Bu kalemin kapağı neden açık...
orta ögretim çağındayken babamın her zaman kullandığı cümlede şöyeleydi. - Millet ders çalışsın bizim oğlan otursun. Bizimkiler paşa çocuğu...
küçük bir çocukken duymuştum ben bunu, bir sahur sonrası. egom nasıl derin yara aldı bilemezsiniz hala bunun, etkisi var üzerimde. o yüzden öz güvenim çok düşüktür benim.
'' Benim çalışma masamın arkasındaki panoda bir yazı asılıdır, görmüşsündür belki Gözdeciğim, 'yaşanan bugünün tekrarı yok!' Unutma bunu ve hayatını daima ona göre yaşa. ''
Hayata bakış açımı ve yaşamımı tümüyle bambaşka bir kıvama sokmuştur, birtanecik babamın bu cümleleri.
yer yer konuşmaz bir baba; yalnızca bi' bakış atar. çoğu zaman hiç bir sözle anlatılamayacak kadar derindir. bir değil iki ömrün yaşanmışlığına bedeldir...
ya harbi söyledi bana bunu ya ben ne yaptım ki ona? ahlaksızlık mı yaptım saygısızlık mı yaptım? bırakıp gittiği yetmedi(annemi dünya kadar borçlandırıp) 3 yıl sonra ben onu arayıp baba durumumuz gerçekten kötü paraya ihtiyacım var dedim ve bana bunu dedi.
ben mi? ben bugüne kadar hiçbir erkekle çıkmamış(laf olmasın seçenekleri arasında) mühendislik fakültesinde 3. 81 ortalama yapmış kendi halimde bi insanım. benim talihim yok baba konusunda. bizi oruçlu halimizle dövüp bi odaya tıktığında henüz 11 yaşında idim. aslında böyle birini aramak bile suçta. neyse...
sabah kahvaltı edilecek, biz uyanmayınca babam hazırlar kahvaltıyı ama nasıl?
domates - salatalık neredeyse hiç dilimlenmemiş, peynir dilimlenmemiş, çayı tek kişilik demlemiş, sadece kendi yiyeceği şeyler vardır masada.
tüm aileyi uyandırır, kahvaltı hazır hadi gelin diye.
masaya oturunca herkes birbirine bakar, gülmemek için herkes zor tutuyor kendini.
sessizliği annem bozar.''bari bize de çatal getirseydin.''
işte bu an kahkahalar birbirine karışır.kafamı çevirdiğimde babamın bana baktığını görürüm.
-bir şey mi oldu babacım?
+2 yıldır ilk kez gözlerinin içi parlıyor gülerken, hep gül be chucky2im.her gün ben hazırlarım kahvaltıyı.
bu laf öyle içime oturdu ki sözlük, unutulacak gibi değil.*