yer kayar ayaklarının altından...
kolsuz kanatsız kalır insan...
hayat, daha bir ağır çöker omuzlara...
ve bu yüzden birdenbire büyür, babasını kaybeden çocuk.
babanın erken veya gec yasta kaybedılmesı onemlı degıldır.. kız cocuklarının ılk asklarının ellerınden gıtmesı, desteksız, sevgısız, kırık kanatları hıssetmelerı anlamına gelır babanın kaybedılmesı..erkek cocuklarının tutanacak dalının kalmayısı, bır ıse soyunurken unıversıteye baslarken, askere gıderken, hele de babasıyla arkadas gıbı olan bır cocuksa eksıklıgı her an hıssedılebılır bır durumdur..
berbattır ılk baslar da babasız kalmak.. yasın cok kucuk ya da buyuk olması onemlı degıldır, babadır o dırektır, evde onun sesını duymak gerekır.. herseye cozum bulan, calısan yol gosterendır.. kişinin hayat fotografıdır baba.. özellıkle erkek cocuklarının.. erkek cocukları babalarının yolundan gıderler daha cok cunku.. kızlar da annelerının denır ama aslında ılk askları cogu zaman babalarının yolundan gıtmeyı tercıh ederler, hep babasının profılınde bır erkek ararlar, hep babaları gıbı yıgıt, yıkılmaz, calıskan bır erkekle olmak ısterler..
derken babayla yollar ayrıldıgında;
ınsan cıgerının gercek anlamda yandıgını hısseder.. cıdden hıssedılıyor, allah herkese en gec zamanda versın.. hele ki babanızla bır gece once rakı ıcmıssenız karsılıklı, ve ertesı gece babanız gelmemısse.... anne ve baba.. ıkısı de cıdden kutsallar.. laf degıl yanı bunu soylerken ıcten soyleyın...ve yarın olmayabılırlermıs gıbı davranın onlara..
süslü ve duygusal cümleler kuramıyacağım belki ama baba, hele ki küçük yaşta kaybedilmiş ise er kişiyi psikolojik olarak zor durumda bırakan durumdur. artık örnek alacağınız, sizi güvende hissettirecek biri yoktur. yeni okulunuzda, yeni sınıfınızda herkes ayağa kalkıp annesinin babasının mesleğini söylerken, size sıra gelmemesi için allah'a yalvarırsınız. sonunda sıra size gelir. "annem ev hanımı" dedikten sonra "babam vefat etti" diyemeyecek gibi olursun, tam boğazının ortasına bir şey çöker, orada kalır. sonunda babanı bir trafik kazasında kaybettiğini söylersin, gözlerin dolar o anda ama kimse anlasın istemezsin. umursamaz gibi davranmak istersin oda olmaz. sınıfta ki herkes sessizce size bakıyordur ama siz hiçbirinin gözünün içine bakamazsınız. büyürsünüz, acınızda içinizde büyür. bu sizi daha güçlü kılar çünkü siz bu yaşa kadar babanız olmadan, hiç bozulmadan, insan gibi insan olarak gelebilmişsinizdir. bu sizi diğerlerinden farklı kılar. arkadaşınız; "olum pederin haberi olmadan arabayı aldık akşam gezdik" falan dediğinde, "hehe hadi ya bişey demedimi olum" diye saçmalarsınız çünkü sizin arabanın anahtarlarını gizlice cebinden alacağınız bir babanız yoktur. bunun nasıl bir his olduğunu, insana neler yaşattığını bilemezsiniz ama anlarmış gibi yapmaya çalışırsınız. acı gerçektir, gerçek acıdır.
Her yağmur yağışında
Ve her güneş batışında
Hatıralardan süzülür babam gözüme
gelir.
Çile,boğuşma ve ekmek kavgası
peşinde
Çoluk çocuk aşkına geçen hayat kavgası
Baba seni çok özledim..
Hayat kendi hükmünü koyar demişti
babam
Evet aynen öyle haklıymış babam
Onu kaybedince anladık
Baba seni çok özledim..
Meğer sarılmak öpmek saçlarımı
okşamak çok istermiş
Şimdi baba olunca daha iyi anladım
babamı
Anam anlatırdıda inanmazdım
Bir sabun köpüğünün elimizden uçup
gitmesi gibi
Kaybetmiştik babamı vakitsizce..
Baba her zaman söylemek isteyipte
söyleyemediğim şeyleri Söylüyorum
Seni çok özlüyorum Baba.
