en sevilen bardağın bile yerini dolduramayacak olay.
baba, oğlunu parka götürmüştür. dondurma yendikten sonra haliyle çocuk susamıştır. bir çeşme bulur ve su içmeye çalışır. fakat su içerken üstü ıslanır, boyu yetişmediğinden çeşmeye uzanamaz, parmakları arasından sürekli su akıp gider. bunu gören baba hemen imdata yetişir ve avucunu çeşmenin altına koyar. oğul oradan kana kana su içer. babasının avucundan gelen o su, çocuğa çok güzel gelir.
oğul tabi hep merak eder; "acaba babamın parmakları arasından neden hiç su sızmıyor, nasıl suyu avucunda tutabiliyor?" diye düşünür durur. bir gün o da avucundan su içerken hiç su sızdırmayacak diye kendine söz verir.
babanın büyüklüğünü ve gücünü hissetmektir aslında o. o an dünyanın en guzel parmakları senin için dünyanın en güzel bardagını yapmak için kenetlenmiştir. minik ellerinle yaptıgın alternatif bardaklardan tek farklı yanı bir içimde doyabilecegin kadar suyu almasıdır o parmakların. bir de dedenin elinden su içmek vardir ki pehhh. düsün babanın eli o kadarsa dedenin eli ne kadardır? parmaklar gene aynı sekil kenetlenmiştir. lakin tek farkı bardagın yıpranmışlıgı ve altından su sızdırmasıdır. **
*
belki 10 yaşınızdasınızdır daha ve ateşlenmişsinizdir, yorgan döşek yatıyorsunuzdur. anne çorba yapmış içirmiş, üstünüze yorganları sermiştir. bunalmışsınızdır, başınız da ağrıyordur. sonra babanız gelir. kış vaktidir ve dışarısı soğuktur. yanınıza gelir, dışarının soğuk yüzünden buz gibi olmuş elini alnınıza değdirir.
iki elle yapılanı vardır, neredeyse kuyu gibidir; kuyunun taşırdıklarını çocuk içer, içer; aslında onun içtiği, çıktığı damladır, yaşama dair ne var ne yoktur çünkü insanoğlu bir vardır bir yoktur, evrende bir küçük toz bile değildir ama babasının elinden su içmişliğini buraya yazıp, yazarken kendi yüreğini dağlar, okurken hepimizi ağlatırsa; o vardır, okuyanlar okurken vardır, belki o baba artık yoktur ama vardır, vardır!
küçükken maaile gidilen pikniklerde babayla dolaşırken, dağdan gelip oluktan akan sudan içmek isteyen çocuğu akla getiren eylem. keşke hep küçük kalsaydım demeye neden olan, minicik dudakların o kocaman baba avucunu öptüğü andır.
ÇEŞME BAŞINDA iÇiRiR SUYU ELiNDEN BABANIZ ÇOK KÜÇÜKSÜNÜZDÜR OKADAR KÜÇÜKSÜNÜZDÜR Ki DEVDiR BABANIZ GÖZÜNÜZ DE ...EN GÜZELi iSE YÜZÜNÜZÜ VE BAŞINIZI MUHTEMELEN GÜNEŞ ÇARPMSINDAN ÇEKiNDiĞiNDEN GÜZELCE ISLATIP ELiNiZDEN TUTMASI VE ANNENiZE DOĞRU YOL ALMASIDIR.
fatih camii'nde koşturduktan sonra bir çeşme başında miniminnacık ağzınızla aslan babanızın * kocaman avuçlarından, bir kuşun büyük bir kaptan su içmesi gibi içişiniz.
(bkz: baba senin ellerin neden bu kadar büyüüüükk)?
okumasaydım belki yıllarca aklıma bile gelmeyecekti o mükemmel tad, mükemmel duygu. gözlerim doldu lan, babamla eskisi gibi olmadığım aklıma geldi. hemen babamı aramam lazım sözlük, sayende...
edit: aradım .mına koyim. biraz sonra ara dedi. hey allam ya.
hiç yapamadığım şey. ağlattı beni bu başlık. hem de hüngür hüngür. babam aklıma geldi. avuçsuz babam. ahhaha lan hakkaten avucu yoktu benim babamın yeni aklıma geldi.
ilginç bir hatıra olsa gerek dedirten, her çocuğun yaşayamayacağı olaydır. musluktan akan su varken babanın avucundan su içmek olacak şey değildir, bu sebepten ötürü zaten zordur. avucundan değil evinin yakınından dahi su içmek istemediğiniz bir babanız varsa sizi de ağlatır bu başlık. benim niye avucundan su içmek isteyeceğim babam yok diye.