.*
- siz okuyun, ben gömleğimi satar yine sizi okuturum.
- doğruluk dost kapısıdır. daima doğru olun.
- devlete hainlik eden iflah olmaz yavrum.
- siz hayatınızı kurtarın, ekmeğinizi çıkarın yeter.
biraz daha okumaya devam edersen milli eğitim den emekli olacaksın demesi. bunu da şehir dışında üniversiteye göndermemesi sonucu bir kaç yıl aradan sonra tekrar okula başladığım anda söylenmiş özlü sözdür.
her seferinde kendi dondurmamı bitirdikten sonra babamın dondurmasına göz dikerek elinden almam sonrasında sarfettiği cümle:
"babam olsun ağzı olmasın"
8 adet dikişimi cımbız ve ustra yardımıyla aldıktan sonra "sen okumuş adamsın nasıl yaptın bunu. karacahil misin oğlum sen" sözleri. vallahi senede 2 defa yüzünü gördüğüm bir adamdan işittiğim en ağır sözdü benim için. *