Seni çok özledim Baba..
dayanacak kimseniz kalmadığı için sadece kendinize güvenerek yola çıkarsınız, sizi hayata karşı daha güçlü olmanız için zorlar güçlü de olabilirsiniz belki fakat ne zaman burnu kanayan başka çocuğun babasının yanına gidip kendini döven diğer çocukları şikayet ettiğini gördüğünüzde üzülürsünüz sizin gidip sarılacak, omuzunda taşıyacak, ağladığınızda gözlerinizi silecek kimse yoktur sizin göz yaşlarınız içinize akar ağlayacak kimseniz olmadığı için her kavgadan galip çıkmaya çalışırsınız, dayak bile yeseniz gidip üzerinizi temizlersiniz salya sümük dağılmaz, kendinizi toplar, burnunuz kırılır fakat gururunuz kırılmaz, geceleri korktuğunuzda yatağınızda oturur karanlıktan gelecek kötü şeyleri beklersiniz geceler boyu süren bekleyişlerinizde karanlıkta bir şey olmadığını anlarsınız karanlık ruhunuza işlemeye başlar, pencereden izlersiniz ayın parlaklığını, karanlık korkusu gibi diğer korkularda sizi terk eder sırayla babanız gibi, geriye gerçekler kalır karanlıkta da korkacak bir şey yoktur, arkanızda duracak biriside, o halde sadece ben varsam kabul ama sırayla gelin bakalım daha fazla acı çektirebilecekmisiniz, artık rakip kalmaz kaybedecek savaşta. sizi tehdit eden adamlara bile güler geçersiniz kulağınıza yapışırlar neden dövdün çocuğumu baban kim gidip şikayet edeceğim dediğinde gözleriniz dolmaz alaycı bir gülümsemeyle git şikayet et fakat o artık hiçbir şeye karışmıyor benim için sorun yok dediğinizde durumu anlamaz sonradan öğrenebilir ama o an sizin direncinizi kırmak için pişmanlık duymanız için tokat bile atabilir ama önemsemezsiniz, diğer çocuklar size baktığı için ağlamazsınız arkanıza dönüp kimsenin görmediği yerlerde boşaltırsınız içinizi çünkü sizim içinizi en çok acıtan size acıyarak bakmalarıdır evet en zoru size acımaları.
Babanın erken yaşta kaybedilmesi hayatın erken yaşta tepetaklak olmasıdır.
O gittikten sonra onun göremeyeceği,ama görmek istediğini düşündüğü bir sürü şeyi sırf o istedi diye gerçekleştirebilir geride kalan.Fortoğraflara bakıp uzun uzun ağlamaların yerine daha çok huzur verir bu.
Babanın erken yaşta kaybedilmesi,genç yaşta kabristanları mesken tutup uzun saatler boyunca beyaz mermer taşa bakıp bakıp iç geçirmek,zamanı geriye almak isteyip de alamamanın ezikliği ve kızgınlığı;kızdıkça köpüren ruhunuzun yorgun düşüp tevekkül denizlerine kendini atması;sabır,sabrın erdemi,erdemin yüceliği;gece yatarken hiç yere,durduk yere aklınıza gelen bir ayrıntının uykunuza darmadağın etmesi,asker koğuşunda gece üçte yatağınızdan fırlayarak sonlandırdığınız rüyanızın en can alıcı anlarını(babanızı köpük köpük sular veren bir pınarın başıdan bembeyazlar içinde su içerken görmenizi) koğuş kalk'a kadar bir telefon kulübesinin içinde ağlayarak tekrar ve tekrar hatırlamanız,hayatınızın üç koca yılını geride bırakmış olsanız da o rüyayı daha dün görmüşsünüz gibi hatırladıkça heyecanlanmanız;kardeşinizin omzuna atacağınız elin artık abilikle beraber babalığı da getirmiş olması;o giderken,öylece yere yatmış gözlerini tavana değil de aslında uzakta bir yere dikmişken,sımsıkı tuttuğunuz elinden koca bir hayatı bırakıp gittiğini görmek,o yeşil gözlerin içinizde bir yere bastıra bastıra kazımış olduğu hatırasıyla yaşamak demektir.
Bir babayı kaybetmek,erken ya da geç,her zaman hazırlıksız yakalanan asıl maça başlandığının haberidir.
Necip Fazıl dermiş ki:
''Tam otuz yıl saatim işlemiş
ben durmuşum
gökyüzünden habersiz
uçurtma uçurmuşum''
ilkokula başladığında babanın mesleği sorulunca kafanı öne eğmektir. Herkes bir şey söyler sen susarsın. işte o an öğrenirsin ağlamadan cümle kurmayı. Eve gelir ağlarsın annene. Eziyorlar dersin. Bak ben eziliyorum dersin.
Babasız kalmak çok şeydir. Bir de onu hatırlamıyorsan. Resimler yetmez. Mezar yetmez. Hayatının sonuna kadar yumruk gibi bir acı saplı kalır midende.
Babasız kalmak hayatın tepetaklak olmasıdır. Meraktır. O olsaydı ne yapardı ne derdi şefkat gösterir miydi ihtiyaç anında sorularını düşünmektir.
Sevdiğin erkeğe daha çok bağlanırsın. Çünkü görmediğin sevgiyi görmüşsündür. Onu büyütürsün gözünde eğer şefkat doluysa. Ve o gittiğinde de ölürsün. Bütün acıyı o an çıkarırsın. Psikolojin ona elverir çünkü. Çocukluğuna inmek gerekir. Sen babasız büyüdün. Şefkat görmedin.