benim babamdır o. Ekmeğini taştan çıkarır derler ya, işte o atasözünün can bulmuş halidir. Zorluğunu anlamak için bu mesleğin, Sizin o dalga geçtiğiniz ameleliği yaptım. Başka türlü anlayamazsınız orada çalışmanın zorluğunu.
Ya da şöyle düşünün, Sizin sıcaktan kurtulmak için bir ağaç gölgesi aradığınız günlerde o adam güneşin bağrında ekmek parası için uğraşıyor. Kışında dışarı çıkmaya üşendiğiniz günlerde de aynısı...
edit: hehe olum ben normalde odunun tekiyim sinirlendirip yazdırmayın bana böyle sonradan güldüğüm şeyler.
Bir insan sırf inşaat işçisi ya da böylesi ağır bir işte işçi olması onu şerefli baba veya ideal baba olma niteliğini kazandırmaz. Aslında böylesi işte çalışan birine ideal veya şerefli sıfatlarını yakıştırmamız birazda ona acıldıgımız içindir. Yok eğer öyle değil gerçekten şerefli ve ideal baba profili taşıyor böylesi işlerde çalışan işçiler diyorsanız ben size soruyorum. Kaçınız babanızın inşaat işçisi olmasını isterdiniz veya dağlarda çoban olmasını? Istemezseniz tabi çünkü onlar size lüks bir yaşantı sürecek olanakları tanıyamaz. işçi bir babanın oğlu olarak diyorum ki: benim babam büyük bir emekçidir ve emeğin hakkını alamayandır. Benim babam şereflidir ama ona bu şerefi veren işi değildir.
eve yorgun geldiğinden genelde babası tarafından az vakit ayrılan çocuk olmaktır.
o yorgunlukla iki saat derslerinizle ya da sorunlarınızla ilgileniyorsa; ileride o babayı asla huzurevine göndermeyin.
benim babam da böyledir. Ama inşaat işçisi deyince herkesin aklına acınası bi durum geliyor ya o komik. Çünkü senin baban masa başı çalışıp 1000tl alıyor ve kendine vakit ayıramıyor. Benim babam 2500tl alıyor 5gün çalışıyor. Hayır gayet kültürlü bi insandır.
yerine göre zor bir durumdur. ama bu babalardan birini tanıyorum. şimdi bir evladı hakim, bir evladı savcı, bir evladı da doktor oldu. Alın teriyle, helal lokmanın kavgasıyla geçirilmiş bir hayat. milletin malına göz diken haramiler var ya, asıl onlar aşağılıkların ve ruz-i mahşerde anyayı konyayı görecek olanların ta kendileri.
süper lan.
götürürdü bizi çocukken.
tahtalardaki çivileri sökerdik, işaretlediği yerleri keskiyle kırmaya çalışırdık, o mis gibi melemene sıcacık ekmekle abanırdık...
inşaat mühendisliği okuyan evlat için bulunmaz fırsattır. baba, belki statiği, dinamiği, momentumu, dengeyi, kompozit malzemeyi, kesme ve çekme dayanımını bilemez ama inşaatta adını bile bilmediği tüm bu olayları basit kelimelerle, profesörlerin bile zorlanacağı kadar özet bir şekilde beyninize mıh gibi çakar.
okul okumamıştır, şansı yaver gitmemiştir, babadan zengin değildir... yüreği vardır, kuvveti vardır, beceriklidir-eli işlemeyi biliyordur. onur duyulasıdır, varlığı için şükredilesidir.
namusula alın teriyle para kazanıyordur. candır.
canla başla karda kışta, güneşte yağmurda o güneşin,yağışın altında çalışıp evine 2 kuruş fazla çalışan insandır. ama en önemlisi insandır. yaptığı babasının yaptığı işten utanan evlat varsa da o baba çocuğun suratına tükürse bile haklıdır.